HAKSÖZ HABER
“Müslümanların Seçimi Hareketi” olarak kendisini tanımlayan grubun İngiltere seçimlerindeki ağırlığı bazı seçim bölgelerinde sonuçların esas belirleyicisi oldu.The Telegraph’da yayımlanan Jake Wallis Simons’a ait olan makalede Müslümanların siyasetteki yeni gücü “dehşet verici bir geleceğe işaret ediyor” sözleriyle özetleniyor.
Simons’un makalesinde dil ayrımcı ve İslam karşıtı ifadeler barındırırken Siyonist çeteyi destekleyen bir zaviyeden sonuçları inceliyor. Batı emperyalizminin ırkçı fikirleri etrafından inşa edilmiş bu makalede Müslümanların artan gücünden duyulan korkuyu görmek mümkün. Gazze'deki direniş sayesinde tarihlerinde ilk defa böylesine güçlü bir şekilde örgütlenen İngiltere Müslümanları bu seçimlerdeki görüntüyle ırkçılara ve Siyonistlere oldukça sert bir mesaj verdiler. Makale kısaltılıp çevrilirken diline bu mesajın ırkçılarda nasıl bir tesir oluşturduğunu daha iyi görebilmek için büyük oranda müdahale edilmemiştir.
Jake Wallis Simons / The Telegraph
Müslümanların Oyu Hareketi neden dehşet verici bir geleceğe işaret ediyor?
İngiltere’de seçim süreci başladığında her şey beklendiği gibi gidiyordu. Muhafazakarlar ve İşçi Partililer alışıldık seçim vaatleriyle seçmene yöneldiler.
İşçi Partisi'nin zaferi kutlamaları ve Muhafazakârların yaşadığı sefalet sıkıcı hal almaya başlamışken hiç kimsenin beklemediği yeni bir hareket gün yüzüne çıktı. İsyancı bir güç İngiliz siyasetinde aktif olarak yer alıyor artık... Müslümanların Oyu (Seçimi) Hareketi’nin rozeti yoktu ve bir dizi tutucu ilkenin ötesinde anlamlı bir manifesto ileri sürmüyordu. Adayları taktiksel olarak belirledi ve bağlılıklarını tamamen dini çıkarlara borçluydu.
Hepsi Gazze ile ilgili olan bir dizi talebi vardı. Bu hareket parti dışı bir oluşumdu. Yine de sayısal olarak Reform Partisi’ne[1] eşit bir zafer elde etti.
Seçim günü Jeremy Corbyn şöyle dedi: "Bugün oy pusulasında Filistin var." Kuzey Islington'da zafer kazanırsa, "Gazze halkı için ayağa kalkacağını" ve "Filistin işgalinin sona ermesi" için yorulmadan kampanya yürüteceğini ekledi.
Bu söylem eski İşçi Partisi liderinden beklediğimiz türden politik tavırdı. Ancak o artık siyasetimizdeki yeni bir eğilimin peygamberi.
Corbyn'in seçim bölgesinde yaşayanların yaklaşık yüzde 13'ü Müslüman. Sonuçlar trendle örtüştü ve bu oranın yüzde 10'un üzerine çıktığı yerlerde İşçi Partisi'nin sonuçları 11 puan geriledi. Ülke genelinde Sir Keir'in partisi büyük bir zaferin tadını çıkarırken, tek bir demografik grupta kök salmış ve tek bir nedenden yani Gazze’den kaynaklanan güçlü bir karşı akım ortaya çıktı.
Ülke genelinde, Müslüman seçmenlerin partiye sırt çevirmesiyle İşçi Partisi'nin rahat çoğunluk sağlaması ya çok az farkla ya da tamamen engellendi.
İşçi Partisi'nin Filistin yanlısı Bağımsızlardan sonra ikinci olduğu bölgeler:
2021'deki nüfus sayımında insanların en az yüzde 40'ının dinini Müslüman olarak tanımladığı seçim bölgelerinde, İşçi Partisi'nin oy oranı ortalama yüzde 33,9 puanlık bir düşüş yaşamıştır. Bu bölgeler genellikle Bradford, Londra ve Birmingham'da yer almaktadır.
Yetişkinlerin yüzde 59 ile en yüksek oranda Müslüman olduğunu söylediği Bradford West'te, İşçi Partisi adayı Naz Shah çoğunluğu zar zor elde etti.
Shah, uzun yıllar İşçi Partisi'nin gölge milletvekili olarak görev yapmış ve seçilmesi halinde İsrail'e silah satışını durdurması için Sir Keir Starmer'a baskı yapılması yönünde kampanya yürütmüştü. Oy oranı son seçimlere göre 44.6 puan düşerek yüzde 31.6'ya geriledi.
