"Tüketici kültür dünya üzerinde yayıldıkça, belki de nasıl göründüğünüz ve sahip olduklarınız, kim olduğunuzdan daha önemli olacaktır. Ve anneler ve babalar çocukları için duydukları sevgileri onlara devamlı daha çok şey vererek gösterdikçe, belki de para sonunda sevginin yeni para birimi haline gelecektir ...?"
— Sue Palmer, Zehirlenen Çocukluk, s. 271.
Modern Dünyanın Çocuklar Üzerindeki Zararlı Etkileri
Sue Palmer
(Çev.: Özge Çağlar Aksoy, 1. baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010)
Sue Palmer, Birleşik Krallık'ta çocuklar üzerinde değişik çalışmalara imza atmış bir öğretmen, küçük çocukların eğitimi konusunda danışman, modern hayatın çocuklar üzerindeki etkilerini kendisine dert edinmiş ve kendince çözümler üretmeye çalışmış bir yazar.
Yazar "Vatandaşların daha önce hiç olmadığı kadar varlıklı, sağlıklı ve ayrıcalıklı olduğu bu küresel kültürde, çocuklar gitgide daha mutsuz yetişiyor. Görünüşe bakılırsa huysuz ve memnuniyetsiz, bunalımlı ve işe yaramaz, kendi davranış sorunlarından başka sevecek hiçbir şeyi olmayan bir nesil yetiştiriyoruz." diyerek modern hayatın, bizim ve çocuklarımız üzerindeki olumsuz etkilerini çarpıcı bir şekilde gözlerimizin önüne sererek bizleri sorumlu davranma konusunda uyarıyor.
Kendisine daha özgür ve demokratik ortamlar oluşturma çabasındaki günümüz insanı; geçmişin geniş aile sisteminden, köy/mahalle düzeninden ve kültüründen, yardımlaşma anlayışından ve bu düzenlerin kendi içerisindeki hiyerarşisinden gittikçe uzaklaşarak yeni hayatında önü alınamaz girdaplara girmiş bulunmakta. Yine geçmişte sorunlar ve çözümler aileden aileye, mahalleden mahalleye, köyden köye, şehirden şehre farklılıklar arz ederken, günümüzün küreselleşen sisteminde sorunlar ve çözümler her nerede olursa olsun aynilik gösterebilmektedir.
Bugün Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerde gerçekleşen bir şeyin, çok kısa bir sürede gelişmekte olan ülkelerde de olması gibi bir alışkanlık söz konusu. "Teknoloji güdümlü kültürümüz ile biyolojik mirasımız arasındaki bu çatışma, şimdilerde çocukların düşünme, öğrenme ve düzgün davranma becerilerine zarar" verdiğine ve öncelikli sorumluların bizler olduğunu düşündüğümüzde, bunun için de hiçbir şey yapmadığımızda hiçbirimizin başı dertten kurtulamayacaktır. Yaşadığımız bu dünya insanoğlunun kendi yapıp ettikleriyle bu hale geldi. Yine bu dünyayı yaşanılır kılacak olan da insanoğlunun üreteceği çözümlerle olacaktır.
Çocukların yetiştirilme şeklinin, gelişmeleri üzerinde doğrudan etkileri olduğu bilindiğine göre, çocuklarımızın sağlıklı/normal bir şekilde yetişmesinde ne kadar etkili olabiliyoruz. 1950'lerde televizyonun yaygınlaşmasından ve 1990'lardan sonra da 24 saat yayın yapan küresel kanalların çocuklar üzerindeki dikkat eksikliğinden şikayet ediliyor. Bu oran her geçen gün daha da artıyor. Çocukların davranış değişikliği hepimiz için bir endişe kaynağı olsa bile bu konudaki çözümler "Kör Adamlar ve Fil" örneğinde olduğu gibi gerçekleşiyor. Her bir kör adam filin farklı bir yerinden tutar –hortumundan, bacağından veya kuyruğundan– ve her biri filin neye benzediğini bulmaya çalışır. Bizler de çocukların davranış ve öğrenmelerindeki kötüye gidişin bir unsurunu anlamaya çalıyor ve sorunun bütününü kavrayamıyoruz. Yani fili bir bütün olarak göremiyoruz.
Bugün geçmişte olduğundan çok daha az sayıda geleneksel geniş aile var ve daha fazla sayıda ebeveyn çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kalıyor. Sorunları ve çözümlerini tek başına göğüslemek durumunda kalan ebeveyn parçaları birleştirmekte de zorlanıyor. Sorunlarla başa çıkamamanın getirmiş olduğu endişeyle, sorunlarımızı anlatmak ve çözümler bulması için dudaklarından çıkan kelimelere servetler ödediğimiz psikolog ve fizyoterapistlere hiç ihtiyaç yok.
Kitabın yazarı bizlere "Çocuklarımızın beslenme düzenlerine dikkat etmezsek, gelecekte öğrenme sorunlarıyla yakından ilgisi olan beyin dejenerasyonlarıyla karşı karşıya kalabiliriz." diyerek beslenmenin çocuklar için ne kadar önemli olduğunu, "Aşırı tatlandırılmış yiyeceklerin uyuşturucularla aynı mantıkla işlediğini" söyleyerek de abur cubur yemenin çocuklar üzerindeki etkilerini hatırlatarak bizleri sorumlu davranmaya ve bir ebeveyn olarak görevlerimizi yerine getirmeye çağırıyor. Sonuçta çocukların iyiliğinden, mutluluğundan ve geleceğinden ebeveynler sorumludur.
