Al Jazeera Türk’e konuşan Suriye Muhalif Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) eski Genel Sekreteri Mustafa Sabbağ, uluslararası camia tarafından verilen taahhütlerin yerine getirilmemesi nedeniyle Suriye muhalefetinin siyasi kanadı ile silahlı gruplar arasında olumlu bir ilişkinin kurulamadığına dikkat çekti.
‘’Düşmanımız kendi halkını gözünü kırpmadan öldüren bir diktatör olmasına rağmen ayda 1 milyar dolar destek alıyor. Suriye Muhalif Devrimci Güçler Koalisyonu’nun (SMDK) kuruluşundan bu yana aradan geçen 2 yıllık süre zarfında toplam 300 milyon dolar yardım yapıldı’’ diyen Mustafa Sabbağ’a göre cephelerde muhaliflerin son dönemde rejime karşı aldığı yenilgilerin en büyük sebebi aradaki bu büyük imkan ve güç farklılığı.
‘Esed’in düşmesi her şeyden önemli’
Suriye dışında faaliyet yürüten en büyük ekonomik kuruluşlardan birisi olan Suriye İş Formu yönetim kurulu üyeliğini sürdüren Mustafa Sabbağ, farklı etnik gruplardan ve siyasi düşüncelerden oluşan muhalefetin temel önceliğinin dikta rejimin devrilmesi olduğunu ve bu amaçtan sapma olmadığını belirtti.
‘Esed rejimi düşmeden Suriye’nin hiç bir sorunu hallolmayacak. Rejimin düşmesinden sonra ise biz tüm sorunlarımızı çözebilecek irademizin olduğunu tüm dünyaya göstereceğiz’ diyen Sabbağ, bu amaç için oluşturulan SMDK ve geçici hükümetin her şeye rağmen ayakta kalması gerektiğini ifade etti.
‘Bilinçli bir yıpratma kampanyası var’
‘‘Sahada verilen silahlı mücadele kadar diplomasi alanında elde edeceğimiz kazanımlar da geleceğimiz adına büyük önem taşıyor’’ diyen Sabbağ, bu çerçevede SMDK’nın yapısı ve son dönemde yaşanan sorunlara yönelik şunları söyledi:
Burası bir çok ülke meclisi gibi çok sesli ve çok kültürlü bir yapı. Ceberrud bir rejimin sultasından kurtularak kendi geleceğimizi konuşma özgürlüğünü yakaladık. Elbette sorunlar yaşıyoruz. Aramızda ihtilaflar mevcut. İçeride savaşan gruplar ile sağlıklı bir diyalog geliştiremedik. Koalisyon içerisinde de güç dengeleri değişebiliyor. Her şeye rağmen bize en başında verilen sözler tutulsaydı savaşın seyri değiştiği gibi siyaseten de önemli bir mesafe almış olacaktık. Sizinleyiz diyen bazı dostlarımız ise geri adım atarak bizi yalnız bıraktılar. Mevcut gücü yanında her ay kendisine 1 milyar dolar yardım edilen bir düşmanla savaşıyoruz. Hem de hiç bir ahlaki kural tanımayan bir düşmanla. Mustafa Sabbağ bu kapsamda Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın özel bir yeri bulunduğunu ve bu 3 ülkenin üzerlerine düşenin daha fazlasını yaptığını belirtti.
‘Suriye devrimi üç aşamalı bir süreçten geçti’
Mustafa Sabbağ ilk olarak milyonlarca Suriyeli’nin en doğal talebi olan ‘özgürlük’ talebinde bulunduğunu ve bunun devrimin ilk aşaması olduğunu söyledi, sonrasında yaşananları ise şöyle sıraladı:
İkinci unsur olarak rejimin aşırı baskısı ve halkımızın nefsi müdafaaya mecbur bırakılmasını sayabiliriz. Üçüncü olarak ise aşırı grupların savaşa dahil olmaları süreci etkileyen en önemli bir gelişme oldu. Hizbullah, Ebul Fadl ve Asaib Ehlul Hak gibi Şii gruplar doğrudan düşman kampta yer alırken IŞİD, kendisini yanımızda ve desteğe gelmiş gibi göstererek içimize girdikten sonra Esed’in lehine olacak işlere girişti.
