Muhammed Faris: “Uzaydan dünyaya bakınca sınırlar gözükmüyor…”

Mustafa Ali Aykol, vefat eden Suriyeli muhalif ve astronot Muhammed Faris'in hayat hikayesini aktarıyor.

Mustafa Ali Aykol / Serbestiyet 

Arapların ‘Armstrong’u Muhammed Faris: “Uzaydan dünyaya bakınca sınırlar gözükmüyor”

Uzaya çıkan ilk ve tek Suriyeli astronot Muhammed Faris 19 Nisan Cuma günü Gaziantep’te tedavi gördüğü hastanede 73 yaşında hayatını kaybetti.

Faris, 2011’de Suriye’deki iç savaş başladıktan sonra Beşar Esad’a muhalif olduğu için ülkesini terk etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyeliden biriydi.

Hikayesi 1951 yılında Suriye’nin Halep kentinde başladı.

Muhammed Faris, ilk ve ortaöğretimini Halep’te tamamladıktan sonra Hava Harp Okulu’na savaş pilotu olmak için girdi.

Hava Harp Okulu’ndan 1973’te mezun olan Faris, savaş pilotu olarak birçok rütbede bulundu. MİG-21 pilotluğu yaptı, Arap – İsrail savaşında Lübnan üzerinden İsrail’e saldıran uçaklardan birinin kaptan pilotuydu.

Muhammed Faris, Suriye’de Sovyetler Birliği yapımı MİG-21 savaş uçaklarında pilotluk yapıyordu.

1985’te yaklaşık 60 kişilik büyük bir savaş pilotu grubu içerisinden tâbî tutulduğu zor sınavları kazanarak uzay bilimleri eğitimi almak için Sovyetler Birliği’ndeki Yıldızkent’e (Starcity) gitmeye hak kazanan iki isimden biri oldu.

Sovyetler Birliği döneminde Moskova yakınlarındaki bu yerde uzay eğitimleri veriliyor ve kozmonotlar uzay yolculuğuna hazırlanıyordu.

Faris, 1987 yılında uzaya çıktığında Yuri Gagarin ile başlayan insanlı uzay yolculukları çeyrek asrını daha yeni dolduruyordu.


Suriyeli astronot Muhammad Fares Temmuz 1987’de uzaya fırlatıldı.


Muhammed Faris 1987 yılında uzaya çıktığı gün yaşadıklarını bir röportajda şöyle anlatıyordu:

“Kabine geçip oturduktan 3 saat sonra kalkışa geçiyoruz. İşte tam bu aşamada o yıllarda birçok acı olay yaşanmıştı. Birçok kozmonot kalkış esnasında ölmüştü. İman burada yardıma koşuyor. Ben şöyle düşünüyordum: ‘Eğer âlemlerin Rabbi olan Allah burada ölmemi istemişse, sorun yok demektir. Öyleyse bana düşen görevlerime odaklanmak olmalı.’ Koltuğa oturduğumda nabzım dakikada 82 kere atıyordu. Rus kozmonotlarınki ise dakikada 125 kere atıyordu…”

Faris’in uzayda kaldığı 8 günde kendisine verilen 7’si tıbbi olmak üzere 13 bilimsel görevi yerine getirdi.

Muhammed Faris uzay yolculuğundan yıllar sonra Habertürk’te katıldığı bir programda ise şunu söyleyecekti:

“Uzaya çıkmamın bana en büyük kazancı insanların sevgisi oldu. Bütün astronotlar uzaya çıktıkları zaman yerküreyi çok küçük bir cisim olarak görürler. Onun için insancıl olurlar. Bütün astronotlar yerkürenin onların annesi olduğunu hissederler. Uzaydan bakınca ülkeler arasında sınırlar görülmüyor. Dünyayı korumamız gerekir çünkü dünya çok güzel. Neden bombalar, neden yıkımlar, neden kimyasal silahlar…”

Muhammed Faris, 8 günlük uzay görevini yerine getirip dünyaya döndükten sonra o tarihi sözü söyledi: “İnsan bir kere doğar, astronot iki kez. Birincisi annesinin, ikincisi Dünya’nın rahminden…”

Fakat Faris, uzaydan döndükten sonra kendisi için yapılan kutlamaların 3 günden fazla sürmediğini ve dördüncü günde aniden durduğunu fark etti.  Kendisi ve birçok kişi bunu, Suriye rejiminin seyahatinin başarısından yararlanmak istediği şeklinde yorumladı.

Suriyeli astronot Muhammad Fares’in uzaydan dönüşü kutlamaları.

Rejim, onun ulusal bir kahraman ve ulusal bir sembol haline gelip kendileriyle rekabet etmesini istemiyordu.

Buna rağmen Suriye halkı Faris’i bağrına bastı. Devlet kontrolündeki medyada olmasa da halkta büyük karşılık buldu.

Ama başarısı cezasız kalmadı. Kendisine verilen 13 uzay görevinin tamamını başarıyla yerine getirmesine rağmen Suriye rejimi bu alana yatırım yapmaya devam etmedi ve kısa süre sonra uzay defterini kapattı.

Hafız Esad, Muhammed Faris’e “Suriye Arap Cumhuriyeti Kahramanı” madalyasını verirken.

Faris bir başka röportajında Baba Esad ile ilk tanışmasının uzaydan döndükten sonra kendisine ‘usulen’ verilen Suriye Arap Cumhuriyeti Kahramanı madalyası töreninde olduğunu, Hafız Esad’ın bu madalyayı usuller böyle olduğu için verdiğini ve onun da Esad’a ‘soğuk bir şekilde selam durduğunu’ söylüyordu.