Kitabın çocuklu çocuksuz hepimiz için çok faydalı bilgiler içerdiğine inandığım için sizlerle paylaşmak istedim. Her ne kadar kitapta "zehirlenen" çocukluk gibi görünse de aslında hepimizin hayatı zehirleniyor. İnsanlar doğal ortamlardan uzaklaştıkça kendilerini alışveriş merkezlerinin içerisine atıyor ve teknoloji denilen makinelerin egemenliğine teslim ediyorlar. Artık en yakın "dost"muz diye bankalara ve sigorta şirketlerine sığınıyoruz. En yakın "dost"umuzun bizlere kazandırmış olduğu güçlerimizin göstergesi özel "cennet"lerimizde mutlu olmaya çalışırken, yine en yakın "dost"umuzun almış olduğu araçlarla son sürat geçmişlerimizden ve doğal çevrelerimizden uzaklaşmaya çalışıyoruz.
Derviş ve Ölüm'de Meşa Selimoviç'in belirttiği "Şimdi ben neyim? Ödlek bir kardeş mi, yoksa inançsız bir derviş miyim? İnsanlara olan sevgimi mi yitirdim, yoksa inancım mı zayıfladı? İnsan şeklini mi, inancını mı, yoksa ikisini birden mi yitirdim ben?" sorusunu bizler de kendimize sorup yeniden kendimizle hesaplaşmak zorundayız.
Kitap on bölümden oluşuyor ve yazar her konuyla ilgili çarpıcı örnekler ve istatistiksel bilgilerle konuyu detaylandırıyor. Bölüm sonlarında (aşağıda da sizler için bazı maddelerini alıntıladığımız); alışkanlıklar ve bağımlılık kazanma, çocukların ve ebeveynlerin yapması gerekenler, kazanılan alışkanlıkların değiştirilmesi, ebeveyn gücü, boşluğa dikkat gibi konuları özetleyerek ve örneklendirerek konuyu detaylandırıyor.
Aslında kitabı okuyunca tüm bunlardan çok daha fazlasını bulacağınızdan eminim. Yalnız yazarın kitapta üzerinde durduğu sorunlar ve çözümlerle birlikte çocuklarımızın ve bizlerin makine olmadığımızı da gözden kaçırmamamız gerekmektedir.
Aşağıya, sizler için her bölümle ilgili bölüm sonlarında çocukların ve ebeveynlerin yapması gerekenler hakkında konulan seçkilerden alıntılandı.
Hüseyin GÜL
1. ZİHNİN GIDASI
· Günün ana öğününü düzenli saatlerde servis edin ve mümkün olduğunca ailece birlikte yiyin, sadece bir ebeveyn (ya da bakıcı) olsa bile.
· Aile bireylerine farklı yemekler pişirmeyin –herkes aynı yemeği yesin.
· Çocuğunuzun neyi, ne zaman ve nerede yiyeceğine siz karar verin; yiyip yemeyeceğine ve ne kadar yiyeceğine ise bırakın çocuğunuz karar versin.
· Televizyon olmayan bir odada yemek yiyin. Yemeğe ve sohbet etmeye odaklanın.
· Yemeklerden önceki belli bir süre içerisinde (örneğin 90 dakika) başka şeyler atıştırmaya izin vermeyin.
· Evde olamayacaksanız çocuğunuzun yemek yemesinden sorumlu herkesin kurallarınızı bildiğinden ve uyguladığından emin olun.
· Nasıl devam edecekseniz öyle başlayın –örneğin başlangıçtan itibaren şekerli içecekler yerine su ve süt verin. Sonrasında meyve suyunu dahil ederseniz, sulandırın.
· Yiyecek piramidi gibi sağlıklı beslenme kılavuzlarını takip edin, ancak yağı azaltılmış diyet gıdaların küçük çocuklar için uygun olmadığını unutmayın.
· Çocukların omega 3 (örneğin yağlı balıklar, keten yağı/bezir yağı) ve omega 6 (hayvansal yağlar, kabuklu yemişler, bitkisel yağlar) aldıklarından emin olun –gerekirse balık yağı takviyelerini araştırın.
· Trans yağlardan uzak durun (örneğin hidrojene nebati yağ).
· Yiyecekleri –özellikle de sağlıksız atıştırmalık yiyecekleri– ödül ya da hediye olarak kullanmayın. Büyükanne ve büyükbabaların ve başkalarının da bu kurala uymasını sağlayın.
· Evde abur cubur ve sağlıksız atıştırmalık bulundurmayın. Bunun yerine çeşitli sağlıklı atıştırmalıklar bulundurun (ama yemeklerden önce tüketmek üzere değil).Taze meyve sağlıklı bir tatlıdır. Meyveleri soyup şekilli keserek, pişirerek (fırınlayarak ya da hoşaf yaparak) veya meyve salatası halinde servis yapabilirsiniz.
2. DIŞARIDA OYNAMAK
· Mantık dışı korkulara direnç gösterin ve açık havada oynamanın önemini akılda tutarak, çocuğunuzun dışarıda oynamasına izin verme konusundaki korkularınızı dengeleyin.
· Çocuklarla birlikte civarda yürüyerek ve yol güvenliğini örneklerle göstererek, deneyim kazanmalarına ve güvende olmalarına yardımcı olun.
· Çocuğunuzla kötü havalarda da uygun şekilde giyinerek dışarı çıkın. Çocuklar her türlü havayı yaşamalıdır ve siz ürkeklik ederseniz bunu onlar da öğreneceklerdir.
