Mısır’daki Seçim Tiyatrosu: Sisi Yalancı Karakteriyle Sahnede

Yazısında Mısır’daki seçim tiyatrosunu değerlendiren Ahmet Varol, rakiplerini pasifize eden darbeci Sisi’nin göstermelik olarak Musa Mustafa Musa’yın adaylığını onayladığını ancak gerçekte Sisi’nin bir rakibi olmadığına dikkat çekiyor.

Ahmet Varol’un Yeni Akit’teki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı bugünkü (22 Mart 2018) yazısı şöyle:

Yalancının Yüzü Kara

Mısır’da bu sıralarda göstermelik bir cumhurbaşkanlığı seçimi gündemi meşgul ediyor. Ülke dışında yaşayanların oy kullanma günleri geçti. Ülke içinde yaşayanlar ise beş gün sonra oylarını kullanmaya başlayacaklar ve oy kullanma işlemi üç gün sürecek.

Ancak bu seçimler gerçekte halkın tercih yapmasına fırsat verilmesi amacıyla değil diktatör Sisi’nin cumhurbaşkanlığının halka yeniden zorla onaylatılması amacıyla gerçekleştiriliyor. Çünkü seçimlerde gerçekte Sisi tek aday durumundadır. İkinci bir aday var ama o da Sisi’nin gölgesi.

Sisi’ye rakip olabilecek adayların adaylıkları çeşitli yönlerden engellendi. Ama Sisi tek aday olarak da görünmek istemiyordu; halkın en azından tercih yapmasına imkân verildiği yönünde bir senaryo oluşturulması gerekiyordu. O yüzden cumhurbaşkanlığı adaylık başvurusu süresinin bitmesine dakikalar kala, Sisi taraftarı Yarın Partisi’nin lideri Musa Mustafa Musa aday oldu. Ama onun adaylığı tamamen filim icabı. Onun seçilme gibi bir amacının olmadığı ve seçimlerde yapılacak hilelere de herhangi bir itirazının olmayacağı, olsa da gene senaryo gereği olacağı herkes tarafından biliniyor. O yüzden dediğimiz gibi bu adam Sisi’nin gölgesi durumundadır. Halk da Sisi ile gölgesi arasında tercih yapmak zorunda kalacak. Gölgesinin bir şahsiyeti hakikiyesi olmayacağı için seçimi her hal ü kârda Sisi kazanacak.

Fakat ilginçtir ki yalancı Sisi 20 Mart Salı gecesi çıktığı bir televizyon programında kendisinin aslında seçimlerde birçok aday olmasını, böylece halkın istediği adayı seçmesi için şartların oluşturulmasını arzuladığını iddia etmiş hatta bu konuda yemin bile etmiş. Kur’an-ı Kerim’de Sisi gibi yalan yere yemin edenler hakkında şöyle buyurulur: “Yeminlerini bir kalkan edindiler de böylece Allah’ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.” (Mücadele, 58/16)

 Yalancı Sisi aynen şu ifadeleri kullanmış: “Vallahi’l-Azim (Yüce Allah’a yemin olsun ki), ben sizin hangisini istiyorsanız onu seçebilmeniz için, yanımızda insanların ileri gelenlerinden bir, iki, üç hatta on aday olmasını arzuluyordum.” Muhaliflerin adaylıklarının engellenmesinde kendisinin hiçbir fonksiyonunun olmadığını iddia etmiş.

Şimdi Sisi gibi bir sinsi, Allah’ın adına yemin ediyor diye onun yalanlarına inanacak mıyız?

Malum olduğu üzere, Hüsni Mübarek’in devrilmesinden sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muhammed Mursi’nin rakibi olan ve Baltacı fitnesini de organize eden Ahmed Şefik bu yıl cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağı, bu kararından vazgeçmeyeceği konusunda kesin ifadeler kullanmıştı. Ama çok geçmeden adaylıktan vazgeçtiğini açıklama ihtiyacı duydu. Eski Genelkurmay Başkanı Korgeneral Sami Anan adaylıktan vazgeçmemesi üzerine çeşitli suçlamalarla mahkemeye sevkedildi, üstelik asker vasfının devam ettiği iddiasıyla aday olmak değil oy kullanma hakkının bile olmadığı açıklandı. Cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda ısrarlı olduğunu söyleyen Av. Halid Ali de çekilmek zorunda bırakıldı. Bu kişilerin maruz kaldığı durumlardan sonra kimse zaten adaylığa cesaret edemedi. O yüzden şeklen çok adaylı seçim olması için Sisi son dakikalarda kendi gölgesi durumundaki Musa Mustafa Musa’yı devreye soktu.

Bütün bunların vuku bulmasında Sisi’nin hiçbir fonksiyonunun olmadığı iddiasına inanabilmek için çok saf olmak gerekir. Ama Sisi o kadar arsız bir yalancı ki gayet net bir şekilde ortada duran gerçeği inkâr edebilmek için bile yemin edebiliyor. Bu gibiler yeminlerini kendilerine kalkan edinerek insanları kandırmaya çalışan edepsizlerdir.

 

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!