Hafız Esad, Muhammed Faris’in tepkisini beğenmemişti. Altı ay sonra astronotları kabul ettiği bir toplantıya Faris’i davet etmedi ve onu hem halktan hem de medyadan izole etmeye çalıştı. Bu süreçte Muhammed Faris’in ülkedeki diğer insanların da uzay çalışmalarına katılabilmesi için açmak istediği uzay enstitüsüne izin vermedi ve hatta bir dönem Faris’e ev hapsi uyguladı.

Muhammed Faris yıllar boyunca sessizliğe terk edildi… Ta ki 2011’de Suriye devriminin başlamasına kadar.

Tümgeneral Muhammed Faris devrime açık destek verdi, rejim karşıtı gösterilere çocukları ile birlikte katıldı ve bunun sonucu olarak sürekli olarak takip edilmeye ve gözetlenmeye başladı.

Muhammed Faris, Beşar Esad’ın da babası gibi rejim uğruna yapmayacağı şey olmadığını görüp ailesini korumak için ülkeyi terk etmeye karar verdi.

Ülkesini terk etmesiyle ilgili daha sonra şunları söyledi:

“Rejim güçlerinin bana suikast düzenleyeceğinden ve bununla Özgür Ordu’yu suçlayacağından emindim. Çünkü hiçbir zaman rejimin bir parçası olmadım ve hiçbir zaman onlara uymadım.”

2012’de ailesi ile birlikte milyonlarca Suriyeli gibi şehrini, ülkesini, vatanını terk etmek zorunda kalan Muhammed Faris Halep’ten Özgür Suriye Ordusu kontrolündeki Kafr Hamra’ya kadar kuzeye, oradan da Türkiye’ye geçti.

Faris bu yolculuğu “bir kişinin değil, bir milletin yolculuğu” olarak adlandırmıştı.

Türkiye’ye gelen Muhammed Faris daha sonra ailesiyle birlikte Türkiye vatandaşlığı aldı. Böylece uzaya giden ilk Türkiye vatandaşı da oldu.

Muhalif saflara katılıp Suriye’den ayrılmasından sonra Muhammed Faris ismi ders kitaplarından silindi, kayıtlar yok edildi.

Muhammed Faris’in eşi Hind Aqeel, Türkiye’de göçmen vatandaşları arasındaki bağı güçlendirmek için bir dernek kurup yönetti ve çocukların her zaman kendi ülkelerine bağlı olmaları gerektiğini savundu.

Türkiye’de yaşadığı 12 yıl boyunca zorlu bir hayat sürmeye devam eden Faris bir süre yoksulluk ve geçim sıkıntısı ile mücadele etmek zorunda kaldı.

Muhammad Faris, 2019’da İstanbul’da düzenlenen 10. Boğaziçi Zirvesi’nde bir konuşma yapıyor.

Üniversitelerde ders vermesi siyasi ve bürokratik engellere takıldı.

Eyüpsultan Belediyesi’nin yardımlarıyla ilçedeki Ali Kuşçu Uzay Evi’nde Türkiyeli ve Suriyeli çocuklara uzayla ilgili eğitimler verdi, anılarını anlattı.

Türkiye’nin birçok farklı ilinde, üniversitelerde, okullarda, salonlarda uzayla ilgili konferanslar verdi.

Politik tutumundan ise hiç ödün vermedi.

Esad karşıtı bir grup olan Suriye Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Komitesi’nin üyesi oldu. Eylül 2017’de, kendi kendini tayin eden bir muhalefet grubu olan Suriye Geçici Hükûmeti’nin Savunma Bakanı olarak atandı. Defalarca kez Suriye ordusundaki subaylara Esad’ın kontrolünden çıkmaları için çağrıda bulundu.

Bir dönem Suriye’de doğan çocuklara ismi verilen, Suriye’nin ilk astronotu Muhammed Faris 20 Nisan 2024 Cuma günü, uzayda temsil ettiği memleketinin sınırlarının dışında, tedavi gördüğü Gaziantep’teki bir hastanede hayatını kaybetti.

Dünya çapında yaşanan önemli olayları İdlip’teki Beşşar Esed rejiminin saldırısında yıkılan binaların duvarlarına çizerek anlatmasıyla bilinen Aziz Esmer, Türkiye’de hayatını kaybeden Suriyeli kozmonotu konu etti.

Ailesi, Faris’in cenazesinin Türkiye’nin desteklediği güçlerin kontrolündeki Halep yakınındaki Suriye’nin Azez şehrine defnedilmesini istedi.

Azez’deki cenaze törenine çok sayıda Suriyeli katıldı.

Azez’deki cenaze töreni ile eş zamanlı olarak İstanbul’da da, Fatih Camii’nde Muhammed Faris için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Namaza İstanbul’da yaşayan çok sayıda Suriyeli, ellerinde Muhammed Faris’in fotoğraflarının olduğu pankartlarla katıldı.

Ama ne bir Türk siyasetçi ne de bir bürokrat cenazede saf tutmadı.

Türkiye vatandaşı Tümgeneral Muhammed Faris böylece son yolculuğuna uğurlanırken geride o meşhur sözü bıraktı:

“Uzaydan dünyaya bakınca sınırlar gözükmüyor…”

Biyografiler Haberleri

"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?
Filistin cihadına adanmış bir ömür: İsmail Heniyye