· Yol güvenliği kurallarını ve "yabancılardan gelecek tehlike"leri açık bir şekilde çocuğunuza öğretin. Acil durumlarda ne yapılacağını bildiğinden emin olun ve bunları düzenli olarak hatırlatın.
· Çocuğunuzun ve arkadaşlarının dışarıda oynayabileceği güvenli yerler arayın: Sizin veya komşunuzun bahçesi, parklar, dinlenme yerleri, civardaki "vahşi bölge"ler ve h9atta sokakta genel anlamda trafik yoksa, kapınızın önündeki kaldırım.
· Birlikte dışarı çıkarak çocukların çevreyi tanımalarına yardımcı olun, potansiyel tehlikelere dikkat çekin ve güvenli güzergahları seçmeleri için yol gösterin.
· Ocukların otobüs, tren veya tramvayla nasıl yolculuk edeceklerini bildiklerinden emin olun, bunun için onlarla bol bol yolculuk edin.
· Çocuklar dışarı yalnız çıkmaya başladıklarında kiminle nereye gideceklerini sorun. Sizinle veya güvenilir başka yetişkinlerle düzenli olarak bağlantıya geçmelerini öğütleyin, özellikle de planlarında bir değişiklik olursa. Bunu bir alışkanlık haline getirin ve böylece unutmalarını imkansızlaştırın.
· Muhitinizdeki diğer ailelerle iletişim kurun ve çevrenizdeki tüm çocuklara "göz kulak olmak" için anlaşın. Mümkünse mahalle halkını da olabildiğince dahil etmeye çalışın. Oyun, sokağa çıkma saati, yasaklanmış bölgeler vs. hakkındaki temel kurallarınızı belirleyin.
· Arada bir kazalar olabileceğini kabul edin ve çocuklarınızı etkileyecek kazaların küçük ve öğretici olmalarını umut edin.
· Çocuğunuzun gelişiminin her döneminde serbestçe hareket etmek ve egzersiz yapmak için fırsatı olduğundan emin olun.
· Bebekler ve küçük çocuklar için:
- Bebeklere yüzükoyun ve sırtüstü yatma imkanı verin (ama uyurken sırtüstü yatırın).
- Küçük çocuklara koşmaları, oynamaları ve dolaşmaları için –tercihen hem içerde hem dışarıda– güvenli mekanlar yaratın.
- Kir ve çamurun tehlikeleri konusunda panik yapmayın; "süper temiz" ortamlarda yetişen çocukların sıradan enfeksiyonlara karşı bile direnç geliştiremeyeceğini unutmayın.
- Çocuklarınızı her zaman arabaların içine koymayın –yürümelerine izin verin.
- Çocuklarla ev işleri, alışveriş, yemek pişirme gibi "sıradan şeyler" yaparak vakit geçirin - her dakikayı "kaliteli zaman" olarak geçirmeye çalışmayın.
- Yürüyüş, yüzme, bisiklete binme, köpeği yürüyüşe çıkarma gibi aile aktivitelerini birlikte yapmaya mümkün olduğunca erken başlayın.
- Çocuğunuzu egzersizle, onunla birlikte oynayarak ve göstererek tanıştırın.
· Her yaştan çocuğa çok sıkı gözetim altında olmadığı yerlerde –iç ve dış mekanlarda- yaşıtlarıyla oynama fırsatı verin (gözünüz üzerilerinde olsun ama her hareketlerini kontrol etmeyin: Çocuklar büyüdükçe "gündelik macera"lara katılmaları ve "güvenli riskler" almaları konusunda onları cesaretlendirin.
· Çocukları oyun boyunca sorunlarını kendileri halletmeleri konusunda teşvik edin – önce onlara fırsat tanımadan koşup araya girmeyin.
· Eğer mümkünse okula çocuğunuzla birlikte yürüyerek gidin. Okul çok uzaktaysa yarı yola kadar arabayla gidin ve yolun geri kalanını yürüyün. Çocuğunuz arkadaşlarıyla yürüyecek kadar büyüdüğünde (veya "yürüyen otobüs" ile) yürümesi için cesaretlendirin.
· Çocukları spor ve aktivite kulüplerinde vs. yer almaya teşvik edin.
· On Yaşına Gelmeden Bir Çocuğun Yapması Gereken 33 Şey:
Yeşil çayırlarda yuvarlanmak. Çamurdan pasta yapmak. Kalıp için hamur hazırlamak. Kurbağa yumurtası toplamak. Taç yapraklardan parfüm yapmak. Pencere pervazında tere yetiştirmek. Kağıt-kağıt hamurundan maske yapmak. Kumdan kale yapmak. Ağaca tırmanmak. Bahçede sığınak yapmak. El ve ayakları kullanarak boya yapmak. Yüz boyama seansına katılmak. Parkta on farklı yaprak bulmak. Ekmek pişirmek. Kar melekleri yapmak. Kilden heykel yapmak. Scavenger hunt oynamak. Bahçede kamp yapmak. Kek pişirmek. Çiftlik hayvanı beslemek. Çilek toplamak. Pooh sticks oynamak. Beş kuş türünü tanımak. Solucan toplamak. Çamurlu bir çukurdan bisikletle geçmek. Uçurtma yapmak ve uçurmak. Ağaç dikmek. Çimden ve ince dallardan kuş yuvası yapmak. Kuma bir arkadaşını gömmek (tamamen değil tabi). Sebze yetiştirmek. Anne ve baba için yataklarına kahvaltı hazırlayıp götürmek. Bahçeye mini şişme oyun pisti yaptırmak.
