Tren yavaş yavaş gara yaklaşırken etrafı Atlas Dağları’yla çevrili Marakeş de kıpkızıl görüntüsüyle palmiye ağaçlarının ardından belirmeye başlamıştı. İçimde uzun bir aranın ardından Kızıl Şehirle buluşmanın heyecanını hissederken şehri bundan önceki yolculuklarımda bıraktığım gibi bulup bulamayacağımı merak ediyordum. Marakeş’e gelebilmek için sabah altı gibi Casablanka’daki 5. Muhammed Havalimanı’ndan yola çıkmıştım ve saat artık dokuz olmak üzereydi. Fas’a geldiğimi hissetmek için öncelikle Kızıl Şehrin sokaklarında yürümem, Sonsuzluk Meydanı’nın (Camiül Fena) ritmine kendimi kaptırmam gerekiyordu. Bu nedenle Fas yolculuğuma İstanbul’dan gelen uçağımızın sabaha doğru ulaştığı Casablanka’dan değil; Marakeş’den başlamak istemiştim.