Muhalefetin kimyasını bozan kalabalık!

Ali Osman Aydın, AK Parti'nin topladığı kalabalığın seçimlere nasıl yansıyacağını değerlendiriyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

İstanbullu meseleye el koydu!

Seçimlere bir hafta kala İstanbul tarihi bir mitinge imza attı. Cumhurbaşkanının verdiği bilgiye göre katılımcı sayısı bir milyon yedi yüz bindi. Gitmek isteyip gidemeyen, oy verecek olup mitinge gitme zahmetinde bulunmayan İstanbullu milyonları da eklerseniz, seçimler öncesi İstanbul’un teyakkuza geçtiği rahatlıkla anlaşılacaktır.

Havaalanının içindeki yollar, Avrupa yakasında havaalanına giden yollar, toplu taşıma araçları insan seliyle dolup taştı. Kucaklardaki çocuklardan 90 yaşındaki dedelere, ninelere, Z kuşağından gençlere kadar muazzam bir ırmak İstanbul’un sokaklarından kopup havaalanına aktı.

Haliyle muhalefet ve yurtdışından mitingi izleyenler azalması gerekirken artan bu destekten dolayı büyük bir şaşkınlık yaşadılar.

Mitinge katılan insanlara “beyni yıkanmışlar topluluğu” dedi bazıları. Bu tür yorumlar muhalefetin daha uzun yıllar muhalefette kalacağına işaret ediyor. Zaten muhalefetin en büyük hatası bu toplumu, kendi doğallığı, gerçekliği içinde anlamaya yanaşmaması. Ve hatta o toplum gerçekliği ile hala kavga etmeye çalışması. Bir insan bir şeyi anlamak istemeyince mümkün değil, ona anlatamıyorsunuz.

****

Millet İttifakının FETÖ ve HDP/PKK ile aleni flörtü, HDP’li yöneticilerin serbest bırakılacağı vurgusu, savunma sanayi ile ilgili sergilenen ikircikli tutum, enerji ile ilgili yatırımların akamete uğrama ihtimalinin toplum kesimlerindeki güvenlik ve gelecek endişesini tetiklediği anlaşılıyor. Ayrıca uzun AK Parti idaresinin ardından İmamoğlu yönetiminin İstanbullularda meydana getirdiği pişmanlık; İstanbullulara, CHP iktidarının muhakkak engellenmesi gerektiğini düşündürmüş olmalı. Bu da mitinge katılımı etkilemiştir diye düşünüyorum. 

Mitingdeki tarihi kalabalıkla İstanbullu seçim meselesine el koymuş oldu. Rekor kalabalık, Erdoğan’ın 21 yıl sonra, darbe, kriz, pandemi, deprem gibi bir yığın yıpratıcı faktöre rağmen hala gücünü koruduğunu içerideki ve dışarıdaki muhalefete gösterdi.

 İstanbul Mitinginin bu kadar büyük bir kalabalığa sahne olması kaçınılmaz şekilde muhalefetin bütün kimyasını bozdu. Doğrusu ben Erzurum'daki olayların altında bu hırçınlığın, moral bozukluğunun, mağlubiyet hissinin yattığını düşünüyorum. Elbette kimsenin kimseyi taşlamaya hakkı yok. Birini taşlamak tabi ki kabul edilemez bir durum.  Ancak bunu söylerken, esnaf ziyareti diye işe başlayıp durumu mitinge çevirmeye çalışan, taraftarlarını kışkırtarak olayların büyümesini sağlayan İmamoğlu’nun provokasyon payını unutmamak lazım.  

Olayların mitingle aynı gün, İmamoğlu’nun gezisinde çıkması da manidar. İstanbul’daki mitingin küçük hedeflerinden biri de İmamoğlu’ydu çünkü. Neticede oraya toplanan insanlar İstanbul’un sakinleriydiler. Dört yıldır kötü yönetimin yansımalarını yakinen yaşıyorlardı. Ve bu tarihi kalabalık bir anlamda İmamoğlu yönetimi için de yolun sonuna gelindiğini gösteriyordu.

