Modern eğitim ve Müslüman dünyada seküler elitler

Taha Kılınç, Müslüman coğrafyadaki seküler yöneticilerin yetiştiği Batılı okullardan bir örneği inceliyor.

Taha Kılınç / Yeni Şafak

Yine o okul

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani’nin oğlu Arin, Sandhurst Kraliyet Askerî Akademisindeki (The Royal Military Academy Sandhurst, RMAS) eğitimini tamamlayarak mezun oldu. Oğlunun mezuniyet törenine katılmak için İngiltere’ye giden Mesrur Barzani, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla Arin’i ve dönem arkadaşlarını tebrik etti. İngiltere’nin Erbil Başkonsolosluğu da özel bir tebrik mesajı yayınlayarak Arin Barzani’yi kutladı.

Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri tarihî bir arka plan ve bağlam içinde okuyanlar açısından, Sandhurst Kraliyet Askerî Akademisi çok önemli bir ipucu. Zira İngiltere’nin başkenti Londra yakınlarında bulunan bu okul sadece İngiliz ordusuna subay yetiştirmiyor, aynı zamanda İslâm coğrafyasının çok farklı ülkelerinden yönetici namzetlerini de eğitiyor.

İstikbal vadeden adayların 8 ila 44 hafta arasında değişen yoğun eğitimlere tabi tutulduğu Sandhurst Kraliyet Askerî Akademisinin kökenleri 1700’lü yıllara kadar uzanıyor. 1801’de modernize edilen akademi, bugünkü statüsüne 1947’de kavuşturulmuş. 1972’den itibaren İngiltere’de asker yetiştiren temel okul konumuna yükselen RMAS, o tarihten günümüze, Müslüman dünyadan pek çok ismi eğitmiş. Yolu RMAS’tan geçenler listesine şöyle bir göz attığımızda, karşımıza epey tanıdık sima çıkıyor:

Bahreyn Kralı Hamed bin İsa, Bahreyn Kraliyet Muhafız Alayı Başkomutanı Prens Nâsır bin Hamed, Ürdün Kralı Talâl bin Abdullah (1951-52), Ürdün Kralı Hüseyin (1953-1999), Ürdün Kralı II. Abdullah, Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin, Ürdün Kralı II. Abdullah’ın kızı Prenses İman, Ürdün Kralı Hüseyin’in oğulları Prens Ali, Prens Hamza, Prens Hâşim, Ürdün eski Veliaht Prensi Hasan’ın oğlu Prens Râşid, Kuveyt Emiri Saad Sâlim el Sabah, Umman Sultanı Kâbus bin Saîd, Umman Veliaht Prensi Zîyezen, Katar Emiri Temîm bin Hamed, Katar Emiri Hamed bin Halîfe (1995-2013), Katar Başbakanı Abdullah bin Halîfe (1996-2007), Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın oğlu Prens Mut’ib, Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı Prens Hâlid bin Bender, Birleşik Arap Emirlikleri Lideri Muhammed bin Zayed, Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Râşid ve Dubai Veliaht Prensi Şeyh Hamdan bin Muhammed…

Listeye Arnavutluk Veliaht Prensi Leka, Brunei Sultanı Hasanal Bolkiah, Haydarabad Nizamı Mükerrem Câh, Fas Prensi Mûlay İsmail, Pakistan Cumhurbaşkanı Muhammed Eyyub Han (1958-1969), Ahmed Mesud (Afgan askerî lider Ahmed Şah Mesud’un oğlu) gibi farklı coğrafyalardan isimleri de eklediğimizde, RMAS’ın İslâm dünyasındaki nüfuzunun çapı anlaşılabilir.

***

ABD, Rusya veya Çin gibi ülkelerin çeşitli sahalardaki görünürlükleri sebebiyle, İngiltere’nin Müslüman dünyadaki tesirinin derinliği, genellikle gözden kaçan bir konudur. Öyle ki, “emperyalist ülkeler” sıralamasına İngiltere’yi de dâhil etmek, çoğu kez akıllara bile gelmez. Hatta -mesela İran resmî söyleminde olduğu gibi- “Büyük Şeytan” olarak daima Amerika’ya işaret edilir, bu sayede İngiltere sürekli gölgede ve mahfuz kalır.

Oysa İngiltere, İslâm dünyasında bugün hâlâ Müslümanları tüketmeyi sürdüren çok sayıda krizin baş müsebbibidir. İngiltere’nin direkt şekilde kontrol ettiği ve birbirine yakın zamanlarda çekildiği üç coğrafya Hindistan (1858-1947), Kıbrıs (1878-1960) ve Filistin (1917-1948), İngiliz tipi yönetimin bütün özelliklerinin görüldüğü yerlerdir. İngiltere bu coğrafyalardan ayrılmadan evvel, sınır ihtilaflarını bilhassa canlı tutacak müdahalelerde bulunmuş, etnik ve dinî ayrımları belirginleştirmiş, fay hatlarını canlandırmış, böylece günümüze kadar devam eden problemlerin doğmasına zemin hazırlamıştır.

Hindistan’la Pakistan’ı 1965 ve 1971’de iki büyük savaşa sürükleyen Keşmir ve Bengal sorunları, Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar arasında devam eden itiş-kakış, Filistin’de Araplarla Yahudilerin günümüzde de bütün sıcaklığıyla devam eden çatışmaları… Hepsi İngiliz dizaynının eseridir.

Tüm bunlara ilaveten, Ortadoğu’dan başka örnekler de vermek mümkündür. Gertrude Bell’in marifetiyle 1920’lerin başında “Irak” diye bir ülke oluşturulurken, Kuveyt-Irak sınırı yine aynı düşünceyle çizilmiştir. 1990’da yaşanan Körfez Krizi’nin temellerini, ondan 70 yıl önce masa başında hazırlanan haritalarda aramak gerekir. Aynı şekilde İran-Irak sınırı da, adeta iki ülke arasında savaş çıksın diye tasarlanmıştır. Nitekim çıkmıştır da. 1980’de Irak’ın İran’a saldırmasıyla başlayan ve 1988’de ateşkesle sona eren İran-Irak Savaşı’nda iki taraftan toplam bir milyon insan hayatını kaybetmiştir.

***

Sandhurst Kraliyet Askerî Akademisi, işte bu “İngiliz düzeni”nin el altından devamı için oluşturulan ve faaliyet gösteren çok sayıda kurumdan yalnızca biridir. Tarih yazımından arkeolojiye, dinî ilimlerden akademiye, işin bir de “sivil” tarafı var ki, onu ayrıca konuşmak gerekir.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango