Başkent Kahire'deki Polis Akademisi'nde yapılan duruşmada, dinlenen görgü tanıklarından Ebu Za'bel Çimento Fabrikası Güvenlik Şefi Faysal Mücahid Abdulaziz, baskının olduğu gün dışarıdan yoğun silah seslerini duyduğunu iddia ederek, "Silahlı bir grup şirkete girdi, şoförleriyle beraber 3 buldozere el koydu. Daha sonra tutukluları gruplar halinde yollara dökülmüş görünce silahlı kişilerin buldozerlerle hapishaneye baskın düzenlediğini anladık" dedi.
Savcılık soruşturmasındaki ifadesini inkar eden Abdulaziz, askeri danışmandan şirketi koruma altına almasını talep etti.
Ebu Za'bel Hapishanesi Depo Güvenlik Amiri Nadir Rabii Muhammed de silahlı bir grubun, "telsiz, mahkum ve hapishane görevlilerine ait kıyafetler ile zabıt altına alınan cep telefonlarını çaldıklarını, tüm bilgilerin depolandığı bilgisayar odasını da yaktıklarını" ileri sürdü.
Hapishanenin koruma birliğinde görevli Mecdi Seyyid İbrahim de birlik komutanının, "baskın düzenlendiğini anladıktan sonra oradan ayrılmalarını talep ettiğini kendisinin de bu talimatı yerine getirdiğini" ifade etti.
Şirkette çalışan buldozer şoförü Ahmed Muhammed Abdusselam ise hapishaneye baskın yapıldığına şahit olmadığını belirterek, "Rabbim bizi hesaba çekecektir. Bir şeyden de korkmuyoruz" diye konuştu.
Mahkemeden "bal" izni
Sanıkların dinlenilmesinin ardından söz alan savunma heyeti, "Mursi'nin şeker hastası olduğunu" belirterek, bu nedenle kendisine "bal gönderilmesine izin verilmesini" talep etti. Mahkeme heyeti de söz konusu talebi olumlu karşıladı.
Davanın sanıklarından HAP Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci ise rahatsızlığı dolayısıyla ameliyat olması gerektiğini hatırlatarak, "operasyonun hapishaneye ait hastanede değil Kasr el-Ayni Hastanesi'nde gerçekleştirilmesini" talep etti.
Kahire Ceza Mahkemesi, daha sonra olayın 2 görgü tanığının daha dinlenilmesi için duruşmanın 23 Ağustos'a ertelenmesine hükmetti.
"Vadi'n-Natrun Hapishanesi olayı" olarak da bilinen davada, 105'i firari ve 26'sı tutuklu 131 kişi, 25 Ocak 2011'de Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasında, "11 hapishane ve karakola saldırarak, 3 subayı kaçırmak" suçlamalarıyla yargılanıyor. Müslüman Kardeşler Teşkilatı üyelerinin, "Terör örgütleriyle" organizeli yürütülen operasyonla, o dönem cezaevinde gözaltında bulunan Mursi ve diğer sanıkların buradan çıkarıldığı iddia edilirken, yöneltilen suçlamalar arasında, "Cezaevine ait kafeslerden tavuk ve kanatlı hayvanların çalınması" da bulunuyor. (AA)