Bir siyasi partinin lideri, her fırsatta bu ülkeyi iç savaşla tehdit ediyor. Akademisyen olsa sözlerini “uyarı” olarak alabiliriz, fakat Demirtaş gibi siyasi bir kişilik olunca “Bir kıvılcım iç savaş çıkarmaya yeter” dediğinde, bunu “uyarı” değil, “tehdit” olarak görmek gerekir.
Kaldı ki, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile bazı HDP’li provokatör milletvekillerinin şu ana kadarki tutumları iç savaş tahrikçiliğinin de ötesine geçmiş durumda; HDP, PKK’yla birlikte, doğrudan iç savaş çıkarmak için uğraşıyor.
Ne var ki Türkiye, PKK ve HDP’nin tüm tahrik ve iç savaş çıkarma girişimine karşı şu ana kadar ne hukuki, ne siyasi bir tedbir alabildi. Ankara sadece güvenlik tedbirleriyle kontrolü sağlamaya, iç savaş ateşini söndürmeye çalışıyor.
Bu çaresizlik hali kuşkusuz bir günde ortaya çıkmadı; siyasi ve toplumsal alan yıllardır müdahale altında. CHP başta olmak üzere AK Parti dışındaki bütün siyasi yapılar son yıllarda ya dizayn edildi ya da etki altına alındı. Medya ve sivil toplum, Ankara’nın elini kolunu bağlayacak bir baskı mekanizması işlevi görüyor. Dış güçlerin de baskısıyla bu yapılar, PKK ve HDP üzerinde bir koruma kalkanı oluşturuyor. PKK ve HDP’nin ülkeyi iç savaşa sürükleme girişimleri karşısında devlet ne doğru düzgün siyasi bir tedbir, ne de hukuki bir önleme başvurabiliyor. Türkiye, dışarıdan ve içeriden adeta kıskaca alınmış durumda. Brüksel-Kandil-Diyarbakır arasında mekik dokuyan eşbaşkanlar, sahne sanatçısı rahatlığında iç savaş çıkarmak için güle eğlene kışkırtıcılık yapabiliyor. Demirtaş, “Müsaadenizle, iç savaş çıkarıyoruz” diyecek neredeyse. Devlet ise bu küstahlığı sadece izlemekle yetiniyor.
Ankara, PKK’ya karşı güvenlik tedbirleri almanın ötesine henüz geçemedi. Oysa bu ülkeyi yakıp yıkan, ateşe veren, kanlı kardeş kavgasını körükleyen, iç savaş çıkarmaya çalışanlara karşı daha ciddi siyasi ve hukuki tedbirler alınmak zorunda. Bunun için ne demokrasiden vazgeçmeye gerek var, ne özgürlüklerden. Sadece kararlı siyasi bir pozisyon almak ve özellikle de hukuku işletmek yeterli. Terör örgütüyle bağlantılı siyasetçilere, iç savaş kışkırtıcılarına, provokatör vekillere dünyanın hiçbir yerinde hukuk koruma sağlamaz.
Hiçbir devlet, terör örgütü ve onun siyasi uzantısı bir parti ve provokatör vekilleri karşısında bu kadar çaresiz, eli kolu bağlı bir şekilde beklemez. Bu gidişata ne Meclis ağırlığını koyabiliyor, ne hukuki süreçler işletiliyor. Dünyanın başka yerinde olsa eşbaşkanlar kameraların karşısına geçip terör örgütü adına devleti ve milleti böyle rahatça tehdit edemezdi; Demirtaş gibi kimse “Bir kıvılcım iç savaş çıkarmaya yeter” gibi sözler sarf ederek şov yapamazdı; hukuk işlese bu tehditlerin sahipleri çoktan hapsi boylar ve onlarca insanın ölümüne neden olmaktan dolayı da ayrıca yargılanırdı.
Siyaset kurumu sorumluluk üstlenmeli, Meclis devreye girerek HDP’lilere yargı yolu açılmalıdır. Batı’nın ve içerideki uzantılarının baskısına boyun eğilirse yarın geç olabilir.
Güneydoğu’yu yangın yerine çeviren, onlarca insanın ölümüne sebep olanlardan bunun hesabı sorulmalıdır.
AKŞAM