«Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.» (İbrahim: 7)
Nimetin artmasını doğal olarak herkes ister, nimetin azalmasını ya da bütünüyle kaybedilmesini ise kimse istemez.
Şüphesiz nimetlerin en büyüğü de iman nimetidir: “Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim.” (Mâide: 3) Zira iman nimeti dünyevi ve uhrevi bütün nimetlerin toplamına haizdir, çünkü o maddi manevi nimetlerin sebebi, anahtarı ve kapısıdır.
Darlık ve bolluk, hastalık ve sağlık, hüzün ve sevinç, fakirlik ve zenginlik; dünyanın değişik hallerine maruz kalan insan ancak iman nimetiyle bu zıtlıklarla dolu dünyada istikametini koruyabilir, zıt hallerin kendisinde oluşturabileceği şımarma veya isyan, kibirlenme veya aşağılanma, boş emel veya ümitsizlik, güven patlaması veya özgüven kaybı gibi bütün olumsuz uçlara savrulmaktan kurtulabilir.