"Mursi'ye Hapis Kararı Manevra"

Mısır'daki İhvan Teşkilâtı'nın önde gelen isimlerinden Cemal Haşmet, Mursi'ye diğer İhvan liderleri aksine idam yerine hapis kararı çıkmasının rejimin bir manevrası olabileceğini öne sürdü.

Ola Karakurt / Al Jazeera

 

Mısır’da 25 Ocak Devrimi ile devrilen Hüsnü Mübarek ceza almazken, Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, İttihadiye olayları davasından 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

 

İhvan teşkilâtına yönelik baskı sürerken, Müslüman Kardeşler hareketi geleceğe yönelik planlar yapıyor.

Müslüman Kardeşler üst düzey yetkilisi ve İhvan Şura Meclisi Üyesi Cemal Haşmet, Mursi'ye verilen cezayı, Mısır'daki son durumu ve teşkilâtın yeni stratejisini Al Jazeera Türk’e anlattı.

Mursi’ye verilen 20 yıl hapis cezasını bekliyor muydunuz? 

Mahkemenin kararı şaşırtıcı geldi aslında. Bu davadan idam kararı çıkmasını bekliyorduk. Bu, kararı bir utanç olmaktan çıkarmıyor. Bu mahkemenin Cumhurbaşkanı yargılama yetkisi yok. Yargı organı tamamen siyasallaştırılmış ve ordunun maşası haline gelmiş durumda. Darbeden sonra Bakanlar Kurulunca Adalet Sarayı’nda altı terör dairesi kuruldu ve İhvan mensupları ya da devrimcilerle ilgili davaların hepsine sadece bu altı daire tarafından bakılmasına karar verildi. Bu uygulama yasa dışı ve anayasaya aykırı. Bu kararın yürürlüğe girmesi ile Mısır’da adalet öldü. Cumhurbaşkanı Mursi’yi yargılayan mahkeme yasallığını yitirmiş bir mahkeme ve onun verdiği karar yasal değil.

Başta Muhammed Bedii olmak üzere İhvan liderlerine idam cezaları verildiğini gördük. Sizce Mursi'ye hapis cezası verilmesinin bir sebebi var mı?

Sanırım bu bir manevraydı. Belki rejimin bir diyalog tasavvuru vardır, bilemem. Fakat Cumhurbaşkanı Mursi'ye yönelik idam kararı Mısırlı bir karar değildir. Böyle bir karar büyük güçlerin alabileceği bir karardır.

Mursi’nin yargılandığı başka davalar da var, bunlardan idam kararı çıkmasını bekliyor musunuz?

Cumhurbaşkanının yargılandığı davalardaki suçlamaların hemen hepsi idam hükmüyle sonuçlanabilir. Fakat doğrusunu istiyorsanız idamın 'İttihadiye olayları’ davasından gelmesini bekliyordum. Çünkü ölüm bir tek o davada var. Darbeci rejimin diğer davalarda nasıl bir yol izleyeceğini bilemem fakat o yolun Mısır’ın değil dış etkenlerin kararıyla şekilleneceğine inanıyorum.

Mursi hakkında idam kararı çıkarsa tepkiniz ne olacak?

Mursi hakkında idam kararı çıkması durumunda Mısır halkı buna tepkisiz kalmaz. Mursi meşruiyetin kalan tek sembolü ve onun hakkında böyle bir hüküm çıkması ortalığı karıştırabilir ve yeni bir devrimi alevlendirebilir. 30 yıl boyunca Mısır halkına zulmeden Hüsnü Mübarek ve tüm yetkilileri cezasız kalırken Mursi’nin hakkında 20 yıl hapis cezası verilmesi ortadaki çifte standardı açığa çıkarıyor. Yemen’deki meşruiyeti savunmaya giden Mısır askerlerinin aynıları Mısır’daki meşruiyete karşı bir tutum sergiliyor.

'Yeni bir görüşe ihtiyaç var'

Geçmişte İhvan’a uygulanan baskının ardından İhvan bir şekilde geri dönmeyi ve kendini korumayı başarmıştı. Darbenin ardından İhvan’a uygulanan baskı çok fazla arttı. Teşkilât geri dönüşü tekrar başarabilecek mi? Son gelişmelerden sonra İhvan’ın gelecekle ilgili planları ne yönde?

Bu aşamada darbe rejiminin hedefi İhvan’ı bastırmak değil onu tamamen yok etmek ve o yüzden teşkilâtın farklı bir düşünce yöntemi, yeni bir görüş ve aldığı bazı kararlarını gözden geçirmeye ihtiyacı vardır. Biz bu yönde adımlar atmaya başladık. Bazı değişiklikler yapıldı. Genç isimler yönetime dâhil edildi. Mısır’ın dışında yaşayan vatandaşlarımızın işlerine bakacak yeni bir büro kuruldu. Teşkilâtın yapısını kurumsallığa taşıyoruz. Yüzleşme farklı bir şekil alıyor ve buna göre farklı bir görüş lazım. Yaptığımız değişiklikler büyük etki yaratacak ve işler her zamanki gibi olmayacak.