3. UYKU ZAMANI
· Eğer yeni bir ebeveynseniz, nasıl devam etmek istiyorsanız öyle başlayın ve iyi bir uyku düzenini olabildiğince erken oluşturun.
· Günün sakin ve sessiz bir şekilde sona ermesini sağlayın; tercihen loş bir ortam yaratın ki, bebeğiniz bu saatleri uykuyla ilişkilendirebilsin.
· Bebeğinizi uykusu geldiğinde yatağına yatırın ve kendi kendine uyuması için bırakın. Kalmanız ve ninni söylemeniz ya da uykuya dalana kadar "yanında olmanız" gerektiğini düşünmeyin.
· Bebekler gece boyunca uyumaya başladıkları zaman (5 ila 8 saat), uyanıp ağladıklarında hemen gidip kucağınıza almayın. Siz olmadan uykuya dalabilmeleri için şans tanıyın.
· Eğitim verenin siz olduğunuzu unutmayın –bebeğinizin sonradan pişman olacağınız şeylere sizi alıştıracak şekilde eğitmesine göz yummayın.
· Çocukların yatak odalarında televizyon, bilgisayar veya elektronik alet olmasına izin vermeyin. Çocuğunuz en az iki basamaklı yaşlara gelene dek bundan kaçının. Daha büyük çocuklar için konuşan kitaplar, kaset veya CD çalar istisna olabilir.
· Akşamüzeri 4'ten sonra çocuğunuzun kafeinli içecekler tüketmesine izin vermeyin. Uyku vakti kurallarında kesinlikle tutarlı olun. Çocuğunuz büyürken arada bir zamanlamaları, düzenleri vs. yeniden ayarlamak zorunda kalabilirsiniz –bunu çocuğunuzla anlaşmaya vararak yapın, ama son kararı siz verin.
· Uykuya geçişi başlatmak için çocuğunuzu televizyon ya da ilgisini dağıtabilecek başka teknolojik aletler bulunan ortamdan uzaklaştırın.
· Çocuğunuz karanlıktan korkuyorsa, ışığı siz hala odadayken söndürün ve masalı belli belirsiz bir ışıkta okuyun.
· Çocuğunuzun uyumasını beklemeyin –ve "bir masal daha" oyununa kanmayın.
· Çocuğunuzun odasının sadece sessiz ve karanlık değil, aynı zamanda serin olduğundan da emin olun. Ortam serin olduğunda sıcak bir yatak, daha çekici ve dinlendirici olacaktır.
· Çocuklar yatmayı reddettiğinde, onları ilginizle ödüllendirmeyin. Olabildiğince az ilgi göstererek, uykuya dalana kadar yatakta kalmaları için bir sistem bulmanız gerekir.
4. KONUŞMAK İYİDİR
· Çocuğunuzun, her şeyden çok, kendisini seven bir yetişkinin zamanına ve ilgisine ihtiyacı vardır. İlk 18 ay boyunca ve devamında da bu ihtiyacın düzenli olarak karışlanmasını sağlamak için her şeyi yapın. Sosyal, duygusal ve entelektüel gelişimin kökleri, erken dönemdeki duygusal bağlanma ve ilerleyen dönemlerdeki interaktif konuşma fırsatlarına dayanır.
· Televizyon, radyo, CD vs.den gelen elektronik sesi sınırlandırın.
· Bebeğinizle oyun oynarken, dışarıdayken, ev işi yaparken vs. mümkün olduğunca çok konuşun. Göz teması kurun, gülümseyin ve ne yaptığınız hakkında sohbet edin. Bir şey gösterdiğinizde ve hakkında konuştuğunuzda, çocuğunuzun nereyi gösterdiğinizi gördüğünden emin olun.
· Sohbet ederken bebeğinizin yüzünüzü, gülümsemenizi ve gözlerinizi görmesini sağlayın. Mümkünse çocuğunuzun yüzünün size dönük olabileceği bir bebek arabası bulun.
· Çocuğu yetişkinin çok küçük bir çocukla konuşurken kendiliklerinden kullanmaya başladığı abartılı, müzikal telaffuzlu "bebek dili"ni kullanmaktan çekinmeyin. Bu, çocuk konuşmaya başladığında (ve sonra okumayı öğrendiklerinde de) işine yarayacak olan dilin ana seslerini ayırt etmelerini sağlar.
· Zaman buldukça çocuk şarkıları ve ninniler söyleyin, ezberden tekerlemeler ve ezgiler okuyun, "fış fış kayıkçı" gibi tekrarlamalı ve şarkılı oyunlar oynayın; bunlar da dil ve okuma-yazmanın temellerini atar.
· Çocuğunuzun dikkat becerilerini geliştirmek için keyifli oyunlar oynayın ve sonra bir şey yapmak için işaret beklemelerini gerektiren oyunlar oynayın.
· Söylediğiniz bir şeye yanıt verdiğinde çocuğunuzu dikkatle dinleyin ve bir şekilde cevap vermeye çalışın. Çocuklar konuşmaya başladığında kelimelerini tekrar edin ve konuyu genişletin. Bir şeyi yanlış söylediklerinde, doğru şekilde tekrar söyleyin. Yeni kelimeleri doğru şekilde kullandığında çocuğunuzu övün.
