Modern zamanlarda "bilgi" nasıl bir anlam değişikliğine uğradı?

Mehmet Garip Tanyıldızı, modernliğin kurucu isimlerinin bilgi üzerine geliştirdikleri söylemlerden hareketle modernliğin bilgi ve bilmek ile ilişkisini inceliyor.

Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam

“Bilgi iktidardır” ne demek?

Bazı afili laflar vardır...

Ekseriyetle künhüne varılmadan, bağlamı tam olarak bilinmeden, derin anlamlar içerdiği varsayılarak, doğru olduğu düşünülerek, çoğu zaman yerli yersiz kullanılır.

Sartre'ın "Varoluş özden önce gelir" sözü mesela...

Yüzeysel Facebook paylaşımları ile özdeşleşmiş özlü sözlerin muadili olarak (entelektüel değil) entel sohbetlerinde karşımıza çıkar.

Sartre'ın mottosu kadar olmasa da "Bilgi iktidardır" cümlesi de bu minvalde bir örnek olarak değerlendirilebilir.

Sadece telaffuz edildiğinde dahi büyük anlamlar ifade eden bu iki hacimli kavram bir araya geldiğinde dolaşımdaki halinin ötesinde bir yere tekabül ediyor.

Bilgi ve iktidar dendiğinde akla Foucault'nun özne-bilgi-iktidar kuramı geliyor.

Popülaritesinin yanı sıra Foucault'nun bu kavramların birbirleriyle ilişkisine dair güçlü tezinin hakkını teslim etmek gerekiyor.

Foucault, bu ilişkiyi bireysel, toplumsal ve siyasal düzlemde birbirlerini üreten bir etkileşimle açıklıyor.

Ancak, "Bilgi iktidardır" sözü Foucault'un konuştuğu zeminin çok üstünde bir bağlama sahip.

Tarihsel olarak da daha gerilerde bir arka planı var.

Genellikle Foucault'nun olduğu zannedilen söz aslında Bacon'a ait.

Bacon, "Bilmek egemen olmaktır" olarak da çevrilen bu sözü modern zamanların doğumuyla müteradif, ve hatta öncül bir noktada serdediyor.

Pozitif bilimlerin kayda değer bir atılım gösterdiği 16. yüzyılda Bacon, bilime bir hedef tayin ediyor, bilgiye bir kıyafet giydiriyor, ilerlemeye bir inanç aşılıyordu.

Bacon, bilginin iktidarı ile toplumsal ve siyasal olanı değil, insanın doğa ve gelecek üzerinde kurmayı planladığı egemenliği kastediyordu.

Bilgiye sahip olan insanın tarihin akışını belirleyebileceğini söylüyordu.

Bu, zaman üzerindeki ilahi egemenlik inancının sona ermesi demekti.

Bilgi iktidar mıdır?

Bacon'ın "Bilgi iktidardır" sözü bir kırılma noktasıdır.

İnsanın, bilgi sayesinde doğa ve tarih üzerinde iktidar kurabileceği düşüncesi dünyanın ruhunu başkalaştırdı.

Bu zihniyet dönüşümü zaman algısı üzerinde köklü bir değişime sebep oldu.

Kadim dönemde döngüsel ve zikzaklı tarih algısının yerini doğrusal ve çizgisel(lineer) ilerleme aldı.

İlerlemeci zihnin eskatolojik olarak nitelediği dünya tarihinin sonunda kıyametin olacağı inancının yerine insanın yön vereceği ucu açık bir gelecek tahayyülü geldi.

Hristiyanlığın mesiyanik bir formda tahrif ettiği kıyamet senaryosunda çaresizce sürekli bir kötüye gidiş, sürekli iyiye doğru ilerleme tepkisiyle sonuçlandı.

Artık, tarihin öznesi ilahi iradeyi yadsıyan insandı.

İnsan artık yeryüzünü ve geleceği tasarlayabileceğine inanıyordu.

Gelecekteki tarih ilahi bir yaratılışla yaşanacak yazgı/kader değil insan elinden çıkacak bir tasarı olacaktı.

Bu yaklaşımın arka planında yapılabilirlik fikri yatıyordu.

Bir şey yapılabilirse yapılmalıydı.

Bu konuda sınırsız bir özgürlük söz konusuydu.

Ve insan her şeyi yapabileceğini varsayıyordu.

Bacon'ın "Bilmek egemen olmaktır" sözünün üzerinden yaklaşık 500 yıl geçti.

Acaba insanın bilebildiğini, bilginin sahibi olduğunu, doğa üzerinde egemenlik kurduğunu, geleceği muktedir olduğunu söyleyebilir miyiz?

İnsan, doğayı ve zamanın ruhunu ne kadar tahrip ettiyse de gerçek bir iktidardan söz etmek mümkün değil.

Carl Schmitt'in siyasal olan için söylediği "Egemen olağanüstü hali belirleyendir" sözünü bu bağlamda düşünürsek hakikat daha görünür olacaktır.

Doğa ve zaman üstünde olağanüstü hali kim belirliyor?

Gerçek bilgiyi bu sorunun cevabında arayabiliriz.

O zaman bilgiyi iktidar olarak değil "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" sorusunun işaret ettiği sorumluluk çerçevesinde görebiliriz.

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?