Bradford, Gazzelilerin çektiği acılara "göz yummayacağı" ve Filistin'deki "apartheid ve soykırımla" mücadele sözü veren bağımsız aday Muhammed Ali İslam'dan sadece 707 oy fazla aldı.
İşçi Partisi'nin, Müslüman seçmenlerin ortalamanın üzerinde olduğu bölgelerde zorlandığını gösteren görüntü, ortalama olan bölgelerde de değişmedi.
Parti, modern çağın en büyük Britanya zaferini elde ederken, Müslümanların nüfusun yüzde 10 ila 20'sini oluşturduğu bölgelerde bile önemli gerilemeler yaşadı. Burada oy oranı ortalama yüzde 6,8 oranında düştü.
Buna karşılık Müslümanların nüfusun yüzde 10'undan daha azını oluşturduğu yerlerde İşçi Partisi ortalama yüzde 3,3 oy oranı kazanmıştır.
Gazze oyları bir gölge kabine üyesini bile devirdi.
Gölge genel sekreter Jonathan Ashworth, Leicester South'da 979 oyluk bir çoğunluğa sahip olan bağımsız aday Shockat Adam tarafından devrildi. Ashworth, İsrail'e silah satışının askıya alınması ya da Benjamin Netanyahu'ya karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın desteklenmesi yönündeki taban kampanyasına destek vermemişti. Seçimin galibi olan Shockat Adam zafer konuşmasında esas galibe işaret etti:
"Bu Gazze için"
Rachel Reeves'in özel danışmanı Heather Iqbal da yeni seçim bölgesi Dewsbury ve Batley'de çoğunluğu elde edemedi.
Bunun yerine Batı Yorkshire'daki koltuk bağımsız bir adaya geçti. Filistin'e destek kampanyası yürüten İkbal Muhammed, 6,934 oy gibi büyük bir çoğunlukla kazandı. Bu da Heather'in yüzde 22.9'luk oy oranına karşılık ona yüzde 41.1'lik bir oy oranı sağladı.
Müslüman desteğindeki çöküş İşçi Partisi'nin ulusal oy oranında da büyük bir düşüşe neden oldu.
Nüfusun yüzde 10'undan fazlasının Müslüman olduğu bölgelerde, yarım milyondan fazla oy George Galloway'in Britanya İşçileri Partisi'ne3 ya da bağımsız adaylara gitti. Bu, tüm ulusal oy oranının yüzde 1,8'ine tekabül etmektedir.
Galloway'in Filistin yanlısı partisi, nüfusunun en az yüzde 10'u Müslüman olan 103 sandalyede oyların yüzde 75'ini aldı.
İşçi Partisi genel olarak Müslüman seçmenlerin ortalamanın üzerinde olduğu bölgelerde dört sandalyeyi bağımsızlara kaptırdı. Birmingham Perry Barr'da Khalid Mahmood ve Blackburn'de Kate Hollern de Gazze bağımsızları tarafından mağlup edilen adaylar arasındaydı.
İşçi Partisi için durum neredeyse çok daha kötüydü. Partinin önde gelen isimleri ancak kıl payı çoğunluğu elde edebildi.
Parlamentoya seçilen ilk Bangladeşli olan Rushanara Ali, Bethnal Green ve Stepney'de bağımsız Ajmal Masroor'a karşı sadece 1.689 oy alabildi. Rushanara'nın koltuğu bir önceki seçimlerde en güvenli yerlerden biriydi.
Ilford North'da yeni Sağlık Bakanı Wes Streeting, bağımsız Leanne Mohamad'a karşı sadece 528 oy farkla kazandı.
Kendisine karşı yürütülen kampanyayı, masum Filistinlilerin öldürülmesini "umursamıyorum" dediği uydurma kayıtlar da dahil olmak üzere, şimdiye kadar gördüğü en çirkin kampanya olarak nitelendirdi. Oy oranı 2019'a göre yüzde 20.7 düşerek yüzde 33.4'e geriledi.
Yeni Adalet Bakanı Shabana Mahmood, oy oranında yüzde 40,5'lik bir düşüş yaşamasına rağmen Birmingham Ladywood'u kazandı. Seçim bölgesinin neredeyse yarısı Müslüman.
Kampanya afişlerinde halkı "Gazze'ye oyunuzu verin" diye teşvik eden bağımsız "TikTok avukatı" Akhmed Yakoob tarafından neredeyse görevden alınıyordu.
