Münasebetsiz Bir İlişki Biçimi Olarak İktidar Savunuculuğu

RIDVAN KAYA

İsrail ile ilişkiler konusu bir kez daha sıcak bir tartışma başlığı olarak gündemde. Gizli saklı yürütülen görüşmelerin 17 Aralık tarihinde İsrail tarafınca medyaya sızdırılması üzerine başlayan tartışmaların Hükümeti derin bir sıkıntıya soktuğu görülmekte. Öyle ki, bu durum iktidar cephesinden sadır olan çelişkili, zikzaklı açıklamalara da açık biçimde yansımakta.

Erdoğan’ın abluka konusunda altını defalarca çizdiği beyanları ve Davutoğlu’nun Filistin davasına ilişkin coşkulu sözleri bir yanda dururken, Hükümet sözcüsü Ömer Çelik’in Siyonist çeteyi ‘dost’ olarak niteleyen açıklamaları ya da Dışişleri bürokratlarının kokuşmuş icraatlarıysa diğer yanda duruyor. Ve bu çelişik manzara İsrail ile ilişkiler konusunda yaşanan zorluğu, ikilemi ortaya koyuyor.

Küresel emperyal sistemin bir bileşeni olan İsrail ile mesafeli olmanın maliyeti ve güçlüğü bilindiğinde ve ayrıca Türkiye’nin bölgesinde giderek her yönden daha yoğun bir kuşatmayla yüz yüze olduğu gerçeği göz önüne alındığında AK Parti iktidarının İsrail karşısında neden zorlandığını anlamak pek zor olmasa gerek. Elbette mazur görmemekle, hak vermemekle birlikte ilişkilerin yumuşatılması, normalleştirilmesi denilen adımların nasıl geliştiğini az çok anlayabiliyoruz. Ama itiraf etmek gerekirse İslami camiaya hitap eden kimi şahısların bu tür konjonktürel gelişmeler karşısında sergiledikleri yüksek adaptasyon becerilerini ise anlamlandırmakta epey zorlanıyoruz!

Siyonist Çeteyle Normalleşmenin Kerameti!

Bu zevat düne kadar “İsrail ile ilişkileri kesti” diye övdükleri alkışladıkları AK Parti iktidarını şimdi de “Gazze’nin selameti ve refahı adına İsrail ile münasebetlerini düzeltme girişimleri”nden ötürü desteklemekte bir beis görmüyorlar. Gerçekten de buna münasebetsizlik denmez de ne denir? Neymiş? İsrail ile ilişkilerini sürdüren bir Türkiye başta Gazzeliler olmak üzere tüm Filistinlilerin haklarını daha iyi korurmuş! Zaten Hamas da ambargo ve abluka altında kıvranan Gazze ancak bu şekilde nefes alacağı, rahatlayacağı için ilişkilerin düzeltilmesinden yanaymış! 

Hükümet çizgisinde yayın yapan basın yayın organlarında İsrail ile neden ilişki kurulması gerektiğine dair tezler işleyen bir dizi yazı okuyabiliyor, konuşma dinleyebiliyorsunuz. Hepsi sadece Filistinli mazlumların menfaatini düşünen çok fedakar ve merhametli yazarlarımız, akademisyenlerimiz İsrail ile kurulacak ilişkilerin iktidarın elini güçlendireceğini, bunun sadece Filistin halkının değil, tüm Ortadoğulu Müslüman halkların lehine sonuçlar vereceğini hepimize tane tane anlatmaktalar!

Bizler gibi siyasi gelişmeleri derinlemesine analiz etme yeteneğinden mahrum, şablonik düşünmeye şartlanmış, sloganik olmanın ötesine geçip reel projeler üretme kapasitesine sahip olmayan aşırılar ise elbette bu ciddi siyasi manevraların mahiyetini kavramanın çok uzağındayız! Bu yüzden de fanatik, reddiyeci tavırlar sergiliyor, tarihi gelişmeleri doğru anlamlandıramıyoruz! Oysa iktidar yetkilileriyle sıkça görüşen, aynı ortamlarda bolca bulunma fırsatına sahip olan bu çok değerli aydınlarımız ise gerçekleri zınk diye kavrayıp, kamuoyunu irşad misyonuna çoktan başlamış bulunuyorlar!

Tutarsızlığı Bulaştırmak

Gerçekten acınılacak bir hal bu! Her durumda konjonktür hazretlerine göre pozisyon almanın tipik bir yansıması! Adaletten de, ilkelilikten de, tutarlılıktan da uzak mı uzak! Gazze halkı ya da Hamas adına söylenen sözler ise 2 kötü sonuçtan birini ifade ediyor: Ya kendilerini kandırıyorlar ya da doğrudan Hamas’a iftira atıyorlar!

Hamas’ın İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesinden yana olduğu nasıl iddia edilebilir? Eğer karşılığında şu veya bu menfaat elde edileceği için Hamas Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini düzeltmesinden yana olsaydı, aynı şeyi önce kendisinin yapması gerekmez miydi? Oysa bunca yıldır ödediği ağır bedellere rağmen Filistin İslami Hareketi asla bu konuda esnememiş, taviz vermemiştir. Dolayısıyla Hamas’a atfen ortaya atılan tezlerin, iddiaların AK Parti iktidarının çelişik çizgisini savunma gayretinin ortaya çıkardığı bir tutarsızlıktan ibaret olduğu açıktır.

Öte yandan bu leb demeden leblebiyi anlama kabiliyeti gelişkin üstatlarımıza şu soruyu da sormanın elzem olduğunu düşünüyoruz: Madem Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini sürdürmesi başta Filistin halkı olmak üzere hepimizin lehine idi, çok faydalı ve gerekliydi; bu önemli gerçeği ve can alıcı tespitinizi neden daha önce yapmadınız? Neden bugüne kadar AK Parti iktidarını bu yönde uyarmadınız? Tam da Siyonist çete ile ilişkilerde mesafe alındığı iddiasının gündeme düştüğü bir anda mı aklınız başınıza geldi?

Yazık oluyor, inandırıcılıktan ve tutarlılıktan uzak tezlerle, söylemlerle kendinizi zor duruma düşürüyorsunuz! Hükümetin her söylemini, adımını, icraatını adeta kutsarcasına sahiplenen, neredeyse tek bir konuda olsun yanlışına yanlış demeyen, diyemeyen ağabeyler, ablalar; bu tutumunuzla inanın sadece kendi kişiliğinizi yıpratmakla kalmıyor, destek verdiklerinize de çok ama çok zarar veriyorsunuz!