Haber: CEREN KENAR
Maske ve t-shirtleri üzerlerinde. Ellerinde kalaşnikoflar Mukded ailesinin fertleri Lübnan kanallarına açıklama yapıyor: “Şakamız yok, Önümüzde kimse duramaz. isterseniz deneyin.” Suriyeli muhalif militanların Şam’da bir üyelerini kaçırmasına misilleme olarak Lübnan’da otuza yakın Suriyeli ve bir Türk vatandaşını kaçıran Mukded ailesinin bizzat varlığı Lübnan siyasetine dair çok şey söylüyor. Silahlı bir aşiretin karşısında aciz kalan bir devlet yine Lübnan’ın aslında bir devlet olup olmadığı sorusunu sorduruyor. Post-modern bir kaçırma eylemiyle karşı karşıyayız. Aşiretin kaçırılan Suriyeli ve Türk vatandaşını tuttukları mekânda basın toplantıları düzenleniyor. Gazetecilerin kaçırılan kişilerle mülakat yapmasına izin veriliyor. Tüm süreç çok “şeffaf” işliyor.
Şii Emel partisi Mukded’in eylemini destekledi
Lübnan’ın ikinci büyük Şii ailesi Mukdedler. Aslen kökleri Bekaa vadisinden. Hâlâ bölgede etkililer ancak Beyrut’un bir ilçesi olan Dahye’de de faaliyet gösteriyorlar. 17 bin üyeleri olduğu söyleniyor. Silah ve uyuşturucu kaçakçılığının yanı sıra birçok illegal faaliyette isimleri geçiyor. Aktif faaliyet gösterdikleri bölgelerin Hizbullah kontrolünde bulunması, aşiretin birçok üyesinin Hizbullah adına da faaliyet göstermesi ve aşiretin üyelerinden Ali Mukded’in Hizbullah blokundan bizzat Nasrallah’ın desteğiyle aday gösterilmiş olması aşiret ile Hizbullah arasında belli bir ilişki durumunun olduğunu gösteriyor.
Elbette bu Mukded aşireti eşittir Hizbullah demek değil. Ancak bu büyüklükte eylemlerin Hizbullah’ın onayı dışında yapılamayacağını savunan hatırı sayılır sayıda analist var. Bununla beraber Lübnan’ın başka bir Şii siyasi partisi olan Emel’in de olaya bir şekilde dahil olduğunu söylemek mümkün. Aşiretin kaçırma olayından sonra düzenlediği basın toplantısında bu partinin bir milletvekili olan Gazi Zuayter sadece hazır bulunmakla kalmadı kaçırma olayını desteklediğini de açıkladı.
Tonu yumuşatma eğiliminde
Aşiret ise Hizbullah ile ilişkisi olmadığını iddia ediyor. Hizbullah’tan gelen açıklamalar da kaçırma olaylarının durdurulması yönünde. Aşiretin hedefindeki unsurlar sadece Türkler ve Suriyeliler değil. Körfez ülkelerinin vatandaşlarını da tehdit eden açıklamalar yaptılar. Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri Lübnan’da bulunan vatandaşlarının derhal ülkeden ayrılmasını talep etti.
Ailenin açıklamalarının tonu gittikçe yumuşama eğilimi gösteriyor. En son açıklamaları askerî faaliyetlerini sonlandırdıklarına dair oldu. Zira durumdan vazife çıkaran başka silahlı örgütlerin de kontrolsüz faaliyetler içine girmeye başladığı ayyuka çıkmış durumda.
TARAF