Röp: Ola Karakurt / Al Jazeera
Suriye'de 5 yıldan beri devam eden iç savaşa siyasi çözüm bulmak için Cenevre'de girişimler devam ediyor. 14-24 Mart arasında düzenlenen birinci turda somut bir ilerleme kaydedemeyen BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, ikinci turdan önce Suriye konusunda çözüm anahtarı olabilecek başkentleri ziyaret etti. Ülkede tek taraflı olarak düzenlediği parlamento seçimlerini gerekçe gösteren rejim heyeti, 13 Nisan'da yeniden başlayan görüşmelere iki gün gecikmeli olarak bugün katılacak.
Muhalifler rejimin hâlâ siyasi çözüm konusunda ciddi olmadığını düşünüyor, durumun böyle devam etmesi halinde Cenevre sürecinin çökebileceği konusunda uyarıyor.
İslâm İşbirliği Teşkilâtı İstanbul Zirvesi'ne Türkiye'nin davetlisi olarak katılan Suriyeli muhaliflerin Yüksek Müzakere Heyeti Sözcüsü Riyad Nasan Ağa ile sancılı Cenevre müzakerelerini konuştuk. Nasan Ağa'ya göre, sürecin ilerlememesinin nedeni, rejimin hâlâ askeri çözüme umut bağlaması ve Şam yönetimini müzakerelere yöneltecek gerçek bir baskının olmaması.
Cenevre görüşmelerinin ikinci turu 13 Nisan’da başladı. Muhalifler birinci günde yaptıkları açıklamada Mistura’nın bölgedeki turunun olumlu geçmediğini söyledi. Ancak daha sonra Mistura bunu reddetti. Muhalifler neden bu izlenime kapıldı?
Bu izlenim rejimin tutumundan dolayı doğdu. Rejimin geçiş yönetimi konusundaki açıklamaları hâlâ olumsuz. Bu turda da bu konuya değinilmezse bir sonraki müzakere turu olmayacak.
Şu an rejimin tam yetkiye sahip olacak geçiş yönetimini kabul edeceği yönünde herhangi bir emare yok. Hâlâ ulusal birlik hükümetinden söz ediyor. Yani birkaç muhalif figüre süs olarak hükümette yer vererek sorunu çözebileceğini düşünüyor. Biz bunu asla kabul etmeyiz. Muhaliflerin Esed’in denetimi altında hükümetle işbirliği yapması söz konusu olamaz. Devrim bunun için başlamadı.
Biz orta yollu bir çözümü kabul ettik. 'Rejim ile ortaklaşa bir yönetime varız' dedik. Ancak hâlâ bunu kabul etmiyor.
Bunun için mi Cenevre'deki görüşmeler ilerlemiyor?
Rejim siyasi bir çözüme ulaşmak istemiyor. Çünkü onlar hâlâ askeri çözüme inanıyor. Rejimin müzakerelere katılmaktaki amacı vakit kazanıp sahada askeri ilerleme kaydetmek ve eski gücüne kavuşmak. Rejim şu an Rusya ve İran'dan aldığı desteği tarihi bir fırsat olarak görüyor ve bunu kaçırmak istemiyor. O yüzden müzakereler konusunda ciddi bir isteği yok.
Dünyada hiçbir rejim elindeki gücü vermek konusunda istekli olamaz. Rejimi, müzakere masasına, ancak uluslararası baskı oturtabilir. Sizce bu türden baskı var mı?
Hayır, yeterince baskı yok. Rusya Suriye’de durumun aynen böyle kalmasını istiyor.
Rusya rejimin müttefiki. Şam yönetimine ciddi bir baskı uygulamaması anlaşılabilir. Burada baskı yapması beklenen taraf muhaliflerin müttefikleri. Onlar ne yapıyorlar?
Muhaliflerin müttefikleri, karşılarında hep Rusya’yı engel olarak buluyorlar. ABD, Suriye için bir savaşa girmek istemiyor. Bunun için yeterince sert bir tutum sergilemiyor ve bunu artık herkes görüyor.
Burada belirleyici faktör Suriye halkının direnişini devam ettirmesi olacak. Suriyeliler, İran’a veya Rusya’ya baskı uygulayacak kadar güçlü olmayabilir. Ancak ayakta kalmak için yeterince güçlüyüz. Rejim, Suriyelilere eski zulmü kabul ettiremeyecek. Çünkü Suriyelilerin kaybedecek bir şeyleri kalmadı. Vatanını, köyünü, evini ve çocuklarını kaybeden bir halka karşı tehdit işe yaramaz. Halk artık hiçbir şeyden korkmuyor ve direnmeye devam ediyor. Rejim, bu yaptığından daha fazla ne yapabilir ki?
Burada bir başka önemli nokta var. İran’ı ve Rusya’yı bir kenara bırakın, tüm dünya ve bölge ülkeleri bu halkın, haklı bir davanın sahibi olduğunun ve zulüm altında kaldığının fakında olmalarına rağmen bir kenara çekilip muhaliflerin yılmalarını bekliyor. Muhaliflerin kötü bir uzlaşmaya razı olmasını istiyorlar.
Muhaliflerin gerçek müttefikleri ise onlara bu kötü uzlaşmayı kabul etmek için baskı uygulamadan ayakta kalabilmeleri için onlara destek veren ülkeler… Suudi Arabistan gibi mesela.
Riyad, adil bir siyasi çözümü desteklediğini açıklamıştı. Ancak müzakereler başarısız olduğu takdirde alternatifin askeri çözüm olacağını açıklamıştı. Adil bir çözüm olmazsa devrimi devam ettirmekten başka çare yok.
Muhalifler en başta Cenevre müzakerelerine gitme konusunda temkinliydi ve ancak insani durumun iyileştirileceği konusunda güvenceler aldıktan sonra gitmeyi kabul etti. Ancak şu an bu konuda herhangi bir ilerleme olmamış gibi görünüyor? Ne yapacaksınız?
Evet, aslında muhalifler bu konuda ısrarını korumasaydı hiçbir ilerleme kaydedilmezdi. Cenevre görüşmelerinin Şubat turu askıya alınmasaydı hiçbir kuşatılmış bölgeye yardım girmezdi. Ateşkes de olmazdı. Ne kadar kırılgan olsa da, ihlâller her gün yaşansa da ateşkes olumlu bir gelişmeydi. Halk ateşkesten faydalandı ve yeniden barışçıl protestolarını kaldığı yerden devam ettirdi.
Ancak insani durumun iyileştirilmesi konusundaki ilerleme çok kısıtlıydı ve rejim hâlâ bazı kuşatılmış bölgelere yardım sokmuyor?
İşte bundan dolayı Cenevre görüşmelerinden çözüm çıkacağı konusunda çok iyimser değiliz.
PYD’nin federalizm açıklamasına tavrınız ne?
Federalizmi kesinlikle kabul etmiyoruz. Kürtleri Suriye’nin bir bileşeni olarak görüyoruz. Tüm Suriyelilerin sahip oldukları haklara da sahipler olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Ancak federalizm ayrı bir şey. Suriye’nin etnik yapısı çok renkli, eğer her bir etnik grup federalizmi ilan ederse ortada Suriye diye bir ülke kalmaz.