Zemahşeri'nin Mekke'de kaleme aldığı 900 yıllık tefsiri, Harun Ünal'ın yaklaşık 5 yıllık bir çalışmanın ardından çevirisini tamamladığı "el-Keşşaf" isimli ikinci cildi Ekin Yayınları etiketiyle raflarda.
Zemahşeri'nin "el-Keşşaf" eserine ilişkin açıklamada bulunan Ekin Yayınları Editörü Murat Ayar, tefsirin 2012 yılında çevrilmeye başlandığını belirterek, "Çevirisi, redaksiyonu ve tashihi ile çok üzerine titrediğimiz bir eser. Tefsir şimdiye kadar Türkçeye çevrilmiş olsaydı, düşünce dünyamıza çok büyük katkılar sağlamış olacaktı." dedi.
Ayar, Osmanlı döneminde yazılmış birçok tefsirde "el-Keşşaf"tan alıntıların çokça yer aldığının altını çizerek, "Bu eseri okuduğumuzda, bizim el yordamıyla bulmaya çalıştığımız bir sürü konuda harita gibi çözümlemeler sunduğunu görüyoruz. Özellikle ayetlerin yorumlanması konusunda çok muhteşem çözümlemeler var. Bu eseri Türkçeye çevirmeye bugüne kadar belki cesaret edilemedi. Daha önce Osmanlı Türkçesi'ne dahi çevrilmemiş." ifadelerini kullandı.
"Arap dili açısından zirve bir eser"
Yayınevi olarak, eseri ilk kez Türkçeye kazandırmaktan büyük mutluluk duyduklarını kaydeden Ayar, şu bilgileri verdi:
"Zemahşeri'nin tefsirinin en önemi özelliği, kendisinden sonra yayımlanan bütün tefsirlerin kendisinden alıntı yapmadan yazılamamış olmasıdır. Tefsir tarihinde 'Ummu Et-Tefasir' yani 'tefsirlerin anası' olarak anılıyor. Aynı zamanda Arap dili ve edebiyatı açısından da zirve bir eser olarak kabul ediliyor ve Arap edebiyatçılar, hala bu tefsirden faydalanıyor. Tefsirde geçen kelimeler ve kavramlar, Arap dili ile ilgili yapılmış en muhteşem arşiv çalışması."
Murat Ayar, tefsirin içerisinde Arap cahiliye dönemi şiirine ait örneklerinin de yer aldığını vurgulayarak, eserin Arap edebiyatçıları tarafından da şaheser olarak kabul edildiğini söyledi.
Tefsirin İslami kavramlar konusundaki önemine dikkati çeken Ayar, şöyle devam etti
"Tefsirde aynı zamanda Kur'an'da geçen kavramların, kelimelerin kökeniyle ilgili muhteşem bilgiler var. Dikkatlice okuyan biri için, Arapça öğrenmeye dahi büyük katkı sağlayacak bir eser. Biz de birinci cildin sonuna kavramlarla alakalı özel bir bölüm koyduk. Her kavramın yanına Türkçe anlamını yazdık ve bir indeks oluşturduk. Her ciltte bu devam edecek. Dolayısıyla eseri okuyanlar Kur'an Arapçası ile ilgili de ciddi bir vukufiyet (iyice bilmek, anlamak) kazanacak."
Ekin Yayınları editörü Ayar, günümüzde farklı anlamlarda kullanılabilen kavramların asıl manalarının da tefsirde yer aldığının altını çizerek, "Bugün ırk, etnisite anlamında kullanılan 'millet' kavramı mesela, Kur'an'da din anlamında kullanılıyor. Zemahşeri, tefsirini yazarken, Kur'an-ı Kerim indiğinde vahyin ilk muhataplarının kavramları nasıl anladığı, nerede, nasıl kullandığını detaylı bir şekilde anlatmış." diye konuştu.
"Zemahşeri, tefsiri yazmak için bedevilerle yaşamış"
Türkmen olan Zemahşeri'nin eserini Arapça kaleme aldığını dile getiren Ayar, şunları kaydetti:
"Zemahşeri, tefsiri yazarken bedevilerle yaşıyor ve dilin kökenine inmek için uzun yıllar orada kalıyor. Araplara, 'Ey Araplar, gelin size dininizi anlatayım' diyen biri olduğunu, Mekke'de uzun yıllar yaptığı çalışmaların ardından bitap düştüğü için kendisine Mekkelilerce 'carullah' yani 'Allah'ın komşusu' lakabının verildiğini biliyoruz."
Murat Ayar, tefsirin dirayet tefsiri olduğuna dikkati çekerek, lügat ve belagat ilkeleri açısından da dönemin alimleri tarafından büyük bir eser olarak görüldüğüne işaret etti.
Türkiye'deki tefsircilerin de Zemahşeri'nin tefsirinden faydalandığını aktaran Ayar, "Tefsir yazıp da 'el-Keşşaf'dan yararlanmayacak bir müfessir yok. Zemahşeri topal birisi. O olmasaydı, tefsir topal kalırdı. O kadar iddialı bir eser. Zemahşeri mutezile mezhebinden bir alimdir ama Şia da ehl-i sünnet de bütün müfessirler ondan faydalanmak zorunda kalmıştır. Şu an bile bir tefsirci, Zemahşeri'nin tefsirine bakmadan tefsir yazamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Sekiz ciltlik eserin her cildi iki ayda bir okuyucuyla buluşacak.