‘Suriye’de de kirli senaryo’
‘Irak örneği ortada iken şimdi de Suriye için benzer kirli bir senaryo sahneleniyor’ diyen Mustafa Sabbağ, “Şii hükümet baskısı Irak’ta IŞİD’i kurtarıcı konumuna yükseltti, aynı plan şimdi de Suriye’de de uygulanıyor, bu olaylar kesinlikle rastlantı değil” ifadelerini kullandı.
Esed’in 4 yıllık savaş döneminde verdiği kayıplardan sonra fiilen bittiğini söyleyen Sabbağ, "Esed Rejimi fiilen bitmiş durumda. Artık bizimle doğrudan savaşan güç İran. İran önceden dolaylı olarak Rejime destek veriyordu şimdi doğrudan taraf oldu" dedi.
‘Yeni bir yol haritasına ihtiyacımız var’
Sabbağ, devrim sürecinin ilk günlerinde geçerli olan koşulların değiştiğini ve bundan sonrası için yeni bir strateji ile yola devam etmek zorunda olduklarını söyledi ve şu ifadeleri kullandı.
Birlikte oturup konuşarak tüm farklılıklarımıza rağmen vatanımızın kurtuluşu için işbirliği yapmak zorundayız. Bundan başka çıkış yolumuz da kalmadı. Gerek Suriye içerisinde gerekse mülteci durumunda olan halkımızla sağlıklı iletişim kanalları kurmak SMDK ve hükümetin önceliği olmalıdır. Yine savaşan gruplarla da daha yakın temas halinde olmak zorundayız. Bu yönde son aylarda ciddi adımlar attık. Bu uygulamalar sürmelidir. Aramızda olan ihtilafları düşünce zenginliği olarak görüyor ve yeniden bir halkın ayağa kalkması için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi ifade etmek istiyorum. Her şeye rağmen devrim tamamlanacak ve biz hayalini kurduğumuz özgür Suriye’ye kavuşacağız.
‘Koalisyonun hedefi net değil’
Son dönemde Suriye’nin farklı bölgelerine yönelik gerçekleştirilen ABD öncülüğünde oluşan koalisyon saldırılarına yönelik düşüncelerini paylaşan Sabbağ, bu konuda koalisyonu oluşturan ülkeler arasında fikir ve amaç birliği bulunmadığını vurguladı. IŞİD’i ‘bahane eden’ güçlerin diğer grupları hedef almasının anlaşılır bir yanı bulunmadığını belirten Sabbağ’a göre ABD ve ortaklarının 8-10 yıl boyunca IŞİD’i her gün bombalasa bile hiç bir olumlu sonuç alması mümkün değil.
Bu girişimi samimi ve çözüme dönük görmediğini belirten Sabbağ ‘’Hür Suriye Ordusu 2014 yılı başında Lazkiye, Halep, İdlip bölgelerini IŞİD’ den birkaç günde temizledi. Şayet bu yönde adım atılsaydı şu an IŞİD diye bir şey olmazdı. Günde 5-6 bomba atarak IŞİD tehlikesini bertaraf edeceğini düşünenler yanılıyorlar. Terörün en büyüğünü sergileyen Esed rejimi ayakta iken başka düşmanlar üretmek Suriye’ye barış getirmez. Ülkemiz bu ve benzeri girişimlerle daha fazla istikrarsızlaşıyor. Hatta Esed gitmeden Ortadoğu’ya huzur ve istikrar gelmeyecektir’’ diyor.
Yılmaz Bilgen / Al Jazeera