Mısır’ın Yeni Başbakanı Hişam Kandil

Ahmet Varol

Diktatör Hüsni Mübarek zamanında Mısır’da hükûmet kurma görevlendirmeleri dünya medyasında pek gündem oluşturmadığı gibi başbakanın kim olduğu da fazla bilinmezdi. Çünkü Mısır’da devlet yönetimi denince akla gelen isim cumhurbaşkanıydı. Enver Sâdât’ın öldürülmesinden sonra da cumhurbaşkanı sürekli aynı kişiydi. Zaten 2005 yılının başlarında meydanlara taşan “el-Kifaye (Artık Yeter)” protestolarından sonra geçekleştirilen göstermelik ve cüzi anayasa değişikliklerine kadar Hüsni’den başkasının aday olmasına izin verilmiyordu. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerine tek adayla girilmesi gerekiyordu. Halkın da işte bu bir adayı seçme hakkı vardı. Bunun adı da seçimdi tabii!

Başbakan cumhurbaşkanı tarafından tayin ediliyor ve o da hükûmetini kuruyordu. Cumhurbaşkanının kapı kethüdalığını yaptığı için kim olduğu, nasıl biri olduğu merak edilmezdi. O yüzden Mısır’daki gelişmeleri yakından izleyen basın mensuplarına bile Hüsni Mübarek dönemi Mısır başbakanlarını sorsanız birçoğu onun başkanlık sarayını terk ederken tayin ettiği Ahmed Şefik’ten başkasını hatırlamayacaktır. Şefik’i bilmeleri de sıcak olayların merkezine oturması, bayağı magazin olması ve son seçimlerde de cumhurbaşkanlığına aday olması, aynı zamanda seçimi kazanabilmesi için dikta artıkları tarafından sürekli pohpohlanması sebebiyledir.

Şimdi Mısır’da birtakım zorluklar ve sıkıntılar yaşanmasına, dikta artıklarının yine bazı önemli noktalarda dizginleri elde tutabilmek için zorlamalarına rağmen yeni sistem yavaş yavaş oturuyor. Artık devletin zirvesinde halkı ve onun özgür iradesini temsil eden bir cumhurbaşkanı var. O da yeni hükûmetin kurulması için görevlendirme yaptı. Diktatör Hüsni Mübarek’in birini hükûmet kurmakla görevlendirmesi uluslararası haber ajanslarının bültenlerinde en fazla iki üç satırlık dipnot derecesinde bir haber şeklinde geçerdi. Basın yayın organlarının bazıları onu dış haberler sayfasının alt köşelerinden bir yere sıkıştırır, bazıları da sadece bakıp geçerlerdi.

Mısır’ın yeni yapılanma merhalesinde Cumhurbaşkanı Dr. Mursi’nin hükûmet kurma görevlendirmesi bayağı haber oldu ve görevlendirilen kişinin yaşından sakalına kadar bütün vasıflarından söz edildi. Hakkında çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapıldı.

Mısır Cumhurbaşkanı tarafından yeni hükûmeti kurmakla görevlendirilen Hişam Kandil, 17 Eylül 1962 Mısır doğumlu. Yani 50 yaşını doldurmak üzere. Dolayısıyla Mısır’ın en genç başbakanı olacağına dikkat çekiliyor. Doktor unvanına sahip bir mühendis. Hüsni Mübarek’in devrilmesinden sonraki geçiş döneminde kurulan hükûmetlerde 21 Temmuz 2011’den itibaren Sulama ve Su Kaynakları Bakanlığı yapmış. Su kaynakları ve sulama konusunda uluslararası alanda çalışmalar yürütmüş ve önemli görevlere getirilmiş uzman bir isim. Afrika Kalkınma Bankası’nın su kaynakları konusunda danışmanlığını yapmış ve Nil havzasının değerlendirilmesiyle ilgili projelerin takibi görevinde bulunmuş. Bu konuda Mısır - Sudan ortak projesinin de gözlemciliği görevini yürütmüş.

Yorumcular Dr. Hişam Kandil kabinesinin “teknokratlar hükûmeti” olarak nitelendirilen ve daha çok her biri kendi sahasının uzmanı bakanların oluşturacağı bir hükûmet olacağını dile getiriyorlar. Cumhurbaşkanı Mursi’nin de siyasi mekanizmada geniş tabanlı bir yapılanma olması ve birlik hükûmeti oluşturulması amacıyla böyle bir ismi seçmiş olabileceği tahmin ediliyor. Ancak Hüsni Mübarek diktasının bir artığı olarak varlığını sürdürmeye çalışan Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin özellikle güvenlik ve askeriye ile ilgilenen Savunma, İçişleri gibi bakanlıkları kontrolü altında tutmak için baskı yapabileceği sanılıyor. Hişam Kandil’in hükûmeti kurmakla görevlendirilmesinden sonra gerçekleştirdiği basın toplantısında yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin bu bakanlıkların belirlenmesi konusunda Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’yle istişare halinde olacağını söylemesi bu konularda askeri mekanizmayla uzlaşma içinde olmayı tercih edeceğine işaret ediyordu.

Başbakanlığa getirilen Dr. Kandil basın toplantısında ayrıca bakanların belirlenmesi konusunda kendileri için ana ölçünün “yeterlilik” olacağını vurgulayarak bütün kesimlere açık hareket edeceklerini dile getirmeye çalıştı.

YENİ AKİT