İslâm coğrafyasının önemli kriz bölgelerinden biri de Filipinler'in işgali altında bulunan Moro'dur. Bu bölgede değişik tarihlerde özerklik anlaşmalarının imzalanmış olması sebebiyle, bu anlaşmaların hayata geçirilmesiyle ilgili sorunların aşılması sürecine girildiği kanaatinin yaygın olduğunu sanıyoruz.
Oysa Filipinler yönetimi arkasındaki ABD emperyalizminin verdiği taktikleri ve askerî desteği de kullanarak bölgedeki Müslümanların gerçek anlamda bir özerkliğe kavuşmalarını engellemek için sinsi oyunlar oynuyor. O yüzden özerklik anlaşmalarının sunduğu çözüm formülleri bir çıkmaz sokağa girdi ve silahlı mücadeleye tekrar dönüldü.
Biz Moro'daki özgürlük mücadelesi, özerklik anlaşmaları, anlaşmaların hayata geçirilmesi ve bu merhalede yaşanan problemler hakkında daha önce muhtelif yazılar yazdık. Bu yazılarımızı web sitemizde (www.vahdet.com.tr) bulabilirsiniz.
Mübarek Ramazan vesilesiyle yeniden gündeme getirmek ve hakkındaki duygu ve duyarlılıklarımızı tazelemek istediğim Moro'nun daha çok son durumu üzerinde durmak istiyorum.
Moro – Mindanao adalarında ve irtibatlı diğer bazı küçük adalarda yaşayan Müslümanların özgürlük mücadelesine öncülük eden Moro İslâmî Kurtuluş Cephesi (MILF) bağımsız devlet kurma idealinden vazgeçme karşılığında bölgede özerk yönetimin Müslümanların yaşadığı bölgeleri içerecek şekilde genişletilmesi, bir konfederasyon tarzında yapılandırılacak merkezi otoritede ve dış temsilciliklerde temsil edilmesi, kendi bölgesinde kamuya ait doğal zenginlikleri kendi bütçesi için kullanma ve vergi toplama hakkının olması şartlarını içeren bir anlaşma imzalamak üzere bir ön ittifak sağlamıştı. Anlaşma 5 Ağustos 2008'de Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da imzalanacaktı. Fakat bazı hıristiyan parlamenterler anlaşmayı Yüksek Mahkeme'ye yani Türkiye'deki karşılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler ve bu mahkeme imza töreninin gerçekleştirileceği tarihten sadece bir gün önce aldığı kararla anlaşmayı iptal ederek, imzalamanın durdurulmasını istedi. Bu karar henüz gerekçesi açıklanmamış acil durum kararı niteliğindeydi. Anayasa Mahkemesi, Ekim 2008'de de gerekçeli kararı ilan ederek anlaşmanın Müslümanların yaşadığı bölgeleri bağımsızlığa götüreceğini, bunun da Filipinler Anayasası'na aykırı olduğunu iddia etti.
Bunun üzerine siyasi yönetim, bir yandan anayasanın böyle bir anlaşmaya uygun hale getirilmesi için gerekli değişikliklerin yapılacağı vaadinde bulunurken diğer yandan yeniden barış görüşmelerine dönülebilmesi için Filistin İslâmî Kurtuluş Cephesi'nin silahları tamamen bırakmasını istedi. Bu talep ise bir oyundu. Moro özgürlük mücadelesini tamamen silahsız hale getirmek, onu direnişten vazgeçmeye ikna etmek sonra da pazarlık gücünü elinden almak ve istediklerini değil dayatılanlarını onaylamaya mahkûm hale getirmek istiyordu. MILF ise bunu kabul etmeyerek 5 Ağustos 2008'de imzalanması kararlaştırılan ittifakın son nokta olduğunu, bunu bağımsız bir devlet idealinden vazgeçerek kabul ettiklerini, dolayısıyla artık bundan geri dönüşün olamayacağını bildirdi.
Sivil anlaşmanın sağlanamaması üzerine askerî alanda çatışmalar yeniden başladı. MILF askerî hedeflere yönelik eylemlerine döndü. Filipinler ordusunun savaştaki taktiği ise gerillalarla karşı karşıya gelmekten ziyade sivil hedeflere yönelik saldırılara ağırlık vermek oldu. Üstelik bu saldırılarında sadece Müslüman hedefleri değil hıristiyan hedefleri de vuruyor, sonra hıristiyan hedeflere yönelik saldırıları Müslüman gerillalara yüklemek suretiyle onlara yönelik kitlesel tepkiyi yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. MILF ise bu ithamları kabul etmeyerek açıklamalarında kendisinin sadece askerî hedeflere yönelik saldırılardan sorumlu olduğunu dile getiriyor.
Filipinler hükümeti Ramazan başlarında yaptığı bir açıklamada MILF ile yeniden görüşmelerin başlaması ve anlaşma sağlanması için çaba harcadıklarını, Ramazan sonrasında görüşmelerin başlatılması umudu taşıdıklarını duyurdu. Fakat ordunun saldırıları devam ettiğinden Moro Mindanao adalarında bu Ramazan'da da silahlar susmadı. Ramazan sonrasında görüşmelerin başlaması durumunda Filipinler hükümetinin, silahların bırakılması ön şartından vazgeçeceğini sanıyoruz. Çünkü işgal ordusu silahlarla bölgeyi kontrol altında tutmaya devam ederken, kesin bir anlaşma sağlanamadığı sürece özgürlük mücadelesini sürdüren Müslüman mücahitlerden silahlarını bırakmalarını istemeye hakları olamaz.
1970'ten bu yana yani kırk yıldır devam eden Moro özgürlük mücadelesinde 120 bin Müslümanın şehit edildiği, 2 milyon Müslümanın da yurdunu terk etmek zorunda kaldığı tahmin ediliyor.
VAKİT