Ortadoğu'nun en etkili hareketlerinin başında gelen Müslüman Kardeşler'de, Mübarek'in devrilmesinin ardından yenilikçi-muhafazakâr bölünmesi yaşanıyor. Hareketin, 'çağa ayak uyduramayan' eski tüfeklerin kontrolünden çıkmasını isteyen yenilikçi gruplar, yeni parti kurarak demokrasi mücadelesini sürdürmeye karar verdi.
Mısır'daki demokrasi mücadelesi, ülkenin en güçlü hareketi olarak adlandırılan Müslüman Kardeşler'i de derinden etkiliyor. Hareketin içinde bir yandan 'yenilikçi-muhafazakâr' tartışması yapılırken, diğer yandan da kopmalar yaşanıyor. Özellikle gençler, hareketin eski tüfeklerin kontrolünden çıkmasını isterken hareketin etkin isimlerinden Abdul Munim Ebul Fütuh, Mısır Rönesansı (Nahdat Mısr) adlı yeni bir parti kuracağını açıkladı. Ay başında da İbrahim el Zafarani, hareketin 15 genç üyesi ile birlikte Nahda (Rönesans) adında bir parti kurmak için harekete geçeceklerini duyurmuştu. Yaklaşık 15 yıl önce hareketten ayrılarak El Vasat Partisi'ni kuran Ebul Ala Madi liderliğindeki bir grup da geçtiğimiz haftalarda resmi olarak parti olma izni almıştı. Mübarek rejimi, bu süre boyunca Vasat Partisi'nin resmen kurulmasına izin vermemişti.
83 yıllık hareket, son yıllarda çağa ayak uyduramadığı gerekçesiyle özellikle genç üyeler tarafından sert eleştirilere maruz kalıyor. Muhammed Mehdi Akif'in emekli olmasıyla geçtiğimiz yıl Muhammed Bedii, hareketin yeni genel mürşidi seçilirken, Fütuh ve Muhammed Habib gibi ılımlı isimler genel mürşitlik ofisine yeniden seçilememişti. 25 Ocak'ta başlayan Mısır'daki ayaklanmalar sırasında perde arkasında kalmalarına rağmen devrimin başarılı olmasında kritik bir rol oynayan Müslüman Kardeşler, geçtiğimiz ay sonunda Özgürlük ve Adalet adında bir parti kuracaklarını açıklamıştı.
Ancak azınlıklar ve kadın konusunda net bir politika ortaya koyamayan hareketin üst düzey yönetiminin gençleşememesi, hareketin önündeki en büyük açmazı oluşturuyor. Diğer bir açmaz ise hareketin bundan sonra parti olarak mı yoluna devam edeceği, yoksa mevcut cemaat yapısını mı koruyacağı?.. Ayrıca yıllarca rejimin baskılarına göre kendisini konumlandıran hareketin demokratik yapı içinde nasıl bir yol haritası izleyeceğinin belirsizliği de hareket içinde sert tartışmaların yaşanmasına sebep oluyor. Zafarani, kadın hakları konusundaki çıkışları ile dikkat çekerken, Ebul Fütuh ise özellikle Hıristiyanlarla diyalog girişimlerine önem vermişti. Hareketin içindeki kopmalara sert tepki gösteren Müslüman Kardeşler'in lideri Muhammed Bedii, hiçbir üyelerinin başka parti kurmasına izin vermeyecekleri tehdidinde bulunmuştu. Geçiğimiz hafta gençlerin başını çektiği bir grubun gerçekleştirdiği toplantıda hareketin karşı karşıya kaldığı sorunları masaya yatırması da hareket içinde sert tepkilere sebep olmuştu.
Meclis seçimi hazirandan eylüle alındı
Mısır'da ilk demokratik parlamenter seçimlerin tarihi hazirandan eylül ayına alındı. Devrik lider Hüsnü Mübarek'in gösterilere dayanamayarak 11 Şubat'ta görevini bırakmasından sonra yönetimi üstlenen Yüksek Askeri Konsey, daha önce parlamento seçimlerinin haziranda, devlet başkanlığı seçimlerinin de ağustosta yapılacağını duyurmuştu. Ancak 19 Mart'ta yapılan anayasa referandumundan 'evet' oylarının çıkması üzerine Müslüman Kardeşler dışındaki partilerin büyük çoğunluğu seçim tarihine itiraz etmiş, kısa süre içinde seçimlere hazırlanmalarının mümkün olmadığını öne sürmüştü. Devlet başkanlığı seçimlerinin ise ne zaman yapılacağı açıklanmadı. Muhalifler, bu seçimin de önümüzdeki yıl ortalarında yapılmasını istiyor.
Önceki gün konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Yüksek Askeri Konsey üyeleri, eylül ayındaki seçimlerden önce ülkede 30 yıldan fazla bir süredir yürürlükte olan olağanüstü halin de kaldırılacağını duyurdu. 25 Ocak'ta başlayan olaylarda halka silah doğrultmayan ordu, sokaktan gelen her türlü talebe anında cevap vermesiyle dikkat çekiyor. Ordu, halkın en önemli talebi olan seçimlere partilerin katılımının kolaylaştırılması ve yeni partilerin kurulmasının önündeki engellerin kaldırılması için çaba sarf ettiklerini belirtiyor. Eski sistemde iktidardaki Mübarek'in başında bulunduğu Ulusal Demokratik Parti, ülkedeki siyasi sistem üzerinde tek söz sahibi parti konumunda bulunuyordu.
CUMANLİ ÖNAL / ZAMAN