Tebliğ ve davetin müminlerin hayat içinde temel bir kulluk vazifesi olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Bülent Gökgöz, imkânlar, gündemler değişse de tebliğ ve davet sorumluluğunun değişmeyeceğini belirtti. Tebliğ çabasında öncelikli olarak muhataplarımızın yanlışlarına değil ortak noktalarımıza yoğunlaşmak, güven ilişkisini, kardeşlik bağını güçlendirmeyi hedef almanın daha hikmetli bir davranış olacağını söyledi.
Müddesir Suresinin ilk yedi ayetine atıfta bulunarak sunumuna devam eden Gökgöz, ayetlerin Hz.Muhammed (AS) şahsında tüm müminlere, temel bir tebliğ metodu ve çerçevesi çizdiğini belirterek, edindiğimiz bilgi bizleri ifsada, zulme karşı kalkıp uyarmaya teşvik etmeli dedi. Elbisemizi- kimliğimizi milliyetçi, devletçi, millici, demokrat, gelenekçi, batıni, modernist, tarihselci vb. her türlü kirliliklerden arındırıp saf İslami şahsiyeti inşa edebilmemiz önemine değindi.
Bu anlamda tebliğ usulünün durağan değil, dinamik olması gerektiğini hatırlatan Gökgöz, muhataplarımızın algısından ortamın imkânlarına kadar tebliğ sürekli ve ilmihalimizin güncellenmesi gerektiğini söyledi.
15 Temmuz’dan sonra cemaat algısında yaşanan erozyona ve algıya dikkat çeken Gökgöz, tebliğ çabası nihai aşamada muhatabımızı Müslüman öbeklerle birlikte hareket etmeye, sorumluluk paylaşımına, fedakârlığa, dayanışmaya kısacası cemaat olmaya yöneltmek gerektiğini vurgulayarak sözlerini tamamladı…
Cemaat kavramı üzerinde durarak sözü alan Fatih Çelik, cemaatin kelime anlamı olarak çokluğu, sayıca fazlalığı ifade etse de, aynı zamanda birlik ve bütünlüğe işaret ettiğini söyledi. Cemaat; Allah’ın azabından korkan, mükâfatını uman, vermiş olduğu nimetlerden istifade ederken nankörlük etmeyen, ahlaklı, adaletli ve sorumluluk bilincine sahip insanların birlikteliğidir dedi.
İdeal Müslüman toplum/cemaat mümkün mü sorusunu soran Çelik, İslamın temsilcisi gibi değil, ona teslim olmuş müminler olmamız, iktidar & güç odaklı düşünce sistemini terk ederek, tepeden inmeci jakoben anlayışın etkisinden kurtulması gerektiği belirtti. Ahlaklı ve adaletli şahsiyetlerin oluşması için çaba göstermesi gereken yapıların, eleştiri ve muhalefet kültürünü ve farklılıklara karşı tahammül kabiliyetini geliştirerek, yaşadığımız hayatın sorunlarını ve gerçekliklerini kavraması gerektiğini ifade etti…
Program dinleyicilerden gelen soru ve katılımlarla sona erdi.