HAKSÖZ HABER
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin'in büyük bir ihtimalle bazı aile fertlerinin de karıştığı bir olay sonucunda katledilmesi Türkiye toplumunda yaşanan güven ve ahlak bunalımını gözler önüne sererken katliamın arkasından yaşanan tartışmalar ise yozlaşmanın boyutlarını gösteriyor.
Narin Güran'ın vahşi bir şekilde katledilmesi üzerine sol-Kemalist kesim meseleyi Müslümanlarla ilişkilendirerek siyasi rant devşirmeye çalıştı. DEM-PKK çizgisi de bölgede hadiseyi politik argümana dönüştürürken oldukça ilginç bir atmosfer ortaya çıktı. Adli bir vaka üzerinden inşa edilen siyasi söylemler muhalefetin siyasi iktidarı devirmek için yapabileceklerinin sınırı olmadığını gösteriyor.
İnsaf, vicdan, adalet gibi insani hasletleri hiçe sayarak oluşturulan siyasi atmosferde kimse artık Narin’e gerçekten ne olduğunu hatırlamıyor bile. “Tarikatlar kapatılsın” sloganları atılarak Hopa’da yürüyüş düzenleyenler Narin’in katledilmesiyle tarikatların hiçbir alakası olmadığını biliyorlar ancak bunu bilmelerinin hiçbir önemi yok!
Narin’in ailesinden istediği gelinlik tabutunun üstüne konulduğu için ayağa kalkanlar açıkça dezenformasyon üreterek “gerici kültür” eleştirisi yapıyorlar kendilerince. DEM-PKK ise hadiseyi solun komik ajitasyon numaralarıyla "kadın direnişi" boyutuna evirmeye çalışıyor. Narin'in katledilmesini "jin-jiyan-azadi" sloganıyla bayraklaştırmaya çalışan PKK'nın katlettiği kız çocuklarını ise hatırlayan kimse yok!
İBB Başkanı ise her zaman yaptığı gibi tutarsızlığın derin çukurunda debeleniyor. “Bir çocuğu kaybettikten sonra aranan adalet benim için adalet değildir ." diyen Ekrem İmamoğlu, “Narin Güran'ın ölümünün altında 86 milyon kaldık ve ezildik, bu konunun altından milletçe ayağa kalkabilmenin yolunu bulmalıyız." sözleriyle açıkça demagoji yapıyor. Bir bebeği doğmadan koruma altına almanın gerekliliğinden bahseden İmamoğlu’nun yönetimindeki İBB’nin açtığı çukurlarda ise 5 yaşındaki çocuklar can veriyor!
Geçtiğimiz nisan ayında Küçükçekmece Menekşe Sahil Parkı’nda akrabalarıyla pikniğe giden Edanur Gezer (5), İBB’nin açtığı çukura düşerek hayatını kaybetmişti. Soruşturma açıldığını açıklarken İBB’nin “Uyarıya aldırış etmeyen aile pikniğe devam etti. O sırada 5 yaşındaki kız çocuklarının kayıp olduğunu fark eden aile, zabıtadan yardım istedi” gibi cümlelerle aileyi suçlamış ve sorumluluğu üstlenmemişti. Açıklamada küçük kızın belediyenin sorumlu olduğu parkta güvenlik önlemleri alınmamış çukura düşmesinden ise “kazı içerisinde oluşan su birikintisinde olduğu tespit edildi” diye bahsedildi.
Ekrem İmamoğlu, Edanur Gezer’in İBB’nin açtığı çukurda can vermesinin hesabını ödeyecek mi? İmamoğlu, Edanur için de “Bir çocuğu kaybettikten sonra aranan adalet benim için adalet değildir" diyebilecek mi?
Ahlaksızlar için her şeyi söylemek mümkün... Narin’in katledilmesi sonrasında oluşan siyasi atmosfer ise muhalefetin kaypaklığın sınırlarını hiçe sayarak her türlü çirkefliği yapabileceğini bir kere daha tüm Türkiye’ye gösterdi!