Kenan Levent ile Mutlu Esendemir’in konuşmacı olduğu program ilgi ile takip edildi. Söz konusu programın konuşmacıları özetle şunlara değindiler:
1- Modernite, modernlik, modernleşme, modern toplum ve modernizm kavramlarının anlamı ve nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde duruldu.
2- Özetle modernitenin aydınlanma düşüncesinin temel varsayımlarının toplamı olduğu, moderleşmenin moderniteye dayalı ‘ geniş kapsamlı bir değişme süreci’, modernizmin ise, Batı dışı toplumlar için ‘empoze edilmiş moderleşme’ olduğu vurgulandı.
3- Modernizmin birçok veçhesinin bulunduğu ifade edildi:
a- Vahyin kılavuzluğunun reddedilmesi, rasyonalizmin temel alınması; Rasyonalizmin salt aklın kullanılması olarak değerlendirilmemesi gerektiği, bir bakıma insanın ‘içine düştüğü çukurdan tek başına rehbersiz olarak’ kurtulmaya çalışması, aklın(modernite tarafından belirlenmiş) her şeyin tek ölçüsü olarak kabul edilmesi anlamında kullanıldığı gözden uzak tutulmamalıdır. İnsanın sınırlı bir varlık olduğu gerçeğini örten bir tarafı vardır. Aklını kullanmakla, akılcılığın karıştırılmaması gerektiği ifade edildi.
b- Bireycilik; ‘ Ne Tanrı ne Efendi’ sloganında anlamını bulur. Tanrı kilisenin, efendi kral’ın otoritesini ifade eder. İnsanın kendini sınırlayan bağlardan, aşkın(müteal) olanla bağını kesmesidir. Fakat bu bağımsızlık/müstağnilik uzun sürmez ulus-devletin otoritesine teslim olur. Müslümanlar arasında ise; cemaatsizlik, cemaat içinde bağımsız davranma, ferdi dindarlık biçiminde tezahür eder.
c- Sekülerleşme; “ insanın, aklı ve dili üzerindeki önce dini sonra metafizik denetimden kurtarılması” olarak tanımlanabilir. İnsanın Allah’ı ve ahreti hesaba katmadan bir hayat sürdürmeyi ifade eden bir boyutu vardır. Zaman zaman Müslümanlarından da gaflete düştükleri bir duruma işaret eder.
d- Tüketim kültürü; tüketim kültürünün en bariz vasfı, doyumsuzluktur. Karşılanabilir bir ihtiyaçla ortadan kalkmaz. Ne kadar tüketirsen o kadar değerlisin imajı reklamlar yoluyla empoze edilir. Özellikle ‘moda’ kavramı üzerinden ihtiyaç olmayan şeylerin pazarlanması ve dayatılması söz konusudur. Tüketim kültürünün Müslümanların hayatındaki yansıması infak gibi, önemli bir Salih amelinin zayıflamasıdır.
e- Popüler kültür; temel sloganı’ Herkes her şeyi yapabilir, herkes her şey olabilir’ dir. Bu yolla sahte hedefler ve gerçekliği olmayan hayatlar peşinde koşma sağlanır. Müslümanlar arasında kişisel gelişim kitapları ve seminerlerinin yaygınlaşması durumunu ortaya çıkardı.
f- Kavram fetişizmi; kavramlara adeta dokunulmaz bir zırh giydirilmiştir. Sürekli olarak kavramlara yeni anlamlar ve boyutlar yüklenerek zihinler kontrol altında tutulmaya ve farklı düşünüş biçimlerinin oluşmasına izin verilmez. Demokrasi, laiklik, insan hakları, liberalizm, kalkınma, ilerleme, gelişmekte olan toplumlar, medeniyet götürme vb. kavramların içeriklerini, menşe’lerini, pratik karşılıklarını, batı toplumlarındaki karşılıkları ile batı dışı toplumlardaki karşılıklarının ne olduğu ısrarla tartışma dışı bırakılır. Müslümanlar arasında ifrat ve tefrit boyutunda tartışılır. Ya toptan kabul ya da toptan reddetmeye dayalı bir anlayışla ele alınır.
g- Modernist akım; Bu akım, Batı’nın siyasi, ekonomik, teknolojik ve askeri üstünlüğüne bakıp, özür dileyici, savunmacı, teslimiyetçi bir karakter arz eder. Galibine benzeme yarışına girişmiştir. İslam dünyasında ortaya çıkan bu akım, sömürgecilerin, işgalcilerin, zalimlerin yapıp ettiklerine odaklanacağına bütün kusuru iç bünyede arar. Program dinleyicilerin katkı ve sorularıyla son buldu.