· Çocuklara sohbet başlatmaları için fırsat tanıyın ve sözel ve sözel olmayan iletişimlerine cevap verin.
· Mümkünse üç yaşından küçük çocukların günde bir saatten fazla televizyon veya video izlemelerine izin vermeyin.
· Vaktinizi çocuğunuzla paylaşırken, iletişim teknolojisinden kaynaklanabilecek kesintileri en aza indirmeye çalışın.
· Çocuklarla zaman geçirirken acele etme ve aynı anda birçok iş yapma dürtülerinden kaçınmaya çalışın. Hızınızı daha "insani" bir seviyeye düşürün. Konuşan çocuğu acele ettirmeyin, başka yönlere bakmayın.
· Daha büyük çocuklar için televizyon izleme süresini kısıtlayın, çocuğunuzun yaş grubu için hazırlanmış programları takip edin ve mümkünse birlikte izleyin.
· Çocuğunuzu diğer yetişkinler ve çocuklarla doğrudan konuşmaları için yüreklendirin.
· Konuşmak için bolca fırsat oluşturan aile yemekleri, ortak aktiviteler ve uyku alışkanlıkları gibi düzenli olarak ailece geçirilecek zamanlar ayırın.
· Kuramsal dil ve kesin olmayan sorular yoluyla çocuğunuzun dilini açmanın ve böylece "aralıksız paylaşılan düşünce"yi geliştirmenin yollarını arayın. Sadece bir doğru cevabı olan "kapalı" sorularla çocuğunuzun dilini kapatmaktan kaçının.
· Çocukları kendi geçmişteki, şimdiki ve gelecek deneyimleri hakkında konuşmaları için cesaretlendirin ve dikkatle dinleyerek örnek olun.
· Aile tarihini ve bilgilerini çocuğunuzla paylaşın, siz "küçükken" neler yaptığınızı anlatın ve çocuğunuzun deneyimlerini hatırlatın –bu iyi bir sohbeti beslemenin yanı sıra, kimlik ve özsaygı duygularını da geliştirecektir.
· Çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun ona her gün masal okuyun ve/veya anlatın. Daha küçük çocuklarınızla, birbirinize sarılarak en sevdikleri kitapları tekrar tekrar okuyun.
· Çocukların hisleri olduğunu kabul edin ve hemen fikir belirtmek veya çözüm önermek yerine endişelendikleri şeyleri anlatmaları için zaman tanıyın.
5. BİZ BİR AİLEYİZ
· Çocuk bakmaya düşük, ekmek parası kazanmaya yüksek statü atfeden geleneksel bakış açısından kurtulun. Çocuk yetiştirmek önemlidir ve iyi çocuk yetiştirmek ya zaman ya da para açısından pahalıya mal olur.
· Aileyi şekillendirmek ortak bir sorumluluktur. Partnerinizle aranızda, evin geçimini sağlama ve çocuk bakımı dengesini konuşun ve şartlar değiştikçe konuşmayı ve düzenlemeler yapmayı sürdürün. Bu listeyi her iki ebeveynin de okumasını sağlayın ya da kendi listenizi oluşturun.
· Erkek ve kadının çocuk yetiştirme işinde birbirinden farklı güçlü yönler (ve zayıf yönler) kattıklarını ve çocukların, bu ikisi arasındaki dengeye ihtiyaçları olduğunu unutmayın. Karşılıklı ödün vererek uzlaşma sanatını öğrenin.
· Çocuk yetiştirirken zaman'ın büyük önemi olduğunu aklınızdan çıkarmayın –çocuk ne kadar küçükse yavaş zaman geçirmeye o kadar fazla ihtiyacınız olacaktır. Çocuğunuzla birlikteyken günlük yaşam temponuzu yavaşlatmanın, doğal çocuk büyütme temposunu bulmanın yollarını arayın (örneğin bilgisayarınızı, cep telefonunuzu, televizyonu kapatın ve bunların yokluğunda eğlenmeyi öğrenin).
· Ailelerin birlikte zaman geçirmeye ihtiyaçları vardır. Geçim sağlama aktivitelerinin çocuğunuzla zaman geçirmenize engel olmasına izin vermeyin, örneğin: aile yemekleri; aile gezileri, arkadaş ve akraba ziyaret etmek, köpeği yürüyüşe çıkarmak, alışverişe çıkmak, parka, sinemaya, yüzmeye gitmek; sevilen bir televizyon programını veya filmi birlikte izlemek; anne ve babanın da yer aldığı uyku saati düzenlemeleri.
· Ev işlerine, araba ve bahçe bakımına vs. yardım ederek zaman geçirmek ve çocuğunuzun yardımı" aslında ayak bağı da olsa, dişinizi sıkmak.
· Seyahat süresi (yürürken ya da arabada) sohbet etmek için iyi bir fırsat olabilir –bunu ölü zaman olarak değil, eğlence olarak görmek.
· Çocuklarla zaman geçirirken para harcamaya gerek yoktur, hatta harcanmamalıdır. Bu süre, aşağıdakilerle ilgili olmalıdır:
- çocuklara ve söyledikleri şeylere ilgi göstermek
- faydalı yaşam becerilerini (öğretmen edasıyla değil, örnek olarak) aktarmak
- rahatlamak ve onlarla birlikte olmanın keyfini çıkarmak
- iyi davranışlarını överek ödüllendirmek
- onlarda görmek istediğiniz davranış ve huylar için örnek olmak
· Ebeveynler kadar çocuklar da büyükanne-baba ve iyi tanıdıkları başka yetişkinler gibi diğer aile üyeleriyle zaman geçirmekten hoşlanırlar.
