"MİT'e Darbe İhbarını Bir Er de Vermiş"

TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ, darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz'da bir erin de MİT'e giderek ihbarda bulunduğunu belirtti.

TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ AA'ya yaptığı açıklamada, komisyon olarak 3 aylık sürelerinin bitmesine 3 hafta kaldığını, bunu bir ay uzatma haklarının olduğunu, çalışmalarla ilgili rapor yazımlarına başlandığını belirtti. TBMM Başkanlığı'na sunulacak raporun, "tarihe bir not düştüğünü" dile getiren Özdağ, tanıkların konuşmalarının çok önemli olduğunu söyledi.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün Türkiye üzerindeki operasyonun 1 Mart tezkeresinin reddiyle başladığını anlattığını dile getiren Özdağ, kimi konuşmacıların Diyanet boyutuna, kimisinin dış güçlere, kimisinin bürokratik eksikliklere atıfta bulunduğunu ifade etti.

Özdağ, 200'e yakın kişiyi dinlemeyi planladıklarını, itirafçıların da dinlenebileceğini, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulûsi Akar'a da mevzuat gereği sakınca yoksa soruları yazılı olarak göndereceklerini anlatarak, "15 Temmuz akşamıyla ilgili kimsenin kafasında bir karanlık kalmasın. Darbe öncelikle Recep Tayyip Erdoğan'a, sonra parlamentoya ve diğer bütün partilere yapıldı" diye konuştu.

"Er ve binbaşı MİT'e gitmiş"

Darbe girişimi gecesine ilişkin bilgi de veren Özdağ, şunları söyledi:

"Darbe önceden bir binbaşı ile bir er tarafından MİT'e bilgi veriliyor. Darbe diye bildirmiyorlar. MİT Müsteşarı'na operasyon yapılacak diye bildiriyorlar. Önce binbaşı gidiyor 15.00-16.00 sıralarında, daha sonra er. Er, bir şeyler duyuyor içeride, onların görüşmelerini, hareketliliğini. Bir darbe olacağını tahmin etmiyor, MİT Müsteşarı derdest edilecek ve siyasi iktidara karşı bir operasyon yapılacağını tahmin ederek gidiyor. Er ve binbaşı da korunmak adıyla, tedbirli olarak şu anda hapiste. Bu yapı, gece 03.00 civarında yapsaydı başarılı olma ihtimali vardı. Burada başarılı olsalardı rejim değişecekti. Türkiye iç savaşa sürüklenecekti. 100 yıllık birikimimizi, 100 yıllık hayâlimizi çalacaklardı."

"Gülen ile ABD'ye kimler gitti?"

ABD'ye 1999'da giden Fetullah Gülen'in bu ülkede tedavi görmesine ilişkin Hacettepe Üniversitesi'nden alınan raporu ve buna kimlerin vesile olduğunu istediklerini bildiren Özdağ, DSP-MHP-ANAP iktidarı döneminde bu kişiye yeşil pasaport ile birlikte koruma polisinin verildiğini, bu polisin görev süresinin de uzatıldığını ifade etti. Özdağ, "İçişleri Bakanlığı'ndan bu polis memurunu kimin görevlendirdiğini sorduk"larını kaydetti.

"Papa ile görüşmede aracı kim?"

Gülen ile 1999'da ABD'ye gittiği uçağın yolcu listesini istediklerini anlatan Özdağ, Gülen ile Papa 2. Jean Paul görüşmesine de dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"Vatikan'dan Fetullah Gülen mi randevu aldı yoksa Papa mı Gülen'i davet etti. Bunun ortaya çıkması lazım. Bizim geleneğimizde din adamları devlet adamlarının ayağına gitmez. Devlet adamları din adamlarının ayağına giderler. Fetullah Gülen gibi şarlatanlar için bunu söylemiyorum. Papa kendisini davet ettiyse mehdiliğe, mesihliğe, kainat imamlığına soyunmuş adam niye gitti? Aracı kim? Son görüşmesi Bülent Ecevit ile, onunla görüşüp gitmişti. Komisyon üyesi olarak dilekçemi verdim, dilekçe Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Vatikan'a bu hafta gidecek. Aracıyı Vatikan bildirsin, Vatikan bildirirse elimizde resmi kayıt olur. Aracının bildirilmiş olması Türkiye'de bu yapıyla ilgili çok şeyin ortaya çıkması demektir."

"Halife-i ruy-i zemin gibi gelecekti"

Gülen'in Türkiye'ye "sözde halife" gibi geleceğini dile getiren Özdağ, "ABD'den Türkiye'ye bir uçak kalkacaktı. Bu uçakta Gülen olacaktı. İstanbul'a uçak inecekti. Gelirken de bir kaftan olacaktı üzerinde, Yavuz Sultan Selim hanın kaftanını çaldırmak istedi. Son dakikada (kaftanı çalmak isteyen kişi) yakalandı. Bu kaftanı 350 bin liraya tamir ettirdik. Yavuz Sultan Selim'in mezarının üzerine koydurduk, cam bir fanus var. Yavuz'un kaftanıyla gelip 'Ben Halife-i ruy-i zemin'im' (yeryüzünün halifesi) diyecekti. Allah müsaade etmedi" diye konuştu.

"CHP'liler Ecevit'in, Gülek'in rolünü unutmasınlar"

CHP'nin eski genel sekreterlerinden Kasım Gülek'in Gülen'e çok destek olduğunu, Gülek'in eşinin Beylikdüzü'nden bağışladığı 70 dönümlük araziyle ilgili Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nden bilgi istediğini ifade eden Özdağ, "CHP'liler Ecevit'in, Gülek'in rolünü unutmasınlar. Ecevit CHP'nin genel başkanı, Başbakanıydı, Kasım Gülek genel sekreterdi" dedi.

Özdağ, CHP'nin 17-25 Aralık'tan sonraki politikalarını da eleştirerek, "Bunların televizyonlarına çıkmalarını, kapatılmalarını protesto etmelerini unutmasınlar. 17-25 Aralık'tan bir hafta önce Kemal Kılıçdaroğlu ABD'ye gidiyor. FETÖ'ye ait bir enstitüde Gülen'in önemli adamlarıyla buluşma yapıyor. Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretini açıklaması lazım. Burada kimler vardı? Ne konuştu? Bunu öğrenmek istiyoruz. Bunları açıklamaya davet ediyorum. 17-25 Aralık'tan sonra kaç CHP'li milletvekili 15 Temmuz'a kadar bunların televizyonlarına çıktı?" diye sordu.

"Yazıcıoğlu ile Erdoğan'a suikast ekibi aynı"

Darbeci askerlerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı Marmaris'te derdest etmesi halinde darbenin başarıya ulaşacağına dikkat çeken Özdağ, "Merhum Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinin parçalarını sökenlerle Erdoğan'ın otelini basanlar aynı adamlar. Aydın Özsıcak ve o ekip aynısı. Özsıcak'ı (o dönem) serbest bırakanlar, bugün FETÖ'den tutuklu. O uçakları kullanan, helikopterin üzerinden geçen F-16 kullananlar da içeride, tutuklular" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

 

15 Temmuz Darbe Girişimi Haberleri

Darbecilerin “Yurtta Sulh Konseyi” üyesi 17 sanığa verilen hapisler onandı
15 Temmuz, zulme ve tuğyana karşı direnen halkın zaferidir!
Yargıtay'dan "25 Aralık darbeye teşebbüs" davasında kısmen onama ve bozma kararı
Ülke genelindeki camilerde sela okundu
15 Temmuz darbesinin maliyeti milyarlarca doları buldu