Müslümanları bir araya getiren umut verici buluşmalar...

Taha Kılınç, yaz aylarının sonunda katıldığı İslami camianın çeşitli etkinlikleri hakkında bilgi veriyor.

Taha Kılınç / Yeni Şafak

Umut buluşmaları

İnsan şöyle etrafına ve dışarıya doğru açılarak nihayet İslâm coğrafyasının tamamına baktığında, bazen bütün umudunu yitirecek hale gelebiliyor. Sanki her şey sürekli kötüye gidiyormuş ve buna karşılık hiçbir şey de yapılamıyormuş gibi bir his, bütün benliği sarabiliyor. Böyle zamanlarda ben, her şeye rağmen heyecanını koruyan, ıslah iradesini muhafaza eden ve ümitsizliğe düşmemek için birbirine sımsıkı tutunan insanların arasına koşuyorum. Onlarla beraber olduğumda tazeleniyorum, yola devam etme iradem çelikleşiyor ve gönül dünyam istikbale dair müjdelerle doluyor.

Ağustos ayı içinde, Türkiye’mizin üç farklı şehrinde parçası olduğum üç ayrı buluşma, bende yine aynı duyguları uyandırdı:

18 Ağustos Pazar sabahı, İslâm Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik-Üniversiteliler birimi tarafından her yıl düzenlenen yaz atölyelerinin beşincisine katılmak üzere Bursa’daydım. Kalabalık ve meraklı bir dinleyici kitlesiyle, Uludağ Üniversitesi’nde sabah saat 09.00’dan öğlen 12.00’ye kadar Suriye ve Lübnan’ı konuştuk. Bilâdüşşâm’ın bu iki mühim ülkesine dair yaptığım sunumların ardından, genç arkadaşların sorularını cevapladım. Suriye ve Lübnan deyince, Filistin başta olmak üzere etrafındaki coğrafyayı da konuşmadan geçemezdik elbette. Böylece Bilâdüşşâm’ın tamamına uzandık.

IGMG’nin yaz kampları, Avrupa’nın farklı bölgelerinde yaşayan genç Müslümanların bir araya geldiği ve çeşitli alanlarda eğitim aldığı sıkı bir program. Sorulan soruların kalitesi de katılımcıların ufkundaki derinliği açıkça gösteriyordu zaten.

21 Ağustos Çarşamba günü, Ramazan Kayan Hocam’ın nazik davetiyle, İnsan ve Değer Hareketi’nin “İslâmî Hareketlerin Paradigma Arayışı Sempozyumu” için Malatya’ya geçtim. “İslâm Dünyası ve Müslümanların Durumu” başlığıyla, dört gün sürecek olan sempozyumun ilk konuşmasını ben yaptım. Kadınlı-erkekli farklı yaşlardan yüzlerce katılımcının heyecanı, yaz sıcağına rağmen salonu doldurmakta gösterdikleri samimiyet ve seçilen konuların çeşitliliği yanında, İnsan ve Değer Hareketi yönetiminin “ümmet” çizgisinde gösterdiği sebat, insanın içinde bahar uyandıracak cinstendi.

Malatya, Türkiye’de İslâmî hareketlerin tarihi açısından müstesna bir yere sahip. Havaalanı yolunda, Malatya’nın geçmişine doğru yolculuğa çıkarken, rahmetli İsmail Hatip Erzen’i (1882-1968) anmadan edemedik. Siirtli bir ulema ailesine mensup olan Erzen, İslâmî ilimler eğitimini Ezher’de tamamlamış, Türkiye’nin farklı il ve ilçelerinde müftülük yaptıktan sonra, nihayet 1951’de Malatya’ya tayin edilmiş. 1960’a kadar süren Malatya Müftülüğü sırasında, kendisini tanıyan herkesin ilmine, takvasına, ihlasına ve tevazuuna şehadet ettiği Erzen Hoca şehirde ciddi bir İslâmî uyanışa vesile olmuş. Erzen’i rahmetle anarken, “İyi yetişmiş bir kişi bile, bir beldenin çehresini değiştirebilir” düsturunu tekrar hatırladık.

27 Ağustos Salı günü, bir grup ilim adamının himmet ve gayretleriyle her yaz düzenlenen “Rıhle” programına katılmak için Konya’ya gittim. 19-30 Ağustos tarihleri arasında Selçuklu Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “Rıhle 2024” boyunca, yerli ve yabancı çok sayıda isim, çalıştıkları sahalarda sunumlar yaptılar. Bana verilen konu başlığı “İran ve Şiî Yayılmacılığı” idi. Dikkatli ve ilgili bir dinleyici kitlesinin huzurunda, iki saat boyunca, İran’ın Ortadoğu ve İslâm coğrafyasında Şiîliği yaymak için hangi yöntemleri kullandığını, yakın tarihte geçilen dönüm noktalarını, günümüzde İran’ın etkili olduğu Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen’de neler yaşandığını ve gelecekte bölgemizde yaşanabilecek ihtimalleri anlattım.

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Rıhle programı -ki ismi de “ilim için çıkılan yolculuk” anlamına geliyor- Konya’da şimdiden ilmî ve fikrî bir gelenek oluşturmayı başarmış. Her yaştan katılımcının heyecanı, anlatımları dinlerken gösterdikleri dikkat ve organizasyondaki profesyonellik, Rıhle’nin bundan sonraki yıllarda artık İslâm dünyası çapında bir organizasyona dönüşeceğini gösteriyor.

Yazı böyle dopdolu üç programla kapatmak, zaten yüklü olan gündemlerin daha da yoğunlaşacağı sonbahara her açıdan sıkı bir başlangıç oldu doğrusu.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango