Yeni Akit/ Ahmet Varol
Mısır’dan sonra Irak’ta gösteriler
Arap dünyasında ikinci bir Arap Baharı’nın havası ciddi bir şekilde kendini hissettiriyor gibi. Sudan’da 2018’in Aralık ayının başında başlayan olaylar Ömer El-Beşir yönetiminin devrilmesine neden oldu. Onun yönetiminin devrilmesi tabii ordunun darbe yapması sonucu oldu ama böyle bir darbenin alt yapısını hazırlayan gelişmeler de sivil eylemler oldu. O yüzden sivil eylemleri organize eden Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri darbe yapan cuntacılarla pazarlık masasına oturarak geçiş dönemi için kurulan Devlet Konseyi’ne ortak olmayı ve geçiş dönemi hükümetini kurmak için yetki almayı başardı.
Ardından Mısır’da yıllardan beri orduyla iş yapan bir sanatçı müteahhidin Sisi’nin, eşinin ve ordunun üst düzey komutanlarının yolsuzluklarına dair bildiği birtakım hususları kamuoyunun gündemine taşıması ve kamuoyunu Sisi’yi istifaya zorlamak için meydanlara çıkmaya çağırması üzerine yeniden gösteriler başladı. Sisi’nin BM Genel Kurulu toplantısına katıldığı sırada ABD Başkanı Trump’la görüşmesi esnasında Trump’ın ona moral vermeye çalışması aslında kendisinin de en az Sisi kadar endişeli olduğunu ifşa ediyordu. Siyonist işgalcilerin medya organlarında da; “Sisi devrilirse ne yaparız?” sorusunun sorulmasına ihtiyaç duyulması Mısır’da meydana gelen gösterilerin onları da endişeye soktuğunu ortaya koyuyordu. Halkı gösteriler için meydanlara çıkmaya çağıran müteahhit Muhammed Ali yaptığı son açıklamalarda “mücadelemiz son bulmuş değildir” diyerek Sisi’yi istifaya zorlayıncaya kadar eylemlerin ve gösterilerin sürdürülmesini istedi.
Mısır’da Sisi’ye karşı olayların patlak vermesinin üzerinden fazla zaman geçmeden, 1 Ekim Salı gününden itibaren Irak’ta gösteriler başladı. Irak’ta Mısır’daki gibi gösterileri yönlendiren ve halkı meydanlara çıkmaya çağıran belli bir kişi yok. Eylemlerin daha çok sosyal etkileşim ve yönlendirme ile düzenlendiği anlaşılıyor. Ancak Mısır’daki gösterilerden ciddi şekilde etkilendikleri sosyal medya üzerinden attıkları mesajlardan anlaşılıyor. Mesajlarda Iraklıların birbirlerine “Mısırlı senden daha cesaretli değildir” diyerek meydanlara çıkmak için teşvikte bulunmaları bunu gösteren gerçeklerden biri.
Sudan’daki gösterilerde yoksulluk ve pahalılık etkili olmuştu. Halk büyük ölçüde ekonomik sebeplerle meydanlara çıkmıştı. Mısır’daki gösterileri yönlendiren etken de ekonomik durum oldu. Ama burada daha çok halkın büyük yoksulluk içinde olmasına rağmen devletin başındaki cunta liderlerinin büyük yolsuzluklar yapmaları etkili oldu. Irak’ta da ekonomik sebeplerin birinci etken olduğu görülüyor. Gösterilere katılmak için meydanlara çıkanlar ekonomik problemlerin ve işsizliğin devam etmesine rağmen hükümetin başındakilerin halkın sıkıntılarını değil kendi çıkar hesaplarını düşünmelerinden şikayetçi oluyorlar.
Irak’taki gösterilerde merkez başkent Bağdat olmakla birlikte sadece Bağdat’la sınırlı da değil. Ülkenin değişik şehirlerinde gösteriler düzenleniyor.
İktidarı ellerinde bulunduranlar gösterileri bastırmak için şiddete başvurdular. İlk gün üç kişi hayatını kaybetti. İkinci gün sayı sekize çıktı. Olayların üçüncü gününde ise bizim bu yazıyı yazdığımız saate kadar hayatlarını kaybedenlerin sayısının on bire çıktığı açıklanmıştı. Ayrıca çok sayıda yaralanan oldu. Yönetimi ellerinde bulunduranlar devletin kolluk güçlerinin tamamını seferber ederek gösterileri engellemeye çalışıyorlar. Ayrıca halk sosyal medya üzerinden örgütlendiği için hükümet yetkilileri sosyal medyaya erişimi engellemeye çalıştılar. Bazı yerlerde internet bağlantıları tamamen kesildi. Ama bütün bunlara rağmen yine de gösterilerin önüne geçilemedi ve gittikçe de yayılmaya meyilli olduğu anlaşılıyor.