· 12 Yaşına Dek Çocuğunuzda Örnek Olarak Kazandırabileceğiniz Otuz Dört Yaşam Becerisi
Düğme dikmek. Elektrikli süpürge kullanmak. Priz değiştirmek. Gömlek ütülemek. Yarayı temizleyip pansuman yapmak. Nevresim değiştirmek. Araba yıkamak. Evin yolunu bulmak. Telefon mesajı almak. Sıcak bir içecek hazırlamak. Çimleri biçmek. Fırın ızgarasını temizlemek. Sigortayı değiştirmek. Çöpü dökmek. Bulaşık yıkamak. Çamaşır makinesi kullanmak. Tornavida kullanmak. Yemek pişirmek. Giysileri elde yıkamak. Patates soyucusu kullanmak. Bitki yetiştirmek. Tıkanmış lavaboyu açmak. Toplu taşıma aracına binmek. Evcil hayvan bakmak. Telefon defterini kullanmak. Alışverişe gitmek. Bahçeyi yabani otlardan temizlemek. Buzdolabının buzunu çözdürmek. Ampul değiştirmek. Geri dönüşümlü çöpleri ayırmak. Cam silmek. Bulaşık makinesini doldurup boşaltmak. Misafirle sohbet etmek. Basit ilk yardım yapmak.
6. ÇOCUKLARA KİM BAKIYOR?
0-3 yaş arası
· Ebeveyn(ler)in veya (küçük bir bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilecek dinçlikte olan) istekli diğer aile üyelerinin bakması.
· Dadı, çocuk bakıcısı veya vasıfsız bakıcının kendi evinde ya da sizin evinizde bakması (bakıcının vasıfları ne kadar yüksekse, etkili olma olasılığı o kadar fazladır).
· Belirli bir bakıcı tarafından birebir bakım sunan, ev ortamına olabildiğince benzeyen bir kreş bakımı.
· Şunlardan sakının: Ebeveynlerle yetersiz temas. Sık sık bakıcı değiştirmek. Düşük kaliteli çocuk bakımı. Günde birkaç saatten fazla süren kurumsal bakım.
· Aşağıda belirtilen noktaları sunabilen çocuk bakımı seçeneklerini tercih edin:
- 1'den 4'e kadarki bölümlerde anlatılan çocuk yetiştirme uygulamaları,
- Çocuk bakımı ve ebeveynler arasında olabildiğince görünmez bir geçiş,
- Güvenilirlik ve kendinizi rahat hissettiğiniz bakıcı(lar)
- Çocuğunuzun, sevdiği bir yetişkinin bakımında kendini güvende hissederken, diğer çocuklarla kaynaşma fırsatı.
3-6 yaş arası
· Bu dönemde çocukların keşfetmek ve öğrenmek için bolca fırsata ve diğer çocuklarla tanışma ve oynama imkanına ihtiyaçları vardır, dolayısıyla okul öncesi eğitimi önemlidir. Kaliteli bir okul öncesi eğitimi şunları sunmalıdır:
· Çocukların kendi ilgi alanlarından doğan çocuk merkezli aktiviteler ve aralara serpiştirilmiş, "okul öğrenimi" için temel atmak üzere yetişkinler tarafından idare edilen seanslar (zaman geçtikçe bu seansların önemi artar).
· Bolca açık hava oyunları, müzik, sanat ve "devamlı ortak düşünme".
· Bu aktivitelere 4 yaşa kadar günde yaklaşık 3 saat, 4 yaş üzeri içinse 6 saate kadar yer verilmesi.
6-12 yaş arası
· Bu dönem boyunca çocukların bağımsızlığı artmalıdır, dolayısıyla ev ve aile ihtiyacı giderek azalır. Bununla birlikte, tıpkı yetişkinler gibi, çocukların da okul saatleri sonrasında "iş"e ara verip soluklanmaya ihtiyaçları vardır (verilen ara, çocuk ne kadar küçükse mutlu bir aile yuvasını o kadar fazla andırmalıdır).
· İyi bir kurumsal bakım şunları sağlamalıdır:
- Birinci Bölüm'den Dördüncü Bölüm'e kadar bahsedilen yeme alışkanlıkları, oyun, açık hava aktivitesi ve çocuk-yetişkin etkileşimi tutumlarını bünyesinde bulunduran, çok sayıda çocuğa da uyabilecek nitelikli gözetim.
- Planlanmış aktiviteler ve kulüpler.
- Serbest oyun, bir şeyler okuma ve sakince dinlenme fırsatları.
- Çocukların planlanmış ve serbest aktiviteler arasındaki dengeyi kendilerinin seçme hakkı.
7. HAYATLARININ EN GÜZEL GÜNLERİ
· En başında itibaren, ilköğretimin bir yarış olmadığını kabul edin.
· Çocukların farklı ortamlarda geliştiklerini kabul edin. Bugün harika iş çıkartan bir çocuk yarın öbür gün yavaşlayabilir; yavaş başlayan bir çocuk ise sonunda herkese yetişip onları geçebilir.
· Çocuklarınızın başarılarını içtenlikle övün, özellikle de çok çalıştıklarını ve çaba gösterdiklerini gördüğünüzde. İşler yolunda gittiğinde memnun olduğunuzu gösterin.
· Ama övgü işini abartmayın –çocuğunuzun yaptığı her şeyi için aşırı sevinç gösterirseniz, gerçekten gerektiği bir yerde övgünüz anlamını yitirecektir.
