Mülteciler sorunu

Ahmet Varol

Dün yani 20 Haziran, Dünya Mülteciler Günü’ydü. Biz dün, güncelliği sebebiyle İsrail işgal devletinin İran’a saldırabileceğine dair iddialar ve haberler çerçevesinde bir değerlendirme yapmayı tercih ettik.

Fakat mülteciler konusunu da atlamak istemediğimiz için bugün de insanlığın en önemli sorunlarından biri olan mülteciler sorunu hakkında genel bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

Mülteciler Günü’nden 6 gün önce de İHH’nın İstanbul’da “Mültecilik Sempozyumu” adıyla önemli ve faydalı bir etkinliği oldu. Hem dünyadaki mülteciler hakkında özlü bilgilerin verildiği hem de farklı ülkelerden mültecilerin, mensup oldukları halkları temsilen sorunlarını, acılarını ve ızdıraplarını dile getirmelerine imkân verildiği toplantı oldukça faydalıydı. Mültecilere yardım elini uzatma konusunda her zaman önde giden bir insanî yardım kuruluşu olan İHH, böyle bir uluslararası toplantı düzenleyerek farklı bölgelerden mültecilerin seslerini dünyaya duyurmaya çalıştı. İHH aynı zamanda mültecilerle ilgili rapor hazırlayarak bu konuda önemli bilgiler vermek suretiyle faydalı bir çalışma yaptı. İftiharımız olan bu hayır kuruluşunu bu güzel çalışmalarından dolayı tebrik ediyoruz.

Türkçedeki karşılığı “sığınmacı” olan mülteci, kendilerini güven içinde görmediklerinden dolayı yurtlarını terk etmeye ve başka beldelere ya da ülkelere göçe zorlanmış insanlara denmektedir. İş imkânları veya daha iyi hayat şartları elde etmek amacıyla yasal olmayan yollarla geçiş yapanlarla mülteciler bazen birbirine karıştırılmaktadır. Mülteci canını, özgürlüğünü, ırzını veya kutsal değerlerini kurtarmak amacıyla yurdunu terk edip bir yere sığınan ve himaye talep eden kişidir. Dolayısıyla böyle birinin yer değiştirmesinin yasal olup olmamasına bakılmaz. Öteki ise himaye değil daha fazla kazanç ve daha müreffeh bir hayat şartı aramaktadır. Bu durumda yer değiştirmenin kurallarına riayet etmesi istenebilir.

Mülteciyi genel hukuk kurallarına göre suç işlediğinden dolayı cezalandırılmaktan kurtulmak için yer değiştirenlerle de karıştırmamak gerekir. Yaşadığı ülkede baskıcı rejim olması sebebiyle özgürlüklerini kullanamayan, kullanmaya kalkıştığı zaman da suçlu kabul edilen ve bu yüzden yer değiştiren kimsenin durumu ise genel hukuk kurallarına göre suç işlediği için yer değiştiren bir kimsenin durumu ile aynı değildir.

Bugün dünyada 30 milyon civarında mülteci olduğu tahmin ediliyor. İnsanların yurtlarını terk ederek başka ülkelere ve beldelere sığınmalarının başta gelen sebepleri işgal ve baskıcı rejimlerdir. Bunların dışında da muhtelif sebepler var. Ama bu ikisi sığınmacı hayatı sürdürenlerin büyük çoğunluğunun yurtlarını terk etmelerinin sebebidir.

Bugün dünyadaki mülteciler haritasına baktığımız zaman çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğunu görürüz. Bunun sebebi de İslâm coğrafyasında işgal ve totaliter rejim sorunlarının fazla olmasıdır.

Etnik olarak ise mülteciler arasında en fazla oranı Filistinliler oluşturmaktadır. BM rakamlarına göre 30 milyon mültecinin yüzde yirmisini yani altı milyon kişiyi Filistinli mülteciler oluşturuyor. Zaman olarak da en uzun süre mülteciliğe mahkûm edilenler Filistinlilerdir. Bugün mülteci durumundaki Filistinlilerin birçoğu 1948’de gerçekleşen Siyonist işgal sebebiyle yurtlarını terk etmeye mecbur bırakılmışlardır. O zaman yeni doğmuş bir bebek olarak mülteci kamplarına yerleşmiş olanlar bugün altmış yaşına gelmişlerdir. Tabii 1948 işgali sebebiyle mülteci durumuna düşen Filistinlilerin çoğu da bugün yaşamıyor. Dolayısıyla Filistinli mülteciler için kurulmuş kamplarda bugün yaşayanların çoğu yurtlarından çıkarılmışlardan değil, orada doğanlardan oluşuyor. Siyonist işgalin devam etmesi ve uluslararası emperyalizmin bu işgale destek vermesi sebebiyle Filistinli mültecilere yurda dönüş kapısı hâlâ kapalı tutuluyor. Ama Filistinliler yurtlarına dönme konusunda ısrarlıdırlar ve bu konudaki davalarından vazgeçmeye niyetli değildirler.

Mültecilerin büyük çoğunluğu geçici ikamet mekânı olarak inşa edilen, altyapı hizmetlerinden yoksun ve sağlık şartlarının son derece kötü olduğu kamplarda yaşıyor. Ne var ki Filistinli mülteciler altmış yıldan beri geçici ikamet yeri olarak inşa edilen o kamplarda hayatlarını sürdürüyorlar. Birçokları orada doğup orada yaşlandı.

Dünyada bir de görünmeyen mülteciler var. Ben kendi ülkesinin pasaportunu taşıyan, sığınmacı sıfatı taşımayan ama ülkesine girmekten de korkan birçok insan tanıdım. Korkularının sebebi ise taşıdıkları inançları veya siyasi düşünceleri.

Vakit gazetesi