****

 Yakup Kadri Karaosmanoğlu “Politikada 45 Yıl” kitabında 27 Mayıs darbesiyle ilgili “Üniversite talebeleri o tehlikeli teşebbüse hiçbir siyasi teşekkülden kuvvet almaksızın veya teşvik görmeksizin mi girişmişlerdi? Buna ihtimal vermek güçtür. Hele, 28 Nisan hareketinden çok önce CHP Genel Başkanının Ankara’da Kızılay civarında her dolaşmaya çıkışında, etrafının bir alay genç tarafından sarılışlarını ve ‘İsmet Paşa çok yaşa’ sloganlarıyla alkışlanışlarını dikkatle izlemiş olanlar için böyle bir ihtimali hatırdan bile geçirmek zorlaşır.” Gençlerin saati saatine tam İsmet Paşa’nın bir bankaya uğradığı ya da bir mağazaya grip çıktığı sıralarda Paşa’nın etrafına toplanmalarını “tertip” olarak yorumlayan Yakup Kadri son tahlilde şunu söyler: “Halk partisinden bazı kimselerin, üniversite çevrelerinde kendi başlarına, alttan alta bir takım kışkırtmalarda bulundukları , hatta bilfiil  o hadiselere karıştıkları gerçektir” der ama darbede başka faktörlerinde etkili olduğunu ekler...

Yani CHP’nin manipülasyon, provokasyon ve kumpas konusunda hatırı sayılır bir hafızası, hakkını teslim etmek gereken bir mahareti var. Alelade şeyleri maniple ederek beklenmedik bir kriz çıkarabilirler, tedbiri buna göre almak lazım! 

Bu girişimler, mağlup olacaklarını anlayanların sandığı şimdiden mundar etme provaları... Aylar süren müthiş bir demokratik olgunluğu birkaç kırık cam ve taş parçasıyla gölgelemenin, gayri meşru ilan etmenin adımları bunlar... Hiçbir taşkınlığa, provokasyona izin verilmemeli. Türkiye’nin selametini düşünen herkes dikkatli ve itidalli olmalı. Türkiye’nin geleceğini taşlar değil, sandık belirleyecek. Türkiye şimdiye kadar bütün korku senaryolarını yırtıp attı. Korku imalatçılarının hiçbir evhamı doğru çıkmadı. Memleket ne İran’a döndü ne içine kapandı. Aksine şaşırtıcı bir hızla modernleşti ve dünyaya açıldı. Bunun niteliği başka bir tartışma...

****

Erzurum kumpasının ya da muhtemel kumpasların işine yarayacağı kesim Cumhur değil, Millet İttifakı. Muhalefeti, 21 yılda, tam 15 kere, evire çevire yenmiş ve sırtını halka yaslamış bir iktidar, neden anti demokratik işlere girişsin? Herhangi bir kumpas, en küçük bir sokak taşkınlığı muhalefetten önce iktidara zarar verir, çünkü onun galibiyetine gölge düşürür. Eli bu kadar güçlüyken, daha yeni İstanbul’da iki milyona yakın insanı bir araya toplamış ve 14 Mayıs için psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş iken iktidarın en çok istemeyeceği şey provokatif bir olaydır.

 ****

Olaylar nedeniyle yine bir takım ünlüler bütün “demokratlıklarıyla” açıklamalarda bulundular. Oysa daha birkaç gün önce Trabzon’da Hüdapar standına saldırılar oldu. Bursa’da Mustafa Varank’ın seçim standı HDP’lilerin saldırısına uğradı. CHP’li M.K, elinde AK Parti logolu bir rüzgar gülü taşıyan 10 yaşındaki çocuğun sırtına kaynar çay döktü. Millet ittifakına oy verecek bir kadın, genç bir kadına AK Parti’yi savunduğu için “..ospu” dedi. Hollanda’da Millet İttifakının ortağı HDP’liler ya da PKK yandaşları vatandaşlara saldırdılar. CHP’nin Van mitinginde “Öcalan’a selam, intikam intikam” diye slogan attılar.

Bu ünlü arkadaşlar ve muhalif  basın bu olaylara hiçbir tepki göstermediler çünkü millet ittifakına bir yararı olmayacak, aksine zararı olacaktı. Ne ki onların siyasal ve sınıfsal pozisyonlarının yararınadır ancak ona tepki verir bu arkadaşlar. Objektif olamaz, hakkaniyetli davranamazlar. Çünkü bunları yapmak için bir ufuk, birikim, ahlaki ölçü gerekir ki bunların çok azı bizim ünlü sınıfında var.

O yüzden onların demokratmış gibi yaptıkları eleştirilerin hiçbir değeri yok. Onların şahitliği kabul değil.

Yorum Analiz Haberleri

Kemalizmin şapka zulmünden dolayı bombalanan şehir: Rize
Allah'ın rahmeti olan aklımızı gerektiği gibi kullanalım
Magazinleşen Yenidoğan Çetesi ve unutulan bebekler
Yapay zeka çağında kontrol kimde olacak?
Spiegel: “İsrail'in üst düzey siyasetçilerini ‘korumanın’ Almanya'nın ‘varlık sebebi’ olduğu düşüncesi feci bir hatadır”