Muhbir Yerleştirilen Kurumun Sözcüsü Konuştu

Kurumlarına muhbir yerleştirilen Takva Eğitim ve Okuma Salonu sözcüsü Nihat Turan, konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Takva Eğitim ve Okuma Salonu, içlerine yerleştirilen ve birçok olayda kullanılan bir muhbiri teşhis ettiğini açıkladı. Son günlerde bölgede yaşanan ve çözüm sürecini tıkamayı hedefleyen eylemlere ilişkin ciddi şüpheler içeren olay, yaşanan bazı gelişmelere ışık tutacak nitelikte.

Islahhaber.com, kendilerini yönelik polis komplosunu yaptığı suç duyurusu ve basın açıklamasıyla deşifre eden Takva Eğitim ve Okuma Salonu sözcüsü Nihat Turan ile söz konusu olayı konuştu.

İşte o röportaj:

***

1- Takva Eğitim ve Okuma Salonu kimdir? Kısaca kendinizden ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Takva Eğitim Ve Okuma Salonu geçtiğimiz ramazan ayında faaliyete giren; kendisine Kur’an ve sünneti düstur edinen; halkımızı hukuka, adalete, Hakk’a davet eden; hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı duran eğitim yeridir.

BATMAN VE HAKKARİ CİNAYETLERİ NEDEN AYDINLATILMADI?

2- Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nin kurumunuza muhbir yerleştirdiğini, okuma salonunuza silah gömülmek istendiğini ve bazı çevrelerle karşı karşıya getirilmek istendiğinizi iddia ettiniz. Olayı bir kez daha özetler misiniz?

Evet, aslında bunun özeti gayet açıktır. Yıllardır bu bölgede İslami cemaatleri ve sol grupları karşı karşıya getirip çatışma ortamı hazırlayanlardan halkımız haberdardır. Her ne kadar oyununun senaryosu değişse de netice hep aynıdır. Bu oyunun oyuncuları aslında zaman zaman sahneye çıktı ancak çok fark edilmedi.  Mesela yakın zamanda meydana gelen Batman hadisesi ve geçen dönemlerde Hakkâri’de yaşanan olay çok önemliydi ve provokasyon kokuyordu. Bu olayların failleri de bir türlü ortaya çıkarılmadı.

3- Neden ortaya çıkarılmadı? Hakkari’de Hizbullah’a yakın bir genç ve yine geçen ay Batman’da PKK’ye yakın bir genç nerden geldiği belirlenemeyen kurşunlarla katledildi. Üzerinizde oynanmak istenen oyundan hareketle bu iki olay ve diğer yüzlerce molotoflu ve silahlı provokasyonlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ortaya çıkarılmaz. Çünkü oyun henüz bitmemiş, hala aynı oyunları sürdürmekteler. Diğer camialar üzerinden oynanmak istenen ancak tutmayan oyunlar bizim üzerimizden oynanmak istendi. Bizler bu oyunu Allah’a hamd olsun fark ettik ve deşifre ettik. Rojava üzerinden Kürt halkını karşı karşıya getirmek istediler. Bundan haberdardık ve bu yünde çok şikâyetler geliyordu.  Elhamdülillah Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır buna iman etmiştik.

Hani inkar edenler seni tutuklamak yâda öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyordular onlar bu tuzağı tasarlıyorken, Allah ‘da bir düzen (bir karşılık ) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin )hayırlısıdır  (enfal;30)

Bizim üzerimizden oynanmak istenen oyun Hakkari ve Batman’da Hizbullah’a yakın kurumlar ile PKK’ye yakın kurumlar üzerinden oynandı.

YÜKSEKOVA OLAYI TEORİDEN PRATİĞE GEÇME ÖRNEĞİDİR

4- Sözün burasında muhbirin itiraflarından hareketle Yüksekova’da iki kişinin ölümüne neden olan olaylar için neler söyleyebiliriz?

Yüksekova olayı bu işin artık teoriden pratiğe döküldüğünün en açık örneğidir. Bölge insanının bilinçlendiğini ve kışkırtmayla bu işin yürüyemeyeceğini anladılar. Somut eylemler ortaya koymaya başladılar. Halkın sabrı taşınsın. İş daha ciddi boyutlara gelinsin diye.

EYLEM BAŞI 1000 TL İHBAR BAŞI 2000 TL MAAŞ!

5- Ajanı nasıl fark ettiniz?

