Hayatımız sürekli olarak imtihan niteliğiyle yapıp ettiklerimiz çerçevesinde şekilleniyor; bazen bireysel bazen toplumsal saiklerle amellerimizi icra ediyoruz; hayat rabbimize doğru akıp gidiyor. Arkadan yeni nesiller gelmeye devam ediyor ama hayatın imtihan olmak vasfı hiç değişmiyor. Bu akışta ulvi bir amaç var; ‘’Rabbimize kul olmak ve O’nun rızasını kazanmak’’. Yüce rabbimiz bizlerden ne istedi, neyi buyurdu, bize nasıl hayat veçheleri hazırladı; kolaylıklar ve zorluklar karşısında hangi ahlakı, ilkeleri koydu? Onun bize anlattığı öncü hayatların üzerimizde etkileri ne olmalıdır?
Bütün mesele ‘’kulluk’’ imtihanını mümince tamamlamaktır: Rasuller, Kitabı Mübin, tevhid, İslami düşünce, iman-amel, hasenat-salihat, kişinin ardında bıraktığı hayırlı-sadakayı cariye eserler tümüyle bu ideal-ön görülen mümin hayatın işaretleridirler. Dini mübin İslam’ı yeryüzünde yaymak adına ortaya konulan çabalar; sosyal, siyasal ahlaki işte tüm buralarda belirlenmiş sabiteler; Rabbimiz bu yekûnun adını dini mübin İslam olarak koymuştur: Din ve insan mefhumlarının pratik alanlarda olgulara dönüşen tefekkür, iman ve ameller ile oluşan nihai haline imtihan deniyor.