Modern Zamanlar Töresi

BENGİN BOTİ

Herhangi bir olayı tahlil ederken baktığınız yer çok önemlidir. Bakış açınız bir sonraki adımda yapacağınız tahlillerin isabetliliği, insaniliği konusunda sizi yönlendirir. Sağlıksız bir açıdan bakanların, adaleti merkeze alan bir ilkesellikle yola çıkmayanların varacakları yer, varılması gereken yerden çok uzak olur. Yüreğini ve zihnini devreye sokmadan, önceki alışkanlıklarının, küflenmiş düşüncelerinin etkisiyle hareket edenlerin yapacağı tahliller, sadece karınlarından çıkanlardan ibaret olur. Bu yaklaşımların akılla, yürekle, dolayısıyla da insafla bir alakası olmayacaktır.

Mardin’de bir katliam yapıldı. Çoğunluğu ibadet halinde olan kadın, çocuk, yaşlı suçsuz ayrımı yapılmadan 44 can, insanlıktan çıkmış canilerce katledildi.

Sultan Şehmus’un mistik topraklarına kan bulaştı. İnsanların yüzlerce kilometre uzaktan ziyarete geldiği belde eşine az rastlanır bir vahşete şahit oldu. İnsanlığını yitirmemiş herkesin yüreğine bir acı düştü. Her birimiz yüreğimizin bir yerinde bir sızı hissettik.

Bu katliamın sebepleri üzerinde daha çok konuşulacaktır. Süreci tetikleyen faktörler bir bir ele alınıp değerlendirilecektir. Elbette ki, sebep her ne olursa olsun savunmasız bir cana kıymanın ağırlığından bir dirhem eksilmeyecek. Hiçbir sebep ana karnındaki bebeği, namazdaki erkeği, can korkusunu unutup çocuğuna sarılan, kendi bedenini siper eden anneyi öldürmeyi meşrulaştırmaz. Hiçbir sebep yaylım ateşinin gerekçesi olamaz.

Bu olayın şokuyla her birimiz sarsıntı geçirirken katliamı fırsat bilip zihinlerinde biriken pasları dışa vuran malum medya silahşörlerinin varmaya çalıştığı nokta ise mide bulandırıcıdır. Nedenler ve yapanların kişilik özellikleri resmi makamlarca bile anlaşılamadan harekete geçen yarı resmi aydınların telaşlı açıklamaları ve yorumları, ne kadar pervasızlaştıklarını ve aslında ne kadar trajikomik bir durumda olduklarını göstermektedir.

 Olayı bir “töre” katliamı olarak lanse eden, bunun üzerinden de Kürtlere saldırma çabasına giren, üç beş yabancı kelimeyi satır aralarına serperek ne kadar aydın olduklarını göstermeye çalışan, oturdukları yerden her şeyi tam isabet tahlil edebileceğine kendini inandırmış “kerameti kendinden menkul” bu “bilginlere” cevap vermeyi şahsen çok anlamlı bulmuyorum. Bununla beraber susmanın kabullenmek olarak kabul edildiği bir durumda genel hatlarıyla birkaç söz söyleme gereği doğuyor.

Şunu belirtmek gerekir ki; söz konusu vahşi saldırıdan, ellerini ovuşturarak yorum yapanlar için gerekli malzemeler çıkmaz. Başka yerde ararlarsa belki daha fazla veri elde edebilirler. Ama bu olay kursaklarındakini meydana çıkarmaları için yeterli veriler taşımaz.   

Bu menfur olay hiçbir şekilde bölge halkının geleneklerine mal edilemez. Çünkü bu halk, tarihi boyunca gerek kendi içinde gerekse de dış güçlere karşı yaşadığı bütün sorunlarda kadına ve çocuğa büyük bir hassasiyetle dikkat etmiştir.

Kürtlerin, çocukları, kadınları, savunmasız insanları katleden bir töresi yoktur. Mardin gibi bin yıllardır çok farklı kültürleri bir arada barındırmayı başarabilmiş, medeniyetler merkezi bir şehrin ve bu şehirden beslenen, bu şehrin havasını teneffüs eden insanların böyle bir geleneği, böyle bir anlayışı yoktur. Bugün medeni olma dersi vermeye çalışan konformist aydınların fikir dedeleri katliamlar yaparken, Mardin medeniyet destanları yazıyordu.

Eğer bir töreden bahsedilecekse bu; bölge halkını silahların gölgesinde bırakan zihniyetin töresidir. Eğer bir töre varsa bu; çözüm bir adım ötedeyken yıllarca silahlara sarılan, silahları bütün bir halkın tepesine diken, birbirlerinin varlığından beslenen zihniyetlerin töresidir.

Eğer bir töre varsa; Kürtleri köklerinden, değer yargılarından, toplumsal hassasiyetlerinden, Aziz İslam’ın kutlu geleneklerinden uzaklaştırmaya, bütün kutsallarla arasına duvar örmeye çalışanların, her platformda işbirliğine hazır olduklarını gösteren sözde birbirine zıt kuvvetlerin töresidir.

Eğer bir töre varsa bu; hiçbir şekilde yer edinemeyen, adı çapulcuya çıkmış kimselere ve onların çocuk yaştaki bireylerine sınırsız silah ve güç verenlerin töresidir. Bölgede “korucular” diye dokunulmaz suç şebekeleri oluşturan ve onların bugüne kadar işledikleri binlerce suçu görmek istemeyen zihniyetin töresidir. Gittikleri her yerde, kestikleri adam sayısını büyük bir heyecanla anlatan, kendi kökleriyle bağını koparmış, değer yargıları törpülenmiş, bir zulüm kültürü ve geleneği oluşturan bu suç makinelerinin töresidir.

Bölgedeki on yedi bin kayıp insanın kaybedilmesinde başat rolü oynayan, silahlarla ve gayrimeşru para trafiğiyle güçlendirilen, güçlendikçe hırçınlaşan, boşaltılan her köye yerleşip kadastro bilgilerini değiştiren yeni dönem korucu ağalarıyla, onların suç ve rant ortaklarının töresidir.

Eğer bir töre varsa bu; yıllarca Kürt sorununa seyirci kalan, sorunu kendi kulelerinde, sanal âlemlerinde yorumlayarak, ağdalı cümlelerle saptıran, hiçbir zaman bölgeyi, halkı, Kürtleri okuma gereği duymayan, ancak, kendi yaklaşımlarının sebep olduğu olumsuzlukları da, söz konusu olayda olduğu gibi Kürtlere yıkmaya çalışan “modern zamanlar” aydınlarının töresidir.

Kimse bize kabul ettirmeye çalışmasın. Kimse kendi şovenist duygularını, kendi ellerinin biçtikleri nedeniyle üzerimize boca etmeye kalkışmasın. Kürtlerin böyle bir töresi yoktur. Bu modern bir vahşettir. Bu bir modern zamanlar töresidir.

bengin_boti@hotmail.com