Modernitenin ürettiği cehalet toplumu!

Ali Osman Aydın, yeni medya araçlarının oluşturduğu bağımlılık ilişkilerini incelerken bunun ortaya çıkardığı insan tipini değerlendiriyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

Türkiye Youtuberlar ve aboneler ülkesi olamaz!

Hikaye şöyle kurgulanmıştı: Modern toplumdaki bireyler, geleneksel toplumdakilerden tamamen farklı olacaklardı. Rasyonel olacaklardı, bir kere. Her şeyi aklileştirecek; aklı hayatta egemen kılacak; en duygusalları da dahil tüm kararları aklın göz kamaştırıcı ışığı altında alacaklardı.

Dolayısıyla modern insan kolay kolay duygusal istismara uğramayacaktı. Geleneksel toplumdaki gibi onu bilgelik, büyücülük, yol göstericilik yaparak kimse kullanamayacak, yönlendiremeyecekti.

Modern insan için tek kılavuz akıl olacağı için onun kimseye danışmaya ihtiyacı olmayacaktı. Dolayısıyla o bağımsız biri olacaktı. Hollywood filmlerindeki insanüstü güçlerle donanmış kahraman figürleri gibi her şeyi bilecek, her şeye yetecek, her güçlüğü yenecekti.

Dedik ya, hikaye böyleydi… Tüm toplumlara böyle bir hikaye anlattılar. Son iki yüzyıldır insanlığı bu hikaye ile oyalayıp durdular. Toplumlar da bu hikayeye bayıldı, işin açığı. Çok sevdiler, köylerine elektrik ve yol gelecek köylü sevinci ile geleceği heyecanla bekleyip durdular.

Gerçeklerin bize satılan hayallerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını her alanda yaşanan derin hayal kırıklıklarına bakarak anlıyoruz.

Geçenlerde lise son sınıf seviyesi gençlerin katıldığı çok kalabalık bir seminere şahit oldum. Kabalık inanılmaz heyecanlıydı. Kendilerine seslenen kişinin fotoğrafını çekebilmek için neredeyse birbirlerini eziyorlardı.

Sahnedeki adam bir yıldız gibi hareket ediyordu. Kabalığa bakıyor, birilerine parmağını uzatıyor, tek kelime etmeden gülümsediği halde kalabalığı heyecana boğuyordu. Az sonra yapacakları merakla beklenen ve olağanüstü güçlere sahip olduğu izlenimi veren David Copperfield gibi bir karizmaya sahipti. Bu yüzden kalabalığın içinden bazıları fenalık bile geçirdiler…

Sahnedeki adam gençlere ders çalışma teknikleri ile ilgili son derece bildik taktikler veren bir rehber öğretmenden fazlası değildi aslında. Ama bu işi, yani rehberlik işini YouTube’da yapıyordu. Sadece bir hesabında bir milyondan fazla abonesi vardı.

Sınavı kazanmak için disiplinli ve azimli olmaları gerektiğini zaten bilen gençler, bu klişeleşmiş gerçekleri tekrar duymak için gelmişlerdi salona. Salona gelemeyen milyonlar ise bilgisayar başında can kulağıyla dinliyorlardı klişeleri.

Neyi nasıl yapmaları gerektiği ile ilgili bir şeyler duymak isteyenler sadece gençler değil. Yer yaştan takipçiye hitap eden sayısız sosyal medya hesabı var.

Birileri yemek tarifi anlatıyor.

“Eşinize parmaklarını ısırtacak on menü”.

Doktor olmayan birileri nasıl sağlıklı yaşayacağınızı anlatıyor.

“Sadece sirkeli su içerek bir ayda nasıl dinçleştiğinize inanamayacaksınız!”

İnsana dair hiçbir fikri olmayan birileri burçları yorumluyorlar.

“Doğduğu yerin coğrafi koordinatlarını, doğum tarihini ve saati kullanarak onun yıldız haritasını öğrenebilir ve onu avucunuzun içine alabilirsiniz.”

Felsefe, din, psikoloji, tarih, insan ilişkileri anlatanlarla, nasıl anne ya da baba olmanız gerektiğiyle ilgili bilgi verenlerle  dolu sosyal medya. Çoğu sosyal medya kullanıcısının da birden fazla aboneliği var. 

Biraz geri çıkıp bu manzaraya uzaktan baktığınızda bağımlılıklardan oluşan heybetli bir dağ görüyorsunuz karşınızda. En küçük meseleden en büyüğüne youtuber denilen kişilere baş vurmadan hareket edemeyen, kendi kendine karar veremeyen, yönünü kaybeden, kılavuzluk edecek birileri olmadan sevdiği kişi ile nasıl konuşacağını bilemeyecek kadar bağımlı milyonlardan oluşan bir dağ…

Realiteyi görmek istemezsen bu kişilere sadece fenomen ya da youtuber, der geçersin. Fakat var olanın kökenine indiğinde bunun basbayağı rahip, büyücü, hekim veya ruh avcısı anlamında şamanlık gibi bir şey olduğunu anlarsın. Topluma görsel uyuşturucular sunan, zihinsel faaliyetleri bloke eden dijital batakhanelerden ve onların esrarlı şamanlarından bahsediyoruz. Derli toplu ve düzeyli hesaplar müstesna elbette.

“Türkiye şeyhler, dervişler ülkesi” olmadı ama youtuberlar, fenomenler, yıldızlar, megastarlar ve onları göklere çıkaran cahil ve itaatkar insanların yaşadığı bir ülke oldu.

Aydınlanma ve rasyonalite ile ilgili taahhüt edilen şeylerin büyük kısmı boş çıktı. Modern toplum insanları daha bağımsız yapmadığı gibi daha özgür de yapmadı. Aksine bağımlılıklar geleneksel toplumla mukayese edilemeyecek kadar arttı ve derinleşti. Bir fenomene başvurmadan nasıl bir pantolon giyeceğine karar veremeyen insanlarla dolu bir toplumdan bahsediyoruz.

 Geçmişte bağımlılığın kuvözü kabul edilen kurumlar, bir geleneğin, teamülün, usulün, terbiyenin, disiplinin var olduğu kurumlardı. İnsanlara büyük ve zengin bir tecrübeden yola çıkarak yol gösteriyorlardı. Şayet birileri bağımlılarsa böyle kurumlara bağımlıydılar. 

Şimdi ise meydan ağzı laf yapan, kafası bomboş çığırtkanlara ve bağımlılarına kalmış durumda!

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...