İsmail Kılıçarslan / Yeni Şafak
Bize düşene bak
14 Haziran günü Yunanistan’ın Mora Yarımadası açıklarında batan ve şu ana kadar 82 kişinin cansız bedenine ulaşılan, can kaybının 300’ü aşacağı düşünülen mülteci gemisi meselesi dünya gündeminde.
Macera arayan milyarderlerin Titanik Gemisi’nin batığını görmek için kişi başı 250 bin dolar ödeyip kiraladıkları denizaltının batması ve biri kaptan 5 kişinin ölmesi de dünya gündeminde.
Böyle “paralel anlar”, her ne kadar iki facia çok trajik olsa da, başta Batı medyası olmak üzere dünya gündeminin tansiyonunu elinde bulunduran düzeneğin leş gibi ikiyüzlülüğünü ortaya sermesi bakımından eşsiz bir fırsat sunuyor bize.
Şudur: Yunanistan açıklarında ölen 82 mültecinin ölmesi “doğal ve beklenir”, ikisi Pakistanlı 4 milyarderin ölmesi ise “anormal ve beklenmedik”tir. Zira dünyayı sarmalayan medya düzeni “öteki”ni görmemek konusunda söz birliği etmiştir ve ölen 82 mülteci kesinlikle ötekidir. Ölümleri normal, yaşamaları şaşırtıcıdır hatta. Bu bakımdan haber olma frekanslarının düşük olması da, haberlerdeki “normalleştirme çabası” da gayet anlaşılırdır.
Diğer yandan ölen milyarderler, ikisi Pakistanlı olsa bile, “makbul kimlik” olarak kabul edildikleri için hem frekans bakımından hem de haberin ele alınışı bakımından köpürtüldükçe köpürtülmelidir.
Bir tarafın ölümüne üzülmememiz, diğer tarafın ölümünü ise son derece trajik bir olay olarak içselleştirmemiz gerekmektedir çünkü dünyanın verili medya dili bunun böyle olmasını sağlamak üzere vazife başındadır.
Aslına bakılırsa “makbul” ve “öteki” kimliklerin tanımlanması şu an dünyanın en önemli meselelerinden biri olarak karşımızda durmaktadır ve biz, bu kimlikleri belirleyen Batı merkezli düzeneğe karşı nerdeyse çaresiz durumdayızdır. Bu yalın gerçeği tespit etmek ve bu yalın gerçeği değiştirmek üzere sorumluluk almaksa üzerimize vazifedir.
Şurası kesindir: Bugün merkez Batı’nın “öteki” olarak tanımladığı başat kimlik Müslüman kimliğidir. Hele bu Müslüman kimliği, vefat eden iki Pakistanlı milyarder gibi değil de fakir, çaresiz, emperyalizmin bütün yüzleriyle karşılaştığı için mağdur bir kimlikse yandı gülüm keten helva. Yok sayılmaktan nefret öznesi olarak tanımlanmaya kadar hemen her türlü muameleye maruz kalmayı hak etmişsiniz demektir bu durumda.
Diğer yandan artık “son derece makbul kimlik”lerden biri “LGBT kimliği”dir Batı medyası için. “Kendilerinden hiçbir kötülüğün sadır olmadığı bir kimlik” olarak tanımlanan LGBT kimliği sürekli kayırılan, sürekli meşrulaştırılan bir kimliktir. Söz gelimi “cinsel kimliğini açıkça ifade edemediği için ülkesinden kaçan Pakistanlı bir eşcinsel”in teknesi Yunanistan açıklarında batmış olsaydı görürdük o zaman. Batı medyasının çığlıkları arşıâlâyı tutardı.
Meselenin bir başka veçhesi de şudur.
Yunanistan Komünist Partisi’nin gençlik kolları teşkilatı 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla ve batan mülteci teknesi konusunda da dikkat çekmek amacıyla Pire’de oldukça büyük bir gösteri düzenledi. Mülteci hakları odaklı gösteride hem Batı’nın ikiyüzlülüğü hem de medyanın alçak tavrı bol bol protesto edildi.
Bize düşen talihsizliğe bakın ki, ülkemizin solcu, solcumsu, sosyalist, sosyalistimsi bütün tiplemeleri için “öteki” dediğimiz insan teki sadece Batı’nın tanımladığı ötekidir. O yüzden bu tipitipleri hep LGBT konusunda duyarlılık gösterirken görürüz de söz konusu mülteciler, Müslümanlar, mazlumlar, mağdurlar olduğunda çokoprens almaya giderler.
Türkiye’nin büyük talihsizliklerinden biri tam olarak budur. Attila İlhan’ın benzetmesiyle konuşacak olursak Çin’de Mao, Yugoslavya’da Tito, Arnavutluk’ta Tito, Küba’da Castro Marksizmi ülkelerine uyarlama başarısı göstermişlerdir. Bizim güzel ülkemizde ise bu uyarlamaların hepsinin başarısız distribütörlükleri açılabilmiştir sadece. Bu da bizim solcu ve solcumsuları “gündemleri sadece Avrupa tarafından belirlenen köksüz varlıklar”a dönüştürmüştür.
Durum o haldedir ki kapitalist dünyanın şövalyesi Osman Kavala’yı konu alan dizinin yapımcısını ölümle tehdit etmeyi solculuk sayar bizim hödükler de, ölen mülteciler bir türlü ilgi alanlarına giremez.
Belki buradan devam ederiz sonraki yazıda.