Münih'te Gözler Rusya'da

İkinci gününe giren Münih Güvenlik Konferansı'nda ABD ve Avrupa ülkelerinden bakanların konuşmalarında, Rusların saldırılarında ılımlı muhalefeti ve sivilleri hedef almaya devam etmesi endişesi öne çıkıyor.

Ece Göksedef / Al Jazeera

 

Perşembe gecesi Münih’te Suriye için varılan anlaşmanın ardından, gözler Rusya’ya çevrildi. Uluslararası Suriye Destek Grubu ülkelerinin vardığı anlaşmaya göre bir hafta içinde ülke genelinde saldırılar ve şiddet durdurulacak, bu sırada acil ihtiyaç halindeki yedi bölgeye insani yardımlar ulaştırılacak.

Saldırıların durdurulması Nusra ve IŞİD’i kapsamıyor. Bu istisna da, Rusya’nın ‘teröristlerle savaşıyorum’ diyerek sivillere ve ılımlı muhalefete yönelik yaptığı bombardımana devam etmesi ve anlaşmanın uygulanamaması endişesini doğuruyor.

Cuma günü başlayan Münih Güvenlik Konferansı’nın ikinci gününde, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Fransız Başbakan Valls, Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, İngiltere Dışişleri Bakanı Hammond ve Rusya’dan da Başbakan Medvedev ile Dışişleri Bakanı Lavrov’un katıldığı oturumlar düzenlendi.

Suriye toplantısına da katılmış olan bu isimlerin konuşmalarında, Suriye için varılan anlaşmanın uygulanıp uygulanamayacağı ve Rusya sorusu ön plandaydı. Rusya tarafı ise sivil ölümlerini reddetti ve Batı’nın Rusya’ya yönelik yaklaşımını eleştirdi.

Kerry: Rusya’nın hedefleri değişmeli

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, beş yıldır süren Suriye savaşının biteceğine dair bir işaret olmadığını, bu sebeple siyasi çözüme odaklandıklarını söyledi. Bunun için Münih’te saldırıların durdurulması kararının alındığını hatırlattı. Ancak Kerry, bu kararın uygulanması için Rusya’ya siviller ve ılımlı muhalefet yerine gerçekten IŞİD ve Nusra’yı hedef alması çağrısı yaptı:

“Bugüne kadar Rusya’nın saldırılarının büyük çoğunluğu meşru muhalif grupları hedef aldı.  Yaptığı anlaşmaya uyması için Rusya’nın hedefleri değişmeli. Rusya’nın attığı sözde sağır bombaların net bir hedefi yok ve sivil ölümlerine yol açıyor.”

Kerry, Suriye’de barış için bugün gelinen noktanın kritik olduğunu vurguladı:

“Uluslararası toplum ve Suriyeliler çatışmalara siyasi çözüm bulma şansını kaçırırsa, kan akmaya devam edecek. Geçen yıl Viyana’da başlattığımız ve bu hafta Münih’te devam eden siyasi girişim hayati önemde. Bugün hangi taraf avantajlı olursa olsun, bu çatışma bir siyasi çözüme ihtiyaç duyacak. Yakın gelecek için alınan kararlar Suriye’deki savaşı durdurabilir ya da daha fazla çatışmaya yol açabilir.”

'Varoluşsal kriz'

Mülteci krizinin Avrupa kıtası için varoluşsal bir kriz olduğunu söyleyen ABD Dışişleri Bakanı, "ABD, yaşanan krizin Avrupa'da siyaseti ve yaşamın kendisini tehdit eden doğasını çok iyi anlıyor" dedi.  Kerry, insan kaçakçılığı ile ilgili de isim vermeden eleştirilerde bulundu:

“İnsan kaçakçılığı büyük bir sanayiye dönüştü. Bazı yerlerdeki bazı sapkın politikalar siyasi çıkarlar için bu oranı artırıp azaltıyor.”

Medvedev: Sivilleri bombaladığımıza dair kanıt yok

Kerry’nin konuşmasından önce Fransız Başbakan Emanuel Valls ve Rus Başbakan Medvedev’in katıldığı oturumda, Valls da aynı kaygıyı dile getirdi. “Sayın Medvedev buradayken söylemeliyim. Barışa doğru bir yol bulmak için, Rusya’nın sivillere yönelik bombardımanı son bulmalı” dedi.

Medvedev ise Valls’in sözlerine inkârla yanıt verdi:

“Herkes bizi bununla suçlasa da, bizim sivilleri bombaladığımıza dair bir kanıt yok. Moskova kendi ulusal çıkarlarını korumaya ve radikal militanların Rusya’ya girmesini engellemeye çalışıyor.”