Dış güçlerin çıkarları darbeci rejimle kesişiyor ve o yüzden onu desteklediler fakat eninde sonunda bu rejim görevini tamamlayınca onu da kapının önüne koyacaklar.

Darbe rejiminin bu kadar şiddete başvurması çaresizliğinin göstergesidir. Rejim daha önce kendisine siyasi destek veren taraflarla birbirine düşmüş durumda. Parlamento seçimleri, rejim ile Hüsnü Mübarek’in adamları arasında çatlaklara neden oldu. Derin devlet faktörü de var. Pastayı paylaşamıyorlar. Dolayısıyla Sisi destekçilerini kaybetmeye başladı çünkü hiçbir başarı gerçekleştirmedi.

Sisi'nin ofisinden sızan ses kayıtlarını bu yönde mi açıklıyorsunuz?

Evet, kesinlikle aralarında çatlaklar var. Bunun çok fazla göstergesi bulunuyor. İstihbarat teşkilâtında yapılan değişiklikler, içişleri bakanının değiştirilmesi bunlara işaret.

Daha önceki bir röportajınızda 3 Temmuz darbesinden sonra İhvan’ın ön planda olma niyetinin olmadığını ve diğer akımlarla işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıklamıştınız. Bu yöndeki çalışmalarınız ne durumda?

Tabii biz hâlâ aynı fikri benimsiyoruz. Bizim bu yönde çalışmalarımız var. Biri Mısır’ın içindeki saha çalışmaları diğeri ise yurtdışındaki siyasi görüşmeler. Mısır’ın içindeki protesto ve eylem çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Dışarıda yürüttüğümüz siyasi görüşmelerin sonuçları ise daha zayıf olabilir. Fakat yakın bir zamanda geniş kapsamlı görüşmelerimiz oldu ve ortak bir bildirge yayımlanmak üzere olduğunu söyleyebilirim. Bu bildirge ortak değerleri ve gelecek Mısır’ın niteliklerini içeriyor. Bu bildirgenin açıklanmasının yurt içinden yapılması gerektiğinin üzerinde anlaşıldı. Doğal olarak tabii çünkü biz kendi yönetimimizi yurt içinden çıkarmayacağız. Zira yurtdışında bir yönetimin aldığı kararlar içeride pek yankı bulmayabilir. Sonuçta biz içerideki desteğe bel bağlıyoruz.

Bu bildirgenin beklenen yayım tarihi ne zaman?

30 Haziran’dan önce olmasını umuyoruz. İnşallah.

İhvan’ın üst düzey bir yetkilisi, teşkilâtın yönetimine genç isimlerin kazandırılmasından bahsetti. Böyle bir şey var mı? Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?

Tabii bu gerçekleşti bile. Teşkilâtın hiyerarşisinde yaptığımız değişiklikler sayesinde daha kurumsal bir yapı kazandık. Bundan sonra sadece konu uzmanları dosyaları yürütebilecek. Kadın ve gençler için üçte bir kotası belirlendi. Artık şeffaflık daha geniş bir boyut kazandı. Denetim mekanizmaları da geliştirildi. Bütün bunlar daha önce yoktu. Bu değişiklikler benimsediğimiz yeni görüş ve stratejiye hizmet edecek. Bizim yurt dışı kadromuz bu değişiklikleri gerçekleştirmek konusunda daha rahat bir konumda. Yurtiçindeki değişikliklerden bahsedecek olursam. Bazı illerde gençlere kontenjanların yüzde 60’ı verildi. Birinci, ikinci ve üçüncü saf kadromuz tutuklandığı veya öldürülmesinden dolayı tabandan gençler bile yönetime getirildi.

Müslüman Kardeşler’in benimsediğiniz yeni görüş ve stratejinin satır başlıklarından bahsedebilir misiniz?

Yeni stratejimize göre, devrim bizim için mecburi bir yol haline geldi. Ümmetin bu hassas aşamasında bu yol bir dönüm noktası olacak.

Çürümüş kurumları reforme etmenin faydasız olacağı sonucuna da vardık. Bu da bizim yaptığımız hatalardan biriydi. Biz yönetime geldiğimizde kökleri bile çürümüş kurumları reforme etmeye kalkışmıştık. Yeni görüşümüze göre, artık devrim kurumlara yeni bir çerçeve çizecek. Ve ademi merkeziyetçilik fikrini benimseyeceğiz. Zira merkezi yönetim beraberinde despotizmi de getirdi. Ademi merkeziyetçiliğe daha çok yer verilmeli. 

