İHL’ lerin etkinlikleri bünyesinde Bartın İHL kız öğrencilerine seslenen Hülya Şekerci ‘Müslüman Gençlerin Kimliği ve Sorumluluklarımız’ çerçevesinde bir konuşma yaptı.
Yoğun bir katılımın gözlendiği programa Haksöz Haber'in hazırladığı ‘28 Şubat Zulmü Meydanlarda Direniş’ konulu belgesel gösterimiyle başlandı. Sinevizyon gösteriminin ardından Hülya Şekerci hanım bu günlere zor dönemlerden geçilerek gelindiğini ve bir çok bedeller ödendiğini vurgulayarak konuşmasına başladı.
O dönemler baskı ve zorbalığın en üst seviyelere ulaştığı 28 Şubat yıllarında sırf başını açmadığı için eğitim hakkı ellerinden alınan kendisi ve arkadaşlarının ve tüm ülke öğrencilerinin neler yaşadıklarını hatırlatan Şekerci , bugün ki koşulların ve iş yapma imkanlarının kıymetini bilmemizin önemine vurgu yaptı. Yasakçı zihniyetin İslam'a ve başörtüsüne yönelttiği bu kinin temelinde yatan sebebin İslam'ın her alanda yaşanabilir olmasından kaynaklandığını belirten Şekerci , başörtüsü takmanın yalnızca Allah’a kulluğu işaret ettiğini ve Allah'a yönelmenin tesettür üzerinden tezahür ettiğini yaşayan bu sebeple İslam düşmanlarını her daim rahatsız ettiğini söyledi. Kamusal alan olarak adlandırılan bir putun o dönemde oluşturulduğunu ve bu alana hükmetmeyi kendi üzerine alan yasakçı zihniyetin Müslümanlara tüm alanlarda adeta hayat hakkı tanımadıklarını sözlerine ekledi. O vakitler ve sonrası Müslümanlar üzerinde aşağılık kompleksi ve güçlüye sığınma refleksi oluşturulmak istendiğini belirten Şekerci, gençlere şunları söyledi;
" İmam hatipli olmakla gurur duyarak bunu vakarlı duruşunuzla kimliğinizin bir yansıması olarak çekinmeden belirtin çünkü yasakçı, zorba, vesayetçi kitleler güç odakları Müslümanların sadece toplumun tabanında yer edinebileceğini, hiçbir şeyi başaramayacaklarını, başörtülülerin bu ülkede yeri olmadığını söylediler, reklamlardan dizilere kadar bunu propaganda ettiler. Fakat bizler önümüzdeki bütün engellere rağmen bugünlere geldik. Hamdolsun artık önümüzdeki engellerin tamamı olmasa da çoğu kalktı ve bu sebeple artık her şey sizlerin elinde. Hedeflerimizi ne kadar yüksek koyarsak o kadar ileriye gidebiliriz ve bir o kadar güzel yerlere geliriz. Sizler inşallah topluma aşılanan bu zorbacı dayatmacı ideolojinin tüm engellemelerini alt üst edecek ve toplumun içinde İslam'ı en güzel şekilde temsil edeceksiniz.
İmam Hatip öğrencileri olarak ilk defa İslam'ı en iyi şekilde anlayan ve yaşayan şahsiyetler olmalıyız. Bunun için öncelikle Kur'an ile bağlarımızı sıkı tutmamız gerekiyor. Bir Müslüman olarak temel kaynağımız Kur'an'dan haberdar olmadan ne kendimizi ne de toplumu değiştirmemiz mümkün olmayacaktır. Giyimimizle, yaşayışımızla çevremize örnek Mümin kullar olmayı hedeflemeliyiz. Bize dayatılmak istenen umutsuzluğa inat İslam için çabalamalı, hedeflerimizi bu zaviyeden belirlemeliyiz. ‘’Müslümansak ve inanıyorsak elbet üstün geleceğiz."”
Öğrencilerin ilgiyle dinledikleri konferansın ardından genç kızlarla hasbihal eden Hülya Şekerci hanım onlara kitaplarını imzaladı ve öğrencilere kitaplarından hediye etti. Bartın İHL konferans salonunda gerçekleşen program soru-cevap faslıyla son buldu.
