Mısır’da Ordunun Siyaset, Hukuk ve Ekonomi Üzerindeki Tahakkümü

Ahmet Varol, Mısır’da geçen Cuma başlayan Sisi karşıtı gösterileri değerlendirdiği yazısında ordunun siyaset, hukuk ve ekonomi üzerindeki tekeline dikkat çekiyor.

Ahmet Varol’un Yeni Akit’te yayımlanan köşe yazısı (27 Eylül Cuma) şöyle:

Mısır’da Ordu Diktatörlüğüne Başkaldırı

Mısır’da kraliyet rejimine karşı askeri darbenin gerçekleştirildiği 1952’den bu yana ordu diktatörlüğü hüküm sürmektedir. 2011’deki halk hareketiyle bu diktatörlüğün son bulması ve halkın yönetimde söz sahibi olması için mücadele edildi ama maalesef Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap dünyasındaki muhtelif dikta rejimlerinin organize ettiği fitne hareketi halk devrimiyle kazanılanların yeni bir darbeyle tamamen geri alınmasına neden oldu. Bu aradaki geçiş süreci aşamasında da ordu diktatörlüğü son bulmuş değildi.

1952 darbesinden bu yana ülkede cumhurbaşkanı olanların, Muhammed Mursi dışında kalanlarının tümü asker kökenlidir. Ülkede gerçek anlamda halkın siyasi iradesini ortaya koyabildiği tek seçim Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanlığına seçildiği seçimdir. Bunun dışındaki seçimlerin tümü göstermelik ve silahların tehdidi altında gerçekleştirilmiş seçimlerdir.

Mısır’da ordu sadece askeri mekanizmaya ve siyasi alana değil ekonomik alana da hakimdir. Ordunun çok sayıda iktisadi şirketi, firması vardır. Bu firmalar ülkedeki ekonomik alanların önemli bir kısmını eline geçirmiştir. Kasaplıktan büyük inşaat ihalelerine kadar pek çok işi yapmaktadır. Ekonomik alanda iş yapmak, bir yerlerden ihale almak isteyen kimsenin muhakkak orduyla bağlantısının olması ve askeri mekanizmaya hükmeden generallerle iyi geçinmesi, onlara hizmet etmesi gerekir.

Askeriyeye ait firmalar her türlü yolsuzluğu, sahtekârlığı, usûlsüzlüğü yapar ve hiç kimse onları sorguya çekemez. Çünkü yargı da bağımsız değildir ve o da askeriyenin çıkarlarına hizmet etmek, onun hesaplarını yürütmek, davalara onun penceresinden bakmak, onun siyasetine göre hükümler vermek zorundadır.

Askeriyeye ait firmaların büyük dolaplar çevirdiğini, yolsuzluklar yaptığını herkes bilir ama pek kimse konuşma cesareti gösteremez. Özellikle ülke içinde bunları konuşma ve gündeme taşıma cesareti göstermeyi hiç kimse göze alamaz. Çünkü yolsuzluklardan söz etmeyi bırakın askeriyenin firmalarına laf atan kişi ertesi gün terör örgütleriyle irtibatlandırılır ve kendini işkence merkezlerinden birinde bulur.

Fakat uzun yıllar askeri firmalarla iş yapmış, bu firmalardan ihaleler almış olan ancak şu anda Mısır dışında, İspanya’nın Barselona şehrinde yaşayan Muhammed Ali isminde bir müteahhit iş adamı geçtiğimiz haftalarda ordunun başındaki generallerin ve en başta da asker kökenli darbeci cumhurbaşkanı ve cunta lideri Abdülfettah Sisi ile eşinin orduya ait firmalar vasıtasıyla verilen ihalelerde çok büyük yolsuzluklar yaptıklarını dile getirdi. Kendisinin de bizzat şahit olduğu bu yolsuzluklar hakkında kamuoyuna bazı önemli bilgiler ve belgeler de sızdırdı.

İş adamı Muhammed Ali, Sisi’nin ve ordunun başındaki generallerin yolsuzluklarına son verilmesi için mücadele başlatılması çağrıları yaptı ve bu amaçla halkı harekete geçirmek için kampanyalar başlattı. En başta Sisi’yi istifaya davet ederek, istifa etmemesi durumunda meydanlara inilmesi çağrıları yaptı. Bu çağrılar geçtiğimiz Cuma günü yankı bulmuş ve Mısır’ın Kahire başta olmak üzere muhtelif şehirlerinde gösteriler düzenlenmişti.

İş adamı Muhammed Ali, Sisi diktatörlüğüne ve yolsuzluklarına karşı mücadelenin durmamasını isteyerek kenara çekilmemekte ısrar etmesi durumunda bu Cuma yani bugün yine gösteriler yapılması hatta Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda milyonluk bir gösteri düzenlenmesi çağrısı yaptı.

Sisi cuntası çağrıların etkisini önlemek ve insanların gösterilere katılma cesaretlerini kırmak için şiddet ve baskının gücünü kullanarak geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattı. Bizim bu yazıyı yazdığımız dakikalara kadar tutuklananların sayısı iki bine yaklaşmıştı. Ama bu tutuklamalara rağmen yine de gösterilerin yapılacağı tahmin ediliyor.

Bu olayların gerek Mısır cunta yönetiminde ve gerekse onunla büyük çıkar ilişkileri içinde olan İsrail ve ABD yönetiminde endişelere neden olduğu görülüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!