'Sisi ile masaya oturmayız'

Mursi’ye idam verilmemesinin arkasından rejimin belki İhvan’la bir diyalog umudunun olabileceğinden söz ettiniz. Mısır yönetimiyle herhangi bir uzlaşma ihtimali var mı? Görüşüyor musunuz?

Bizim bu konuda ilkelerimiz var. Bunların başında Sisi’nin diyalogun bir tarafı olmayacağı meselesi. Eli bu kadar kana bulaşmış bir insan ve onun taifesi diyalogun bir parçası olamaz. Kısas ilkesi de bu yönde çok önemli. Kamunun vicdanının rahatlaması için kısas kaçınılmaz. Geçici adalet uygulanmalı. Ordunun siyasete karışmaması meselesi de bizim önemsediğimiz başlıklardan biri. Bunu hayata geçirme teknikleri ise görüşülebilir. Aşamalı olarak uygulanmasında sakınca görmüyoruz. Ordunun mali kaynakları ve harcamaları devletin herhangi bir kurumu gibi şeffaflıkla ele alınmalı ve denetlenmeli. STK’lar, kadın ve gençlerin de rolü olmalı. Darbe zemininde pazarlık yapmak kabul edilmeyecek. ‘Gelin anlaşalım Fakat Sisi’nin kalmasını kabul edin’ şeklinde yaklaşımlara kesinlikle karşıyız. İhvan bunu kabul ederse bile halk bunu kabul etmez. Milli iradenin talepleri; darbeyi boşa çıkarmak, Sisi’nin sahneden çekilmesi, ordunun siyasetten uzaklaşması, şehitlerin hakkını alacak geçici bir adalet sistemi.

Peki, bu çizdiğiniz çerçeve içinde rejimle herhangi bir müzakere yürütülüyor mu?

Bu darbeci rejimin bir siyasi ufku olmadığını söylemiştim dolayısıyla rejimin böyle bir uzlaşıya yaklaşmaması çok doğal. Rejim şu an kan yolunu tercih etmiş durumda. Gece gündüz vatandaşını öldüren bir rejimin devam etmesi mümkün değil. Bu başarısız bir devlet. Uluslararası toplum da bu rejimin bu şekilde devam edemeyeceğini biliyor. Ancak onlar alternatifleri değerlendiriyorlar. Şu an bu atmosferde rejim uzlaşıdan yana olmaz.

Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın ölümünün ardından yeni Kral Selman’ın Müslüman Kardeşler politikalarında bir yumuşama görüyor musunuz?

Suudi Arabistan’ın darbe rejimiyle ilişkisinde bir değişiklik gördük. Sisi bürosundan sızan ses kayıtlarının Sisi’nin Körfez ülkelerine sadece bir altın ocağı olarak gördüğünü ortaya çıkardı ve bu Körfez'in Mısır’la ilişkisini çok etkiledi. Aradaki güven sarsıldı. Körfez ülkelerinin Şarm el Şeyh konferansında bağışladığı paralardan bir fon oluşturdu ve bu fonun denetimi kendileri tarafından yürütülüyor. Mesela bu bir göstergedir.

Suudi Arabistan artık İhvan’la görüşmesi gerektiğini anladı. Yemen’de şu an İhvan’la görüşüyor. Suudi Arabistan Yemen’deki meşruiyeti destekliyorsa Mısır’dakini de desteklemesi gerekiyor. Çifte standart olmaz. Biz Suudi Arabistan’a seslendik ‘tutarlı olun’ diye Mısır’da bir çözümü desteklemesinin bir sinyalini almadık. Suudi Arabistan İhvan’ı terör listesine aldı fakat bu yürürlüğe hiç girmedi Suudi Arabistan’da İhvan’a üye olmaktan kimse tutuklanmadı bu saate kadar.

Aldığımız bilgilere göre, Mısır’da Hamas’ın terör örgütü ilan edilmemesi ve İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim’in görevden alınmasının arkasından Suudi Arabistan’ın olduğuna işaret ediyor.

Darbe rejimi şiddet dozunu artırmaktan kasti devrimi barışçıl rayından çıkarmak. Ve kendini böylelikle temize çıkarmak. Fakat biz devrimimizi barışçıl yolarla devam ettirmek konusunda ısrarlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Hüsnü Mübarek ‘terörle mücadeleyi’ 30 yıl kullandı. Sisi de şimdi aynı şey yapıyor. Bu bahane ile silah yardımlarını garantiye alıyorlar. Biz ellerine bu kozu vermeyeceğiz.

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"