Suriye’de sürecin yavaş yürüdüğünü belirten Medvedev, dünyanın başka bir Irak ve Afganistan örneğini kaldıramayacağını söyledi ve Suriye muhalefetini Esed ile görüşmeye çağırdı. “Suriye’ye yeni kara birlikleri gönderme tehdidi olmamalı” dedi.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri geçtiğimiz haftalarda, ABD öncülüğündeki koalisyonun talep etmesi halinde Suriye’ye kara birlikleri göndermeye hazır olduğunu duyurmuştu. Ardından Brüksel’de koalisyon ülkelerinin savunma bakanları bir araya gelmiş, ABD Savunma Bakanı Carter Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın Suriye’ye eğitim ve danışma amaçlı az sayıda özel harekât birliği göndereceğini açıklamıştı.

Lavrov: Ateşkes ihtimali yarıdan az

Konferans’ın bir oturumunda Alman ve İngiliz dışişleri bakanlarıyla birlikte tartışmacı olarak yer alan Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, Perşembe gecesi alınan karar gereği bir hafta içinde saldırıların durdurulması olasılığının yüzde 49 olduğunu söyledi.

Bir gün öncesinde Lavrov, Münih’te alınan saldırıların durdurulması kararının Nusra ve IŞİD’i kapsamadığını, bu sebeple Rusya’nın Suriye hükümetiyle birlikte bu terör örgütlerine yönelik operasyonlarına devam edeceğini söylemişti. 

Ateşkes ihtimali sorusu oturumda Lavrov’un Alman mevkidaşına da soruldu. Steinmeier da ihtimali yüksek görmedi, “yüzde 51” yanıtını verdi. Steinmeier ayrıca, Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmadan laik bir sisteme geçilmesi gerektiğini söyledi.

Aynı oturumda İngiliz Dışişleri Bakanı Hammond da, Kerry ve Stoltenberg ile aynı kaygıyı dile getirdi. “Rusya ılımlı muhalefete yönelik saldırılarına son vermezse, ateşkes işe yaramaz” dedi.

Çavuşoğlu da Rusya’yı işaret etmişti

Konferansın birinci gününde bir konuşma yaptıktan sonra Münih’ten ayrılan Çavuşoğlu da gazetecilerin sorularını yanıtlamış, kararların uygulanıp uygulanmadığını görmek için Rusya’nın tavrını beklemek gerektiğini söylemişti:

“Rusya bugüne kadar 'terör örgütleriyle mücadele ediyorum' diyerek daha çok muhalefete saldırdı.'Terörle mücadele ediyorum' diye Rusya bu bölgelerde saldırılarını devam ettirirse çatışmalar da durdurulamaz, ateşkes de sağlanamaz. Rusya'nın DAEŞ'e ve El Nusra'ya yönelik yaptığı operasyonlara kimse itiraz etmez. Ama bunu da koalisyonla bir şekilde koordineli yapmak gerekir.”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, bir gün önce yaptığı konuşmada Rusya’nın genellikle IŞİD yerine muhalif grupları hedef alarak barış çabalarını boşa çıkardığını söylemişti.

‘NATO cepheleşme peşinde değil’

Rusya tarafında Suriye konusu dışında bir rahatsızlık daha var: Batı ile gerilen ilişkiler. Başbakan Medvedev, NATO’nun kendi ülkesine yönelik tavrını da eleştirerek soğuk savaş dönemini hatırlattığını söyledi:

“Sert bir şekilde, Soğuk Savaş’a doğru yuvarlandığımızı bile söyleyebilirsiniz. Neredeyse her gün Avrupa’ya, Amerika’ya, diğer ülkelere ve tüm NATO’ya karşı en büyük tehdit olmakla suçlanıyoruz. Bazen 2016’da mıyız 1962’de miyiz diye düşünüyorum.”

Medvedev’in NATO’ya yönelik eleştirisinden hemen önce ise Stoltenberg, NATO’nun cepheleşme peşinde olmadığını söylemişti:

“Rusya, Avrupa’nın güvenlik düzenini istikrarsızlaştıran adımlar atıyor. NATO cepheleşme peşinde değil, yeni bir Soğuk Savaş istemiyoruz. Bununla birlikte vereceğimiz cevap sağlam olmalı. Rusya'nın eylemlerine cevap olarak savunma ve caydırıcılığımızı kayda değer şekilde güçlendiriyoruz.”

NATO balistik füze kalkanının salt savunma amaçlı olduğunun altını çizen Stoltenberg, “Avrupa Atlantik bölgesine dışarıdan gelecek tehditlere karşı topraklarımızı, insanlarımızı ve güçlerimizi korumayı amaçlıyor. Rusya’yı hedef almamaktadır” dedi.

Dünya Haberleri

Papa Franciscus: "Gazze'de yaşananlar bir soykırımın özelliklerini taşıyor"
AK Parti Beylikdüzü İlçe Başkanlığı'na saldırı
UNICEF'in sözcüsünden çarpıcı Gazze açıklaması: Çığlık mı atsam ağlasam mı bilmiyorum!
Yahudi esirlerin aileleri, esir takası anlaşması talebiyle Tel Aviv’de cumartesi protestolarını sürdürdü
Almanya'da Filistin'e destek gösterisinde çok sayıda kişi gözaltına alındı