“Müjde”nin tekzibi

Hakan Albayrak

Kendimi gazeteci olarak görmüyorum, ama eğer gazeteciysem kesinlikle kötü bir gazeteciyim.

1 Eylül (Pazartesi) tarihli yazımda size Lübnanlı Selefilerin liderlerinden Şeyh Hasan Şehhal ile Hizbullah Siyasi Komite Şefi İbrahim Emin Seyyid'in 18 Ağustos'ta imzaladığı “mutabakat beyannamesi”ni anlatıp, “bu beyannameyi imzalayanlardan ve ona sadık kalmaya azmedenlerden Allah Subhanehu ve Teala razı olsun. İyi niyetleri bereketlenir ve mutabakatları kâğıt üzerinde kalmaz inşaallah” demiştim…

Meğer o beyanname çoktan “dondurulmuş” bile.

20 Ağustos'ta, yani imzalandıktan iki gün sonra, Şeyh Hasan Şehhal, mutabakat beyannamesini dondurduğunu açıklamış…

El Arabiyye TV'nin ilgili haberinden bir kesit:

"Anlaşma, diğer Selefi gruplar arasında şiddetli bir direnişle karşılaştı. Baskılar ve ağır eleştiriler karşısında dayanamayan Hasan Şehhal geri adım atarak Hizbullah ile imzaladığı mutabakat beyannamesini dondurduğunu açıkladı. Hasan Şehhal, açıklamasında, diğer ilim ve dirayet ehli üstadlar ile de anlaşma üzerinde tartışmaya ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle anlaşmayı dondurduğunu söyledi." (Kaynak: Haber7)

İtiraf ediyorum: Ben bunu daha yeni öğrendim.

O haberi atlamışım.

Bir Yeni Şafak okuru elektronik posta yoluyla yazımı tashih etmeseydi, belki Şeyh Hasan Şehhal'ın 'dondurma kararı'ndan hâlâ haberim olmayacaktı.

Asılsız -daha doğrusu 'geçerliliğini kaybetmiş'- bir müjde vererek sizi yanılttığım için özür dilerim.

Şeyh Hasan Şehhal'e ise teessüf ederim.

“Diğer ilim ve dirayet ehli üstadlar”a da teessüf ederim.

Daha ziyade onlara teessüf ederim.

Hizbullah'la mutabakatın “Sünniler arasındaki birliği zedeleyeceğini” ileri sürerek, Şeyh Hasan Şehhal'in tepesine binmiş bu “üstadlar”.

O da “Sünniler arasındaki birliği” korumak için geri adım atmış!

Çıkıp şöyle dememiş:

“Ey üstadlar! Size ne oluyor ki Müslümanların birbirini öldürmemesini, karşılıklı tekfire son verilmesini, farklı mezhep grupları arasındaki ihtilafların silahlı sokak çatışmalarında değil ilmi toplantılarda tartışılmasını, işgalci güçlere karşı safların sıklaştırılmasını ve saldırıya uğrayanın yardımına koşulmasını öngören bu mutabakata karşı çıkıyorsunuz? Sünniler arasındaki birliğin zedelenmesinden endişe ettiğinizi söylüyorsunuz; Amerikan yandaşı Hariri'yle ittifak mıdır Sünni birliği? Lübnan'ın en büyük Selefi grubu El-Lika El-İslami El-Müstakil, sırf Sünni etiketi taşıdığı için veya sırf Şii olmadığı için Hariri'yle iş tutuyor. Onlar doğru yolda, ama Sünni-Şii çatışması çıkmasın diye Hizbullah'la mutabakat beyannamesi imzalayan bendeniz yanlış yoldayım, öyle mi? İlminiz ve dirayetiniz size bunu mu söylüyor? 'Sünni-Şii gerginliğine devam' mı diyor? 'Hizbullah'la anlaşmak konusunda tereddütlerimiz olsa da, Müslümanların esenliği için bunu mutlaka denememiz lazım' diyen bir sağduyu kırıntınız da mı yok? Yazıklar olsun!”

* * *

Şehhal'in mutabakat beyannamesini dondurma kararını ilan ettiği dakikalarda, bundan haberi olmayan Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, Şii ve Sünniler arasındaki fitne girişimlerinin engellendiğini, tekfirciliğin reddedildiğini, İslami vahdetin güç kazandığını, siyonist rejime karşı direniş cephesinde birleşildiğini belirterek “Bu anlaşma, İslami ve milli vahdetin güçlendirilmesinde ne ilktir ne de son olacaktır. Anlaşmayı eleştirenler de birlik ve yardımlaşma yolunu bulma çabasına katılmaya davet edilmektedir. Mutabakat kapısı hiç kimsenin yüzüne kapatılmayacaktır. Hiçbir mutabakat, taraflardan yalnızca birinin çıkarlarına hizmet etmeyecektir” diye açıklama yapıyormuş…

Yazık oldu o güzelim müjdeye.

YENİ ŞAFAK