· Çocuğunuzun kapasitesinin altında başarı gösterdiğini düşünüyorsanız, eleştirel yorumlarınızı en aza çekin –yanlışlığın nerede olduğunu tartışın ve yardım etmenin yollarını arayın.
· Ama baskıyı abartmamaya çalışın. Beklentileriniz çok yüksek olursa, bu, çocuğunuzun başarı şansına zarar verebilir.
· Anne-babaların, çocuklarına yardım etmeleri için en önemli yol, onlarla konuşmak ve onları da konuşmaları için cesaretlendirmektir.
· Çocuğunuzun akran istismarının ne olduğunu (ve ne olmadığını); bununla nasıl baş edileceğini ve böyle bir şey olursa hemen size ya da öğretmenine bildirmesi gerektiğini bildiğinden emin olun.
· Ne kadar sıkıcı bulursanız bulun, okul etkinliklerine katılmak için elinizden geleni yapın. Sadece orada olmakla çocuğunuza sevgi ve desteğinizi göstermiş olursunuz ve aynı zamanda okula da destek olduğunuz mesajını verirsiniz.
8. FISILTI GAZETESİ
· Çocukların televizyonda, DVD'de ve filmlerde neler izlediklerini kontrol edin –ev eğlence ürünlerini evin ortak bir alanına koyun ve mümkün olduğunca çocuklarınızla birlikte izleyin.
· Gözünüz reklam ve pazarlama yöntemlerinin üzerinde olsun, yeni trendlere dikkat edin ve pazarlamacıların çocukları hedef alma yollarından haberdar olun.
· Çocuklar ticari kanallar izlemeye başladıklarında, eğlence ve pazarlama arasındaki farkı öğrenebilmeleri için "Reklamları bulmaca" oyunu oynayın.
· Çocuğunuzla reklam ürünler ve markalar hakkında konuşun. Reklamları birlikte izleyin ve reklamcıların insanların umutlarını, korkularını ve ihtiyaçlarını nasıl hedef aldıklarını tartışın. Şunları da tartışın:
- Fotoğraflar, müzik, sloganlar vs. nasıl hissettiğinizi ve reklamı yapılan ürüne yaklaşımınızı nasıl etkileyebilir?
- Denedikleri ürünler reklamda vaat ettiklerini ne derece yerine getiriyor?
- Reklamlardaki aileler gerçek hayatla uyuşuyor mu (gerçek insanlar gibiler mi?)
- Bir ürün nereye kadar memnuniyet sağlayabilir ve başka neler önemlidir?
- Özgürlük, seçim, sevgi, doğal, heyecan verici gibi reklam kelimelerinin aslında ne anlama gelir?
- Çocuğunuzla reklamları izlerken, "Bize neyi anlatmıyorlar?" oyunu oynayın (ürünler hakkındaki hangi gerçekler reklam dışında bırakılmış ve neden?), örneğin reklam bir yiyecek ürünü için "az yağlı" dediğinde, şeker gibi diğer kalori değeri taşıyan içeceklerden de bahsediyor mu?
- Çocuğunuz ve arkadaşlarına bir tüketici testi yapın. Gözlerini kapatıp, ünlü markaların ve süpermarketlerin kendi markalarının yiyecek ve içeceklerini karıştırarak testi uygulayın (örneğin, konserve, kuru fasulyeler, gevrekler, ketçap, meşrubatlar, kolalar). Farkı anlayabiliyorlar mı ve reklamlar tahminlerini ne kadar etkiliyor?
· Çocukların istediklerini yaptırmak için tutturma gücüne teslim olmayın. Buna karşı duruşunuzu ne kadar erken geliştirirseniz, o kadar iyidir – ama çocuğun yaşı ne olursa olsun, bir kez karar verdiğinizde, kendinizden emin olun. Kararlı olursanız çocuğunuz sonunda, bunun işe yaramayacağını öğrenecektir.
· Para ve harcama konularında net ve adil kurallar belirleyin. Düzenli olarak neler alacağınıza/almayacağınıza karar verin, sonra cep harçlığının ne kadar olacağını belirleyin –eğer çocuğunuz ekstra bir şey istiyorsa, harçlığını biriktirmesini ya da doğum gününü/yılbaşını/diğer hediye alınan zamanları beklemesini öğretin.
9. ELEKTRONİK KÖY
· Çocukların bakışı açısından, ekrandaki yabancıları gerçek hayattaki yabancılar gibi düşünün. Çocuğunuzu tamamen güvenmediğiniz birinin yanında asla gözetimsiz bırakmayın.
· Televizyon ve bilgisayar konusunda yapılan anket ve çalışmalar, multimedyanın sadece uygun materyal –çocuğunuzun yaş grubu için özel hazırlanmış programlar ve yazılımlar- olduğu durumlarda yararlı olduğunu vurgulamaktadır.
· Çocuğunuzu uygunsuz programlamalardan korumak için yaygın filtreleyici çiplere, yazılımlara vs. güvenmeyin. Bilgisayar güvenlik duvarları gibi, bu teknoloji de güncelliğini hızla kaybetmiştir. Bunları yardımcı olarak kullanabilirsiniz, ama kontrol sizde olsun.
