Devrim süreci devam ediyor, gelişmeler doğru yönde, ileri doğru, ancak şu an gelinen noktada Mübarek gitti ama rejim hâlâ işbaşında.
Dahası, eğer bu iş bu noktada kalacaksa, askeri bir yönetim iş başında.. Yani “Devrim inkıtaya uğradı, darbe oldu” da denebilir.. Ama bu, devrimin başarısız olduğu anlamına gelmez.. Bu belirsizliğin de uzun süreceğini sanmam..
Kertenkele kuyruğunu bıraktı, kaçtı. Ama halkın kararlı duruşu devam ediyor.
Olması gereken Ömer Süleyman’ın tutuklanması, hükümetin istifa etmesi ve Meclis’in feshedilmesi.
Bunun için önce bir Devrim Konseyi kurulması gerekiyor.. Konsey’in derhal Bakanlar Kurulu’nu atayıp, siyasi partiler ve seçim yasasını ilan edip, en kıza zamanda ülkeyi seçime götürmesi ve ardından Kurucu Meclis olarak görev yapacak Meclis’in derhal yeni bir anayasa yapması gerekiyor.
Kurulacak hükümetin bir diğer önemli görev olarak, Genelkurmay Başkanı, İstihbarat Başkanı, yüksek yargı başkanlarını derhal görevden alıp, yeni kişileri ataması gerekiyor..
Bu süreçte Anayasa Mahkemesi’nin görevlerinin askıya alınması gerekiyor..
Aslında Konsey Başkanı belli: Baradey. Dışişleri Bakanı da belli: Amr Musa. Harekette temsil edilen 5 gruba, başkan yardımcılığı seviyesinde devlet bakanlığı şeklinde birer üyelik verilebilir..
İhvan’ın isteyeceği bakanlıklar da belli. Tahmin ediyorum, Adalet, İçişleri, Vakıf ve Dini Hizmetler, Eğitim, Sağlık bakanlıklarını isteyeceklerdir..
Ekonomi, Maliye, Ticaret ve Sanayi, Hazine, Gümrük-Tekel bakanlıkları koalisyon üyeleri arasında paylaşılabilir.. Genç grup Kültür, Spor, Çevre bakanlıklarına verilebilir mesela. Savunma Bakanlığı’na ordu içinden emekli biri atanabilir.. İmar-İskan, Enerji bakanlıkları bilim adamları arasından seçilebilir.. Gruplara yakından bakınca böyle bir manzara çıkıyor ortaya..
Koalisyon kendi arasında şu bakanlıkları da bir şekilde paylaşır: Ulaştırma, Tarım, Çalışma, Enerji, Çevre, Hak ve Özgürlükler Bakanlığı. 20 bakanlıktan oluşan bir geçiş hükümeti.. Hükümet, daha ilk günden, çalışma takvimini yayınlamalı ve kendini feshedeceği günü de açıklamalı..
Kurulacak Meclis, Kurucu Meclis olarak çalışabilir ve bu konuda Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanabilir. Bu arada Türkiye’de eş zamanlı yaşananlar da önemli. Balyoz davası ile ilgili yaşananlar önemli. Herhalde, o konuyu yarına bırakmam gerekecek..
Bana kalırsa Mısır’da geçmişte neler olduğunu, derin yapılanmayı tam olarak anlayabilmek için CHP tarihi, Ergenekon ve Balyoz darbe planını da ciddi bir şekilde incelemeleri gerek.. Şimdi, gelinen noktada, “3’lü çete” duruma vaziyet ediyor. ABD ve AB, İsrail ve bölgedeki diktatörlük rejimlerinin oluşturduğu koalisyon.. Bu iş biraz da Batı’daki İsrail lobisinin bir tezgahı gibi geliyor bana..
Devrimin yankıları devam edecek. Kuzey Afrika’da, Akdeniz sahilinde sular ısınmaya devam edecek. Yemen’de de sular durulmayacak, Ürdün’de de.. Cin şişeden çıktı.
Benim endişem, İsrail’in Sina ve Gazze Şeridi’nde, Mısır’daki belirsizliği gerekçe göstererek askeri operasyon başlatması ve bu durum üzerine silahlı kuvvetlerin zor kullanarak, ülke güvenliğini bahane edip güç kullanmak sureti ile yönetime el koyması şeklinde bir senaryo idi.. Bu İsrail’in başarılı olacağı, kazançlı çıkacağı bir senaryo değildi elbet. Askerler de bu işten kazançlı çıkmazlardı. Madem askerler yönetime el koymak konusunda isteksizler, onları mecbur bırakmak için İsrail böyle bir oyun oynayabilirdi. Ama Amerika devreye girdi. Mübarek topu Ömer Süleyman’a, o da askere attı.
Gölge CIA olarak bilinen Stratfor, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in istifasını ordunun Mübarek’e darbe gerçekleştirmesi şeklinde yorumladı. Ordu bir şekilde yönetime el koydu. Ve Mısır’da yeniden 1952 modeline geri dönüldü.
Bu aslında demin sözünü ettiğim Şeytan Üçgeni Koalisyonu için zaman kazandıracak, halkın öfkesinin daha da büyümesini önlemek için düşünülmüş bir ara çözüm.
Askerlerin kendi arasında görüş birliği olmadığı gibi, muhalefetin de kendi arasında bir uyum yok. Ama sorunun, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf bir biçimde çözümlenmesi için inanılması güç bir sağduyu var.. Yani iktidarı tek başına ele geçirmek isteyen bir muhalefet yok.. Bu da büyük bir şans.. Bu birlik ve beraberliğin parçalanması için Şeytan Üçgeni Koalisyonu’nun her türlü 6. kol faaliyeti, dedikodu ve yalan haberi, psikolojik harp taktiklerini kullanacağına kuşku yok..
Bunun için öncelikle Mısır Haber Ajansı ve Devlet Rd-Tv’sinin muhalefetin kontrolüne geçmesi ve özerk bir yapıda olması şart.. Bu arada Mısır’daki derin yapının, Mübarek’in tetikçileri, CIA ve MOSSAD, MI5 gibi İstihbarat timlerinin bir takım halk liderlerine karşı faili meçhul cinayet girişimleri konusunda da dikkatli olunması gerek. Selam ve dua ile.
YENİ AKİT