Bizim yanımıza (Takva Eğitim Ve Okuma Salonuna) iki ay düzenli bir şekilde cuma sohbetlerine ve cuma namazlarına geliyordu. Gelen kardeşlerimize sürekli olarak Kur’an okuma, ayet ezberleme, kitap okuma gibi tavsiyelerimiz olur. Bu tavsiyelerimiz doğal olarak programlara geldiği için ona da oldu.  Hatta daha iyi çalışabilmesi için Seyyid Kutub’un tefsirini tavsiye ettik ve kendisi de buna iştirak etti!

Zaten bizim çalışmalarımız halka yönelik bir çalışmadır. İşte bu açık ve dürüstlüğümüzden olsa gerek, gelip itiraf etti.

6- Muhbir sizden etkilenip kendisi mi itiraf etti yoksa size yönelik bir fiiliyata bulundu da mı fark ettiniz?

Biz birçok olaydaki davranışlarından şüphelendik. Elbette 7 yıl gibi uzun bir sürede camiaların içerisinde kalmayı başaran birinin itiraf etmesi beklenemeyecek bir şey. Burada da bazı durumlarda bir anlamda suçüstü edildi. Ve muhbir olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. Sonra da konuşmaya başladı. Kime çalıştığını, ne amaçla çalıştığını falan…

7- Fark ettikten sonra ne yaptınız?

Duyduğumuzda şaşırmadık. Oturttuk, kendisine Allah ve resulünü anlattık. Yaptığının İslam’da yerinin olmadığını söyledik. Dahası bu bölgede kan dökmek isteyenlere maşa olmaması gerektiğini; bize yardımcı olmasını ve basın aracılığıyla bu oyunu boşa çıkarmamız gerektiğini söyledik.

Ancak başına bir işin gelmesinden korktuğu için basının karşısına çıkmak istemediğini; kimsenin kendisine sahip çıkmayacağını bildiğini söyledi. Eğer can güvenliği olursa çıkıp medyada konuşacağını söyledi.

Bu oyunlar defalarca oynandı. Maalesef kullandıkları kişilerin akıbetleri hala bilinmiyor.  Bunu muhbirin kendisi de çok iyi biliyordu. Buna rağmen 7 yıl gibi uzun bir süre eylem başı 1000 TL ihbar başına ise 2000 TL maaş aldığını itiraf etti.

8- Muhbirin eğer can güvenliği olursa çıkıp medyada konuşacağını söylediniz. Neler anlatacaktı? İçeride kaldığı süre içerisinde neler yapmış?

Bunun delilleri açık bir şekilde ortada. Muhbirin istihbarat tarafından verilen ses kaydı cihazından tutun prizlere döşenmiş dinleme cihazlarına kadar birçok delil elimizde mevcut. Hatta bir defasında anahtarcıya gidip anahtar yaptırmak istedik. Bizden sonra Diyarbakır İstihbarat Daire Başkanlığında kalan Yavuz isimli polis anahtarcıya gidip kopyasını istemiş. Bundan dolayı anahtarcı anahtarı yapmaktan vazgeçti. Daha sonra başka yerden yaptırdığımız anahtarı aldıklarını muhbir de itiraf etti. 

İçerde kaldığı süre içerisinde yaptığımız sohbetlerin ses kayıtlarını aldığını ve istihbaratla görüştüğü her 15 günde bir teslim ettiğini söyledi. İstihbarat tarafından kendisine para verilip molotof, ses bombası vs. huzur bozucu eylemler yapılması için götürüp gençlere verdiğini ve bazılarını da suçüstü yakalattığını itiraf etti.

MOLOTOF BIRAKTIKLARI YERE OPERASYON YAPMIŞLAR!

9- Molotof ve ses bombası nerelere atmışlar?

Birçok itirafı elimizde bulunuyor. Bunlardan biri de Cezaevi Üst Köşe’deki Fato Gelinlik’e 450 ya da 500 civarında bırakılan molotof.  Bunları bu kişinin de içinde bulunduğu bir polis ekibi götürüp oraya bırakıyor.

Yine Başbakan’ın buraya geldiği sırada Diyarbakır’da yapılan ve “katil Erdoğan Kürdistan’dan defol” gibi sloganları attıranların da yine kendi adamları olduğunu itiraf etti. Bunlara benzer çok sayıda itiraf…

10- Sonra operasyon mu yapılıyor? Gözaltı oluyor mu Cezaevi Üst Köşesi olayında?

Evet. Hemen ardından operasyon yapılıyor. Çok sayıda kişi gözaltına alınıyor. Bazılarına 22 yıl ceza verildiğini biliyorum.