Geçen ay Yakoob, bir podcast'te kadınların güçlendirilmesiyle ilgili bir tartışmada "cehennemin yüzde 70'inin kadın olacağını" öne sürdükten sonra özür diledi. İşçi Partisi'nin çoğunluğunu 32,000'den fazla eriterek kazanmaya kıl payı yaklaştı.
2015'ten bu yana Birmingham Yardley milletvekili olarak görev yapan ve ön sıralarda yer alan Jess Phillips de sadece 693 oyla koltuğunu kıl payı korudu.
Hem o hem de Mahmood zafer konuşmalarında kampanya sırasında karşılaştıkları yıldırma ve tacizden yakındılar.
Phillips'in konuşması Filistin yanlısı "haydutların" sataşmalarıyla neredeyse rayından çıktı ve birkaç kez durdurulmak zorunda kaldı. "Bu seçim şimdiye kadar katıldığım en kötü seçim oldu" dedi. Kampanya çalışmalarında düzenli olarak polisi aramak zorunda kaldığını belirten Mahmood, parti gönüllülerinin sokakta filme alındığından ve lastiklerinin kesildiğinden bahsetti.
Bu arada Mahmood, maskeli adamların bir topluluk toplantısını bozarak katılanları "dehşete düşürdüğünü" anlattı. Bunun "demokrasinin kendisine yönelik bir saldırı" olduğunu belirtti.
Partinin bir diğer emektarı Liam Byrne, nüfusun yüzde 37,5'inin Müslüman olduğu Birmingham Hodge Hill ve Solihull North'da çoğunluğu neredeyse kaybediyordu. Britanya İşçi Partisi'nden James Giles'ten sadece 1.556 oy daha fazla aldı.
İşçi Partisi önümüzdeki beş yıl içinde bu eğilimi tersine çeviremezse, bu tür zor alınmış zaferler gelecek seçimlerde kayıplara dönüşebilir.
Bu tektonik altüst oluş büyük ölçüde, geçen yıl internet üzerinden faaliyete geçen The Muslim Vote adlı bir grubun eseridir. 23 aktivist kuruluştan oluşan bir ittifak olan bu grup, oyları taktiksel hedeflere yönlendirerek “Yahudi anavatanına yeterince düşman” olmayan milletvekillerini, özellikle de İşçi Partisi'nden olanları görevden almayı amaçlıyor.
Müslümanların Oyu, bir siyasi parti olmanın gerekliliklerine uymak zorunda kalmadan bir siyasi parti gibi hareket ederek ana akım siyaseti tehdit ediyor.
Nigel Farage'ın isyancı söyleminin bir aynası olan tweetinde "En başından beri amacımız Müslüman oylarını güçlendirmek ve ana siyasi partilere bir mesaj göndermekti" dedi.
"Müslümanlar birleşti, Müslümanların yoğun olduğu bölgelerde çoğunluğunuz tehdit altında olacak ve hatta bir altüst oluş bile yaşayacaksınız. Bu gece bunu fazlasıyla başardık."
Ancak normal bir partiden farklı olarak Müslümanların Oyu, gündemini tek bir savaşa odaklayarak seçim tartışmalarını Gazze’ye yoğunlaştırdı.
Müslümanların Oyu, Ashworth'u[2] devirmenin yanı sıra Corbyn'inki de dahil olmak üzere diğer sonuçlardan da övgüyle söz etmekte hiç vakit kaybetmedi. Grup internet üzerinden "Jon Ashworth'un görevden alınması da dahil olmak üzere beş parlak bağımsız" diye övündü.
"Yeşiller, Lib Dems, Plaid Cymru, İngiltere İşçileri Partisi ve diğer küçük partiler, Müslüman toplumun önem verdiği temel konularda, özellikle de Filistin'de barış konusunda daha iyi bir sicile sahip oldukları için Müslüman oylarının doğal alıcıları oldular."
Özellikle dört sandalye kazanarak rekor kıran Yeşiller de Gazze konusunda açık sözlü oldu. Hatta Yahudi olan lider yardımcısı Zack Polanski, 1760 yılında İngiliz Yahudilerini temsil etmek üzere kurulan İngiliz Yahudileri Temsilciler Kurulu'nun adının artık Yahudileri temsil etmediği gerekçesiyle "İsrail Hükümeti Temsilciler Kurulu" olarak değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Gazze öfkesinden yararlanmak, Müslümanların Seçimi Hareketi’nin en büyük gücüydü. Geçen yıl 9 Ekim'de, hareketin önemli isimlerinden bazıları "Filistin halkının silahlı mücadele hakkı da dahil olmak üzere İsrail askeri işgaline karşı direnme konusundaki devredilemez hakkını yeniden teyit eden" bir taahhütname imzaladılar.
