Müminler ve Tevekkül

MURAT KAYACAN

Arapça و-ك-ل kök harflerinden türemiş olan tevekkül; acizlik göstermek, sığınmak ve dayanmak anlamlarına gelmektedir (İbn Manzur, ts., XI: 734). Kur’an; ganimet, münafıklar, peygamberler ve müminlerle ilişkili olarak tevekkülden söz etmektedir. Bu yazıda bunlardan sonuncusu ile doğrudan ilişkili ayetleri ele alacağız.

İman edip güzel işler yapanlar, içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennet köşklerine yerleştirileceklerdir. Böyle iyi işler yapanların mükâfatı ne güzeldir (Ankebut, 29: 58)! Allahu Teala bu kimseler için şöyle demektedir: “Onlar, sabreden kimselerdir ve yalnız Rablerine tevekkül etmektedirler.” (Ankebut, 29: 59). Bu ayetteki sabır; hicret, vatandan ayrılık ve müşriklerin eziyetleri vs. ile ilgilidir (Derviş, h. 1415, VII: 455). Allah’ın dini konusunda müminlerin başlarına gelen kötü durumlar onları memnuniyetsizliğe sürüklemez (Nesefi, 1998, II: 214).

Ayetler üzerinde cedelleşmeye kalkanlar, kendilerine Allah’tan kaçacak bir yer olmadığını bilmelidirler (Şura, 42:35). Verilen nimetler, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler içindir (Şura, 42: 36). Görüldüğü gibi cenneti elde etmek ile tevekkül arasında bir ilişki söz konusudur.

Kur’an’da insanlar Allah'a ve peygamberine itaate davet edilmektedir. Yüz çevirirlerse, peygambere düşenin apaçık bir tebliğ olduğunu bilmelidirler. Allah’tan başka ilah yoktur ve müminler de O’na tevekkül etmelidirler (Teğabun, 64: 12-13). Söz akışından bu ayetlerin, bir Müslümanın Allah’ın buyruğunu yerine getirirken herhangi bir üzücü olayla karşı karşıya gelmesi ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Cihad eden evladının veya başka bir yakınının şehit olması veya bir hastalığa yakalanması yahut ölüm gibi bir durumla yüz yüze gelmesi karşısında üzülen insan, bu ayetle teselli edilmektedir. Böyle bir felakete uğrayan insanın içinde isyan duyguları da belirebilir. Onun için mutlaka Allah’a ve elçisine itaat ve Allah’a tevekkül emredilmektedir. Allah’a tevekkül ve O’nun elçisine itaatle insanın gönlü huzura kavuşur (Ateş, 1988, IX: 473).

Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a tevekkül ederse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur (Talak, 65: 2-3). Müslüman birey, sıkıntılı anlarından da Allah’ın emir ve yasaklarını gözetmeli, onun Allah’a duyduğu güven ve O’na sadakati sarsılmamalıdır. Böyle davrandığı takdirde Allah kendisine o sıkıntıyı aşma yolunu gösterir. Mümin, hiçbir sıkıntının aşılamaz olduğunu düşünmemeli, Allah’ın yardımıyla her türlü sıkıntıyı aşabileceğine inanmalı ve Allah’a güvenmelidir (Şimşek, 2012, V: 260).

Görüldüğü gibi, Allah’a tevekkül müminlerin İslam’ı yaşama konusundaki kararlılıklarını teşvik edici bir unsurdur. Onlar Allah yolunda yapmaları gerekenleri yerine getirirken, bir yandan da acizliklerinin farkında kimseler olarak O’na tevekkül etmeyi ihmal etmezler.

 

Ateş, Süleyman, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, 12 c., Yeni Ufuklar Neşr., İstanbul, 1988.

Derviş, Muhyiddin b. Ahmet Mustafa (h. 1403), İrabu’l-Kur’an ve Beyanuh, 10 c., 4. bs., Daru’l-İrşad Li’ş-Şuuni’l-Camia, Suriye, h. 1415.

İbn Manzur, Ebu’l-Fadl Cemâluddîn, Lisânu’l-Arab, 15 c., Daru Sadır, Beyrut, ts.

Nesefi, Mahmud Hafızuddîn (ö. 710), Tefsiru’n-Nesefi (Medâriku’t-Tenzîl ve Hakaiku’t-Te’vil), 3 c., Daru’l-Kelimi’t-Tayyib, Beyrut, 1998.

Şimşek, M. Sait, Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, 5 c., Beyan Yay., İst., 2012.