· Kontrolü sağlamanın en iyi yolu, tüm elektronik medyayı evin ortak bir alanına yerleştirmek ve bunları mümkün olduğunca beraber kullanmaktır. Hava sahasının kontrolü için uzlaşma sağlamak zorunda olmak, herkesin bir ölçüde ödün vereceği anlamına gelir ama bunun çok büyük yararları vardır: Ayrı değil birlikte zaman geçirirsiniz. Çocuğunuzun elektronik aktivitelerini denetleyebilirsiniz. Evin değişik odalarına dağılmış, birbirinden tamamen farklı bireyler olmak yerine düzgün bir aile olursunuz.
· Televizyon, internet vs. harika kaynaklar olsa da başka her güzel şeyde olduğu gibi çocuklar bunların da dozunu kaçırabilirler. Yediklerini nasıl denetliyorsanız, medya diyetlerini de denetleyin.
· Elektronik eğlencenin evinizde "varsayılan aktivite" haline gelmesine izin vermeyin –örneğin aile üyelerinden hiçbirinin eve girdiğinde otomatikman televizyonu ya da bilgisayarı açmamasını kural haline getirin. Elektronik medyayla geçirilecek zamanın her zaman maksatlı ve sınırlı olduğundan emin olun.
· Elektronik medya, karar ve kurallarınızın nedenleri hakkında çocuğunuzla konuşun. Asıl endişenizin onların iyilikleri ve mutlulukları olduğunu bildiklerinden emin olun. Çocuklar "yabancı tehlikesi" ve gerçek hayattaki diğer tehditleri anlayabilirler –elektronik tehditlerin de sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimleri için aynı ölçüde zararlı olduğunu görmelerine yardımcı olun.
· Üstün teknoloji dünyamızda, teknoloji konusunda bilinçli olun. Evinize giren her türlü donanım ve yazılım hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenmeye çalışın. Bazen çocuğunuz okuldan ya da arkadaşlarından bular hakkında bir şeyler öğrenebilir ve gizemlerini size de gösterebilir –kaliteli bir iletişim için harika bir fırsat olur. Ancak bir elektronik ürün hakkında bilgi edinmeye ayıracak zamanınız ya da enerjiniz yoksa, sakın almayın.
· Çocuklarınızın, elektronik köyde kendilerini rahatsız eden, utandıran veya endişelendiren bir şeyle karşılaştıklarında size anlatmaları gerektiğini bildiklerinden emin olun.
· Halkla ilişkiler personeli, sorunun üstünü yıldızla örtmeyi tercih etse de tüm köylerin karanlık yanları olduğunu unutmayın. Şimdilerde elektronik köyün halkla ilişkiler görevlileri dünyamızda dolaşan bilgilerin çoğunu kontrol altında tuttuğu için de uyanık olun. Sizin aileniz için onların karar vermesine izin vermeyin –kontrolü kendiniz sağlayın.
10. İNSANI YARATAN DAVRANIŞLARIDIR
· Ebeveynlerin işi, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaktır –bu, her zaman istedikleriyle aynı olmayabilir. Çocuğunuz kendisi için iyi olmadığını bildiğiniz bir şey istiyorsa, kararlı bir duruş sergilemek sizin sorumluluğunuzdur.
· Otoritatif ebeveynlik, çocuğun bakımından sorumlu tüm yetişkinler hemfikir olduğunda daha kolaydır. Eğer fikir birliğine varamazsanız, sorunsuz biçimde farklı düşünmenin yollarını arayın –ancak çocuklara karşı aynı cephede yer alın.
· İstediğiniz davranışın alışkanlık haline gelmesini ne kadar sağlama alabilirseniz, çocuğunuz kurallara uymayı o kadar kolay bulacaktır –düzenlilik, alışkanlıklar ve istikrar çok önemlidir, örneğin uyku saatleri ve okula hazırlık düzenleri, düzenli yemek saatleri vb.
· Partnerinizle birlikte size uygun olan aile ve görgü kurallarına karar verin:
- güvenlik, sağlık ve hijyen kuralları.
- sofra adabı gibi toplumsal alışkanlık ve adetler.
- çocukların başkalarına kendilerine davranılmasını istedikleri gibi davranmalarına yardımcı olacak ahlaki kurallar.
- herkesin hayatını daha kolay ve keyifli hale getirecek aile kuralları
· Bu kurallardan bazılarının (ve bunlara göre oluşturduğunuz düzenlerin), örneğin uyku saatlerinin, zaman içinde, çocuklar büyüdükçe değişeceğinin bilincinde olun. Çocuk büyüdükçe, aile kurallarıyla ilgili tartışmalara onu da dahil etmek bir o kadar önemli hale gelir. Çocuk on yaşına gelinceye dek amaç, ebeveyn idaresinden çıkıp yavaş yavaş kendi kendini idare edebilir hale gelmesini sağlamaktır.
· Çocukların kendi davranış ve duygularını idare etmeyi öğrenmeleri gerektiğini aklınızdan çıkarmadan, otoriter davranmaktan kaçının. Ebeveynlerin koyduğu kural ve düzenlemeler bu hedefe ulaşmalarına yardımcı olacaktır –ebeveynler kutsal karar mercileri değildir. Disiplin meselesinin önemsiz konularına takılıp kalmayın.
· Çocuğunuz fikrini belirtecek olursa, saygıyla dinleyin ve dürüstçe yanıt verin. Bu, çocuğun yetkin olduğunu düşündüğünüzü ve fikrine değer verdiğinizi gösterir. Ancak bu, aynı fikirde olmanız gerektiği anlamına gelmez –sonuçta alınan kararların sorumluluğu ebeveyndedir.
HÜSEYİN GÜL / HAKSÖZ HABER