ENSAR SALDIRISINDAN POLİS HABERDARDI

11- Basın açıklamanızda Ensar Market olayından bahsediyorsunuz. Ensar olayında ne oldu, kim yaptı bu olayı?

Ensar olayı hepimizin bildiği gibi sanırım Kasım 2011 tarihlerinde oldu. Bu saldırı olmadan önce polisin kendisini yönlendirdiğini söyledi. Bu yönlendirme ile beraber Ensar Market’e saldırılacağını, BDP İl Binasında bunun kararlaştırıldığını ve bunu kendisinin  polise  bildirdiğini söyledi. Buna rağmen polisin bu olaya zemin hazırladığını ve olayı saatler öncesinden duymasına rağmen Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünün bu olaya müdahale etmediğini söyledi.

YÜZLERCE MUHBİR ÇALIŞIYOR

12- İfşa ettiğiniz bu olaya diğer camiaların yaklaşımı nasıl oldu? 

Muhbir her camiada muhbirlerin olduğunu; bu muhbirlerin düzenli bir şekilde maaş aldıklarını; sürekli bilgi aktardıklarını; olay günleri provakatif eylemlerde en önde bulunduklarını ancak olay çığırından çıktıktan sonra ortadan kaybolduklarını; bunların içerisinde yaşları 45 bulan ne yazık ki yaşlıların bile bulunduğunu da özellikle itiraf etti. İslami cemaatlerin ve PKK’nin içerisinde yaşları ilerlemiş ve önemli bilgilerle donanmış muhbirlerin olduğunu ve bölge huzurunu kaçırmak için yoğun gayret sarf ettiklerini söyledi. Bunların sayısını yüzlerce ifade etti ve bunların birbirlerini tanımadıklarını söyledi.

Olayı afişe ettikten sonra diğer çevrelerin olayı duymasına rağmen sessiz kalmaları bizi üzdü.  İsterdik ki, kendileri de kendi üzerlerinde oynanmak istenen oyunları dile getirip burada oynanan bu kirli oyunu deşifre etsinler. 

Diyarbakır’daki İslami STK’ların bu işe sessiz kalmaları istihbaratın ekmeğine maalesef yağ sürdü.  Bu bölgede huzur istediklerini söyleyenler bu olayı gündemlerine bile almadı. Dolayısıyla muhbirin dediği gibi “sahiplenecek kimsem olmaz, bunlar beni öldürtüp örgütlerin üzerine atacaklar” sözü doğru çıktı.

MUHBİR BİR ANDA ORTADAN KAYBOLDU

13-  Muhbir nerde?  Herhangi bir iletişim veya bir haber alabildiniz mi basın açıklaması ve suç duyurusunun ardından?

Basın açıklaması yaptıktan üç gün sonra bu şahıs ortadan kayboldu.  Açıkçası biz bu kişinin nerde olduğunu bilmiyoruz.

SESSİMİZ DUYULSAYDI YÜKSEKOVA YAŞANMAYACAKTI

14- Medyanın olduğu gibi hükümetin de sessiz olduğu gözleniyor. Neye bağlıyorsunuz?

Doğru, başka bir yerde olsa yer yerinden oynardı. Çok önemli kirlilikleri deşifre etmiştik. Medyanın bu işin üzerine gitmesi beklenirdi. En azından bölgedeki medyanın bu konuyu işlemesi gerekiyordu ancak olmadı. Hükümetin sessiz karşılaması ise çok daha vahim; zira biz bu gibi provokasyonların öncellikle hükümete, hükümetin başlatmış olduğu çözüm sürecine yönelik olduğunu da düşünüyoruz. Hem hükümete hem de İslami kesime yönelik yapılan bir provokasyon girişimidir bu aynı zamanda.

Aslında hükümet daha önceden sesimizi duysaydı dahası meydana gelen provakasyonların üzerine gitseydi ve bazı olayları aydınlatsaydı belki de Yüksekova olayı yaşanmayacaktı. Veya buna benzer olaylar olmayacaktı. Kirli eller ortaya çıkarılmadığı sürece bu olaylar devam edecek. Ergenekon’un üzerine gidildiği gibi bu olayların üzerine de gidilmesi lazım.

15- Son olarak ne söylemek istersiniz?

Bu olaylar bizleri yıldırmayacaktır. Fitneye alet olmamak için elimizden geleni yapacağız. Diğer kesimlerden de aynı hassasiyeti bekliyoruz. Bunları dikkate alarak bölgede bulunan camiaları daha dikkatli ve diyalog içerisinde olmaya çağırıyoruz.

 

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"