İmzacılardan biri olan Anas Altikriti grubun kurucularından. Aynı zamanda Britanya Müslüman Derneği'nin de başkanı olan Altikriti, 2012 yılında Gazze'de Hamas lideri İsmail Haniye ile görüşürken çekilmiş fotoğraflarını yayınladı.
Bir diğer imzacı ise The Muslim Vote'un resmi ortağı olan Muslim Engagement and Development'ın (Mend) genel müdürü Azhar Qauyum'dur. Qauyum 2014 yılında Facebook'ta 2005 yılında Gazze'den çekilen "İsrail'in cömertliğinin" "Hitler'in 'cömertliği' gibi" olduğunu yazdı.
Mart ayında Michael Gove, Mend'i hükümetin yeni aşırıcılık tanımı kapsamında "endişe kaynağı" olarak görülen birkaç örgütten biri olarak adlandırdı. Qayum, grubunun "hiç de" aşırılık yanlısı olmadığını ve bu şekilde listelenmesi halinde hükümete mahkemede meydan okuyacağını söyledi.
Gazze konusunda çılgınca kampanya yürüten diğer bağımsız adaylar, 2021 yılında öğrencilerine Muhammed peygamberin karikatürünü gösteren bir öğretmenin halen saklandığı Dewsbury&Batley ve daha önce İşçi Partisi'nin çoğunlukta olduğu Blackburn'de zafer kazandı.
…
Tüm bu yaşananlar İşçi Partisi’nin de söyleminde değişikliklere sebep oldu. Mayıs ayında, İşçi Partisi lider yardımcısı Angela Rayner'ın sızdırılan bir videosunda bir grup Müslümana oy için yalvardığı görülüyordu.
İşçi Partisi'nin Coventry South milletvekili Zarah Sultana, partisini Müslümanların oylarına boyun eğmeye zorlayarak partisinin Gazze konusundaki tutumunu "sicilinde bir leke" olarak nitelendirdi; yeni dışişleri bakanı David Lammy BBC'ye verdiği demeçte İşçi Partisi'nin "Filistin'in tanınması için ortaklarıyla birlikte çalışacağını" söyledi. Peki ya rehineler? Hamas, Hizbullah ve İran'ın devam eden tehdidi ne olacak? Bunlar o kadar da önemli değilmiş gibi görünüyordu.
Ancak bu pozisyon bile The Muslim Vote için yeterli değildi. İşçi Partisi'nin dış politikasını tabandan radikalleştirmek istiyordu ve liderliğin başka fikirleri olduğunda öfkeleniyordu.
Belki de bu bir sürpriz olmamalı. Aşırı solun yeterince derinlerine indiğinizde, her zaman sağa saldırmak için güçlerini birleştirmektense kendi taraflarındaki ılımlılar arasında saflık sağlamakla meşgul olan gruplar bulursunuz. Ancak bu kez eski dinamik İslamcı bir merceğe sahip.
The Muslim Vote'un gözünde bu beş sandalye sadece bir başlangıç. Twitter'da hedeflerini açıklayan örgüt, İşçi Partisi'nin 2029'da daha büyük kayıplar yaşayacağına yemin etti.
Grup, "Müslümanların yoğun olduğu yerlerde toplumumuzun geleceğinin tohumları atıldı" diye yazdı.
"Önümüzdeki seçimler sizin için daha da süprizli olacak ve işte o zaman bugün gönderilen mesaj gerçekten yankı bulacak."
[1] Reform, Birleşik Krallık'ta sağcı, popülist bir siyasi partidir. Kasım 2018'de Brexit Partisi olarak kuruldu.
[2] Müslümanların yoğunlukta olduğu Leicester’ın vekili olan Jon Ashworth, Gazze konusundaki ikircikli tutumu sebebiyle çokça eleştiriliyordu. Son olarak ise Ashworth, Gazze’ye yönelik ateşkes çağrısı oylamasında kararsız oy kullanmıştı.
[3] Britanya İşçi Partisi, İşçi Parti'den (Labor Party) farklı olarak George Galloway tarafından yönetilen ve onunla özdeşleştirilen sosyalist ve sosyal açıdan muhafazakar bir siyasi partidir.
The Telegraph'da yayımlanan makale Haksöz Haber tarafından tercüme edildi.