Mültecilere Ne Zaman Sahip Çıkacağız?

Topluca öldükleri zaman bir haber değeri taşıyorlar. Ne isimleri merak ediliyor üstelik ne de ölümcül ve dokunaklı hikâyeleri…

Acının ve çaresizliğin yeryüzünü kanatan ellerini; mültecileri yazan Ali Değirmenci, yaşanan güncel örneklerden hareketle mültecilerin dramını gözler önüne seriyor. Değirmenci, mültecilerin, muhacirlerin durumunu düşünmek, onların dertleriyle ilgilenmek, onların bir sahip, bir yardımcı arayan çırpınışlarına ortak olmak bizim de en temel insani ödevlerimizden, sorumluluklarımızdan biri olduğuna dikkatlerimizi çekiyor:

Mülteciler: Acının ve Çaresizliğin Yeryüzünü Kanatan Elleri

Gün geçmiyor ki mültecilerle ilgili yeni ve acı bir haber duymuş olmayalım.

Dünyanın birçok yöresinde savaşlar, kıyımlar, kovuşturmalar, yokluklar, yok saymalar, zulüm ve zorbalıklar, kitlesel açlık ve çaresizlikler nedeniyle binlerce, on binlerce insan kaçmaya, yollara düşmeye, kendini yeryüzüne vura vura bir çıkış yolu aramaya devam ediyor hâlâ. Göçler, kaçışlar, sığınma talepleri artıyor. Son yıllarda, yeniden bir mülteci dalgasıyla irkiliyor bütün dünya. Kaçamayanların, bulundukları yerlerde sıkışıp kalanların durumu bir yana yüzlerce, binlerce insan çok ağır ve zorlu koşullarda yeryüzüne tutunmaya çaba gösteriyor. Çok sayıda aile parçalanıyor, umutları kararan on binlerce insan nereye yöneleceğini, ne yapacağını bilemez duruma düşüyor. Bunların bir kısmının da kendilerini başka ülkelere götürmek için anlaştıkları kişiler tarafından kandırıldığına, yüzüstü bırakıldıklarına, ölüme terk edildiklerine tanık oluyoruz. Bazıları da sığındıkları ülkelerde yeni eziyetlerle karşılaşıyor hatta göz göre göre katlediliyorlar. Kısaca, umuda açılması beklenen kapılar içimizi inciten trajedilere dönüşüveriyor bir anda.

Türkiye de bu acıların sık sık gündeme geldiği bir ülke durumunda.

80’li yıllarda Bulgaristan ve Batı Trakya üzerinden yaşanan kitlesel göçleri, Körfez Savaşı esnasında Irak Kürdistanı’ndan ve şimdilerde Suriye’den kaçıp sığınan binlerce insanı hep birlikte hatırlıyoruz, onların yaşadıkları sıkıntı ve eziyetlere hep birlikte tanık oluyoruz. Son zamanlarda da kendisine sığınan kimi insanları iade etmesiyle, bazılarının burada katledilmelerine engel olamamasıyla gündeme geliyor yaşadığımız ülke. İstanbul Kumkapı’daki Yabancılar Şubesi, kimi uygulamalarıyla Guantanamo çağrışımı yapıyor insanda. Burada hâlen zorunlu ikamete tabi tutulan 5 kişi uluslararası hukuk ve insan hakları ilkeleri hiçe sayılarak ülkelerine iade edilmek isteniyor.

İslami kimliklerinden ötürü ülkelerinde gördükleri baskıdan kaçıp, Türkiye’ye sığınan bazı mültecilerin maruz kaldıkları muamele açık bir insanlık suçu teşkil ediyor. Geçtiğimiz aylarda benzer konumda olan bazı kişiler; yapılan tüm itirazlara, duyarlı çevre ve kuruluşların engelleme çabalarına karşın ülkelerine iade edildiler. Evrensel hukuk ilkeleri çiğnenerek verilmiş kararlarla ve apar topar uçağa bindirilmek suretiyle gerçekleştirilen bu iade eylemleri kamuoyu vicdanını yaraladı. Kazakistan ve Azerbaycan’a zorla gönderilen bu kişilerin akıbetleri hakkında hâlen herhangi bir malumat alınabilmiş değil.

Ve ne yazık ki insaf, adalet ve hukuk gözetmeyen bu tutum şimdi başka kişilere ilişkin olarak tekrar edilmek isteniyor. Haklarında iade kararı çıkartılmış olduğundan, hâlen Kumkapı Yabancılar Şubesi’nde tutulan 5 kardeşimizin her an zorla alınıp ülkelerine gönderilmelerinden endişe ediyoruz. Bu kişilerden Usen Şilmanov ve Yeldos Kunşugarov Kazakistan vatandaşları olup, iade edilirlerse, ömür boyu hapis cezası alacak ve muhtemelen günlerce işkenceye maruz kalacaklar. Abdullah Musaev ve Rüstem Haluhaev ise Çeçenistanlı olup, iade edilmeleri durumunda idam edilecekler. Beşinci kişi ise Peter Bogdahn isimli Müslüman olmuş bir Alman. Bogdahn, Cezayirli bir hanımla evlenmiş ve önce Mısır’a ardından Pakistan’a gitmiş ve bu ülkede yaşanan iç karışıklıklardan dolayı Türkiye’ye gayrı resmi yollardan girmiş. Almanya’ya dönmek istemeyen, hanımı ve çocuklarıyla Türkiye’de, Müslümanların arasında yaşamak isteyen Peter Boghdan zorla Almanya’ya gönderilmek istenmekte. (...)

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

 

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye