Türkiye Haziran ayı boyunca Gezi Parkında yaşanan gerilim ile gündemde kaldı. Üç ağaç bahane edilerek içindeki Kemalist refleksleri kusan Gezi parkındaki zihniyet halkın çıkarları için sokaklarda oldukları yalanını dile getirdi. AK Parti hükümetinin halkın taleplerine karşılık vermediğini söyleyen Gezi zihniyeti, Tayyip Erdoğan’ı diktatör olarak değerlendirdi ve “Tayyip İstifa” sloganları ile bu dayatmacı söylem pekiştirilerek Türkiye adeta yeni bir darbe sürecine sokulmaya çalışıldı.
Gezi Parkı’nda var olan bu zihniyetin bir benzeri de Mısır’da karşımıza çıkartıldı. Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanlığının 1. Yıldönümü olan 30 Haziran tarihi için darbeciler kışkırtmacı söylemlerle halkı Mursi’ye karşı isyana yönlendirerek “Mursi İstafa” söylemini bütün tabana yaymaya çalıştı. Türkiye’de Tayyip Erdoğan için dile getirilen diktatör söylemi ile Mısır’da Mursi için ön plana çıkartılan diktatör ifadesi zihniyet açısından büyük benzerlik taşıyordu. ABD’den ithal Muhammed El Baradey Mursi’nin halkına neredeyse 30 yıldır zulmetmiş olan Mübarek’ten daha zalim olduğunu söylüyor ve Mursi’yi Firavun’a benzetiyor bu benzetme ile onun diktatör olduğunu pekiştiriyordu. Aslında alışık olduğumuz bu söylem diktatörlük yaftalamasının arkasına sığınmış Kemalist diktatörlerin darbe özleminin bir işaretiydi.
Ve bir Temmuz günü Mısır Genel Kurmay Başkanı Sisi, Mısır ve halkını “teröristlere, radikallere ve ahmaklarakarşı savunmak” için kanımızı çekinmeden feda ederiz sözleriyle Mursi’ye 48 saat mühlet tanıdı. Ve 3 Temmuz akşamı El-Ahram’ın “Mursi Mısır’ın Cumhurbaşkanı değildir” açıklaması ile ordu tarafından yapılan darbenin gerçekleştiği açıklandı.El Sisi, yaptıkları darbeyi "Halkın orduyu göreve davet ettiğini hissettik" diyerek savundu. Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib ise, Mısır’ın iki seçenek ile karşı karşıya kaldığını söyleyerek kimilerinin Mursi’yi desteklediğini kimilerinin de karşı çıktığını ifade etti. Ancak bu krizden çıkış için, “iki zarardan büyüğü, hafifi ile defedilir” fıkıh kaidesini kullanarak erken seçim yapılmasını desteklediğini açıkladı.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz, Mısır'da darbe ile yönetime el koyan orduya tebrik mesajı göndererek Genel Kurmay Başkanı Sisi’yi tebrik etti. Mısır’da ki darbeye sevinen diğer bir kesimde CHP ide. CHP Tunceli milletvekili Kamer Genç Tayyip Erdoğan’ın etrafında ki polislere güvenmemesini işaret ederek, “gördünüz Mursi ne duruma geldi? Onun da çevresinde çok polis vardı" diyerek adeta darbe tehdidinde bulundu. Darbeye bir destekte Esed’den geldi. Esed yaşanılanları Siyasal İslam’ın çöküşü olarak değerlendirdi.
Diğer taraftan Muhammed Mursi’nin açıklaması önemliydi. Mursi Darbeyi reddediyorum diyerek halkı direnişe davet etti. Adaviye Meydanı’nda toplanan halk meydanı terk etmeyeceğini belirterek “Zafere Kadar Devrim” sloganlarıyla darbecilere karşı olduklarını bir kez daha haykırdı.
Ancak 30 yıllık Mübarek zulmünden sıyrılan Mısır’ı zor ve sıkıntılı günler bekliyor. Darbeci zihniyet Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın önde gelen isimlerinden Hayrat Şatır’ı gözaltına aldı. En son gelen bilgilere göre Müslüman kardeşlere ait ofis ve bürolarda polis baskın yaparak 400 den fazla İhvan üyesini gözaltına aldığı. Zaten son üç günde 30’dan fazla İhvan bürosu yakılarak onlarca insan öldürüldü. Kahire Üniversitesi’nin önünde yaşanılan olaylarda ise 20 kişi hayatını kaybetti.
Evet Tunus’ta başlayan devrim ateşi kısa sürede bütün Ortadoğu’yu etkisi altına aldı. Ancak Ortadoğu’da yaşanılanlar hepimizin imtihanı oldu. Özellikle de ki üç yıldan beri Suriye’de yaşanan vahşete karşı İslam dünyasından ciddi bir tepki olmaması halimizi ifade etmek açısından üzücüydü. Suriye konusunda ciddi bir akıl tutulması yaşayarak büyük bir zulme ortak olan İran, Mısır konusunda da sessiz kalarak aslında yapılan darbeye memnuniyetini bir kez daha göstermiş oldu.
Peki, yaşanılan bu zorbalığa karşı dünya Müslümanları olarak neler yapabiliriz? Darbeden bir gün önce Fatih’te Özgür-Der’in Mısır İhvan’ı ile dayanışma eylemi vardı. “İstanbul’dan Mursi’ye Kardeşlere Bin Selam!”, “Seyyid Kutup, El-Benna Selam Olsun İhvan’a!”, “İçeride Dışarıda Zorbalığı Parçala!”, “Vandallığa, Zorbalığa, Darbelere Karşı Çık!” sloganları darbe öncesi yol haritamızın vurgularıydı. Darbenin ilk gecesi saat 01.00’de az da olsa bir grup Müslüman Mısır Konsolosluğu önünde toplanarak tepkilerini dile getirmeye çalıştılar. Türkiye’de Gezi parkı sürecinde Tayyip Erdoğan için atılan “Dik dur eğilme Müslümanlar seninle” sloganını bu sefer Mursi için atılması manidardı. Perşembe günü saat 14.00’da İHH’da çeşitli İslami kuruluk ve cemaat temsilcileriyle ortak bir basın açıklaması oldu.
Ve bu gün ise Cuma namazında Fatih camiinde toplanacağız. Namaz sonrası Saraçhane Parkına yürüyerek Mısır’da ki darbe zihniyetini bir kez daha lanetleyeceğiz. Cumartesi günü ise akşam 18.00’da yine Saraçhane parkında Grup Yürüyüş’ün Mısır, Suriye yani Ortadoğu halklarına destek için vereceği konser olacak. Zulme, zalime, darbeci zihniyete karşı olan tüm kardeşlerimizi yapılan etkinliklerde yer almaya davet ediyoruz.
“Biz vatanımızın hudutlarını inanç ve iman ile çizeriz” diyen Hasan El Benna için, Müslüman kardeşler için, Mursi için, tüm dünya Müslümanları için dayanışmamızı güçlendirelim ve yüreklerimizi birbirine telif edelim.
Milat