HAKSÖZ HABER
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP tarafından uzun bir süredir hedef gösterilen SADAT önünde açıklama yaparak meselenin tekrar gündem olmasını sağladı. Peki, Kılıçdaroğlu gerçekten yeni bir şey mi söyledi?
Dediğimiz gibi bir süredir CHP’li isimler tarafından dile getirilen SADAT’ın iktidarın yurt dışındaki askeri operasyonlarını yöneten bir kuruluş olduğu iddiası tekrar şu sözlerle dile getirilirken yaklaşan seçimlerde SADAT'ın seçim güvenliğini tehdit ettiğini de iddialarına ekledi: Önünde bulunduğumuz SADAT paramiliter bir kuruluştur... Burası terörist yetiştiren bir kurumdur. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var. Yani, sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tedhiş. Arapça 'tedhiş', Türkçesi de 'terör'. Bugün Türkiye'de milyonlarca insan varsa ve Suriye'den gelmişlerse bunların buraya gelişlerinde en büyük rolü oynayan da SADAT'tır. SADAT gibi kuruluşlar kim olursa olsun, seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliğini sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burası ve saraydır. Bunu bütün halkımıza ifade ediyorum. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz, biz Kuvay-i Milliyeciyiz. Biz SADAT'cılardan öyle tedhişcilerden korkacak kişiler değiliz. Korkanlar kapılarını açmayanlardır.
Kemal Kılıçdaroğlu bu sözleriyle SADAT üzerinden seçimlerin hedeflendiğini öne sürdü ve yine fırsattan istifade mültecileri hedef aldı. Peki oldukça büyük laflar içeren bu iddiaların kanıtı neredeydi?
Kemal Kılıçdaroğlu hiçbir şekilde bir kanıt sunma ihtiyacı hissetmedi bile. SADAT da yaptığı açıklamada CHP Genel Başkanının sözlerine dair kanıtları sunmasını istedi: CHP tarafından, genel başkanlarının iddialarını destekler herhangi bir delil kamuoyu ile paylaşılamamıştır. Madem ki CHP Genel Başkanı'nın böyle bir iddiası vardır, o halde bu iddiasını ispat yükü sırtına yüklenmiştir. SADAT, ne bir paramiliter ordudur ne de milis gücü yetiştirir. SADAT’ın çatışma bölgelerinde herhangi bir faaliyeti de bulunmamaktadır. SADAT’ın Suriye iç savaşıyla ya da Suriye’den Türkiye’ye iltica eden sığınmacılarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Ana muhalefet partisi genel başkanlığı koltuğunda oturan bir şahıs, bir ticari şirketi kamuoyu nezdinde hedef göstermiş ve terörle yaftalamıştır. Bu açıkça ortaya koymaktadır ki ana muhalefet lideri, en temel evrensel hukuk ilkelerinden nasibini almamıştır. Şirket ve yöneticileri, ana muhalefet lideri tarafından saldırıların hedefi haline getirilmiştir.
Netice olarak ortada oldukça ilginç bir durum söz konusu. Bir kurumu önüne gidip açıklama yapacak kadar şiddetli bir şekilde hedef alan CHP Genel Başkanı kamuoyuna hiçbir delil sunmuyor. Bunca yaygara niçin kopartıldı? İnsanların bu iddialar hakkında kanıt isteme hakkı yok mu? Peki, müddei iddiasını ispatla yükümlü değil mi?