Asım Yenihaber; Başbakan Erdoğan’ın “dersaneler kapatılacak” sözünü yorumlamış:
Dersane savaşı başlıyor mu?
Dersane sektörü, Türkiye’nin kendine has inanılmaz bir iktisadî alanı!
Şehir merkezleri dershanelerin işgali altında! Günün belli saatlerinde, dershanelerden çıkan gençler, bulundukları bölgenin hâkimi oluyorlar.
Dershanecilik bir sektör, yan alanları da aynı durumda... Kafeler, pastahaneler, bistrolar, internet kafeleri, hızlı yemek (fast food) mekânları...
Başbakan Kore’ye giderken, dershanelerin kapanacağını söylüyor. Üniversiteye giriş imtihanı da olmayacak!
Türkiye’de dershaneleri bu kadar güçlendiren, üniversiteye giriş imtihanı. Dershaneler, üniversiteye girmenin gerekli şartı değilse de, üniversiteye giremeyenler, dershane müdavimi değilse, suçu oraya atabilirler!
Dershane ne öğretiyor?
Bu çocuklar okullarda öğretim görmüyor mu?
Okullarda bütün bu dersler işlenmiyor mu?
Görüyorlar ve işleniyor.
Amma velakin, işin tekniği, püf noktaları vs. dersanelerin asıl işi. Bir de motivasyon için de dershaneler işe yarıyor.
Dershanelerin yılda 8-10 milyar dolarlık cirosu olduğu söyleniyor. Bu büyük meblağı elde edenler, elbette dershaneciliği savunacaklar.
Bu ülkede dershanelerin efendisi kim? Yani arslan payını kimler alıyor? Bunda bir tereddüt yok: Cemaat! (Yoksa “camia” mı demeliydim?)
Başbakanın dershane ve üniversiteye giriş imtihanının kaldırılacağı yönündeki beyanı, ertesi gün bütün gazetelerin manşetlerinde idi.
Biri müstesna.
O gazetenin hangisi olduğu tahmin edilebilir.
Şimdi bu mevzu, hani bir süre önce MİT başkanının yargı karşısına çıkarılması mevzuunda olduğu gibi, bir soğukluk, bir çatışma ortamı meydana getirebilir mi?
Doğrusu hassas bir nokta.
Dışarıdan bakan, çatışma isteyen kesimler, Başbakan’ın beyanını bir nevai savaş ilanı olarak yorumlayabilirler.
Dershane kapatmak demek, büyük bir ekonomik potansiyeli yok etmek demek.
Elbette konuyu böyle yorumlamaktan yana değiliz. Gerçekten dershaneler, eğitim sisteminin bir arızası.
Eğer arızalı öğretime devam edersek, dershane veya başka kurumlar türeyecek. Mesela şu sıralar etüt merkezleri ortaya çıkmaya başlamış.
Milli Eğitim üniversiteye girişi orta öğretimde sonuçlandırırsa, ne âlâ. Ya sonuçlandıramazsa? Bu ihtimal hiç de zayıf değil. Çünkü eğitimde köklü değişiklik, öyle kolay olacağa benzemiyor. CHP dinozorizmi geçit vermemekte kararlı. Belki değişikliği sürgit önleyemezler, ama geciktirebilirler.
Bu arada Başbakan, bu savaş ilanı gibi yorumlanabilecek konuşmasını alternatif göstererek bitiriyor: Dershaneler okullaşsın!
Eh “okul da bizim işimiz” diyenler elbette vardır!
YENİ AKİT