Hülya Şekerci günün akşamında Bartın Özgür-Der’de ‘Modern Dünyada Müslümanca Sorumluluklarımız’ konulu seminer sunumunu gerçekleştirdi. Modern dünyanın günümüz Müslümanları üzerinde hangi etkileşime yol açtığı ve sorumluluklarımızın neler olduğu, çocuklarımıza dönük takip edeceğimiz eğitim metotlarımızın neler olacağı, yetişkinler olarak günlük yaşantımızda İslami yükümlülüklerimizin ve gelecek tasavvurumuzun neler olması gerektiği konularına değindi. Ayetler ışığında Siyeri Nebi’den de örnekler vererek konunun bugünle mukayesesini yaparak hangi alanlarda, hangi ilkelerle sürdürülmesi gerektiği konularında açılımlar yaptı. Hülya Şekerci konuşma bütünlüğü içerisinde kısaca şunlardan bahsetti;
‘’Günümüzde modernizm bütün hayatımızı kuşatan etkilere sahip. Ekonomik ilişkilerden tüketim kültürüne kadar pek çok alanda Müslümanların bu kültürün ve ideolojinin etkisi altında kaldığını gözlemlemekteyiz.
Özellikle “ihtiyaç” kavramının modern kültürün manipülasyonuyla ihtiyaçtan arta kalanı infaka dönüştüğüne ve Müslümanların ne kadar yüksek gelire sahip olunsa bile infaka pay ayırmada zorlandıklarına tanık olmaktayız. Bu bağlamda Müslümanların ihtiyaç kavramını istişare/ortak aklın neticesinde tanımlamaları ve bu konularda birbirlerini uyarmaları şarttır. Buna rağmen “ihtiyaç” kavramını kültür, estetik algısı ve gelir düzeyi gibi faktörler açısından ele aldığımızda bunun tek kalıba indirgenmiş bir tanımının olamayacağını bu konuda kişilerin tercihlerinin ve sorumlu oldukları alanlarla ilgili takva anlayışlarının ve oluşturdukları yaşantı biçimlerinin belirleyici olduğunu ifade etmeliyiz. Bu konuda öncü Müslümanlar sadece “ruhsat” temelli hayata bakmamalılar ve ‘öncü Müslümanların fıkhı farklı olmalıdır’ anlayışını önemsemeliler.
Modern kültür alternatif ideoloji ya da yapıları ezip geçebilecek donanım gücüne sahip. Alternatif olma iddiasıyla ortaya çıkmış anti-Kapitalizm, ahlaklı kapitalizm, gelenekçilik vb. görüşler aslında alternatif olmaktan ne kadar da uzaktalar. Burada modernizme alternatif olabilecek tek dinin ”İslam” olduğunu bilelim. Müslümanlar bu umudu diri tutmazlarsa yalnızca kendilerine yazık etmeyecekler ve aynı zamanda insanlığın kurtuluş beklentilerine de ihanet etmiş olacaklardır, bunu idrak edelim. Modernizmle mücadele uzun soluklu olmak ve merhaleci bir fıkıh anlayışıyla hareket etmek zorunda. Tevhidi Müslümanlar türedi bir hareketin değil tarih boyunca bize kadar gelen bir ıslah hattının bugünkü temsilcileridirler.’’
Konuşma karşılıklı soru, cevap ve önerilerle son buldu.
Bartın Özgür-Der’de ertesi günü Bartın Üniversitesi öğrencileri, liseli genç kızlar ve hanımefendilerle kahvaltı oturumu gerçekleşti. Hülya Şekerci kahvaltıda Müslüman gençlerin İslami kimliklerine ilişkin sahip olmaları gereken önceliklerin neler olduğu, hayatın insanları etkileyen modern ve nefse hoş gelen cazibeleri karşısında sorumluluklarımızın neler olması gerektiğinden bahsetti. Müslüman gençlerin nasıl bir hassasiyet ve duruşa sahip olmaları gerektiği, en yakınımızdan başlayarak topluma ulaştıracağımız tebliğ görevimiz ve Tevhidi duruşumuz bağlamında hassasiyetlerimizin neler olduğu, belirlediğimiz ilkelerin neler olması gerektiği yönünde karşılıklı soru cevaplı bir sohbet gerçekleştirildi. Ayrıca kahvaltı etkinliğinde ‘’kardeşlik, İslam dünyasının sorunları, İslam Ümmeti olma yükümlülüğümüz, güncel meselelere bakışımız ve yapmamız gereken yükümlülüklerimizle’’ ilgili somut öneriler üzerinde hasbihal edildi. Hülya Şekerci katkılarıyla gerçekleşen Bartın programları ‘’Müslümanca bir gelecek’’ temennileriyle son buldu.