Mehmed Göktaş / Doğruhaber
Müslüman! Senin için tehlikelerin en büyüğü…
Senin için zamanların en tehlikelisi; hakkın ve bâtılın kesin hatlarla birbirinden ayrışmadığı zamanlardır, dönemlerdir.
Senin için toplumların en tehlikelisi; saflarını belirlemeyen toplumlardır, çizgilerini netleştirmeyen toplumlardır, müminin, kafirin ve münafığın birbirinden bir bakışta ayırt edilemediği toplumlardır.
Fertlerinin gerek küfür adına ve gerekse iman adına netleşmediği toplumlardır.
Müslüman! İnançların en çok risk taşıyanı, dünya ve ahirette sahibine hiçbir fayda sağlamayacak olanı, sahibini helâke götürecek olanı; bünyesinde bulanıklık barındıran inançtır, zulümle bulanmış, şirkle bulanmış bir inançtır.
Müslüman! İtaatlerin ve ibadetlerin en tehlikelisi; kime ve hangi makama yapıldığı netleşmeyen ibadetler ve itaatlerdir.
İsyan ve karşı koymaların en tehlikelisi de kime ve neye karşı yapıldığı belirsiz isyanlardır, karşı koymalardır.
Müslüman! Unutma ki hakkın her zaman bir tek yüzü vardır ve her zaman o yüzüyle görünmüştür, hakkın bir tek dili ve bir tek üslûbu vardır, hep onunla konuşmuştur. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Bâtıl ise her dönemde ayrı ayrı yüzlerle, ayrı ayrı dillerle, ayrı ayrı üslûplarla ortaya çıkmıştır. Her dönem ayrı ayrı terimlerle, ayrı ayrı kavramlarla kendisini ifade etmiştir.
Müslüman! Bâtılın en tehlikesiz olanı, erkekçe görünenidir, net bir şekilde görünenidir, Ebu Cehilce görünenidir. Bâtılın en tehlikelisi ise, netleşmeyenidir ve özellikle içerisine bir miktar da hak karışmış olanıdır.
Müslüman! İblisin en önemli karakteri; hakkı ve bâtılı birbirine karıştırarak sunuyor olmasıdır. İblis demek, söylediği her söz yalan olan demek değildir. Allah Teala İblise niçin secde etmediğini sorduğunda: "Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, ben ondan daha hayırlıyım" demiştir. Dikkat ediniz, İblisin üç iddiasından ikisi doğrudur. Fakat kendisinin Âdem’den hayırlı olduğu yalanını araya sıkıştırmıştır. İblis öyle olduğu gibi, İblisin yolundan gidenler de öyledir. Onların sözlerinin, iddialarının, teorilerinin, davalarının tamamı yalan ve yanlış değildir, elbette bir kısmı doğrudur, belki büyük bir kısmı doğrudur. Müslüman için önemli olan, bu doğruların arasına yerleştirilen yalanlardır, yanlışlardır.
Yahudi demek, Hıristiyan demek, ağzından çıkan her söz yalan olan demek değildir. Bu yüzdendir ki, Allah (cc.) İsrail oğullarına: "Ey kitap ehli! Niçin hakkı bâtıla karıştırıyorsunuz ve bile bile hakkı gizliyorsunuz?" buyurmuştur.
Dün böyle olduğu gibi zamanımızdaki bâtıllar, zamanımızdaki şirk düşünceleri de kendilerini kabullendirebilmek için elbette içerilerinde bir nebze hak bulunduracaklardır.
Müslüman! Unutma ki, hak çok net ve berraktır, her zaman bembeyazdır, hakkın en ufak bir lekeye tahammülü yoktur. Dışarıdan ufak bir sentez, en ufak bir katkı hakkın bütün özelliklerini bozuverir, o zaman hak, hak olmaktan çıkıverir.
Müslüman! Hakkı temsil etme iddiasında olan bizler öylesine netleşmeliyiz ve berraklaşmalıyız ki, hak ile paralellik arz edebilelim, hak ile olduğu gibi örtüşebilelim, hak ile aynileşebilelim. Bu anlamda bir çizgi oluverelim biz.
Bu vesile ile hayırlı Cumalar diliyorum.