Kim kimin devrimini çaldı? / Mustafa Özcan
Yahudilerin büyük devletlere sığınma geleneği vardır ve Kur’an buna atıfta bulunur. ‘Hablum minallahi ve hablum minennasi/Allah’ın ya da kulların ipiyle’ ifadesi buna işaret eder. Bazıları güçlülerle Yahudilerin koalisyonunu şöyle tasvir etmiştir. Devin tepesindeki cüce. Cüce İsrail’dir. Devin sırtındaki İsrail bundan dolayı devden daha büyük gözükür. Bu nedenle insanlar arasında şu tartışma dinmemiştir: ABD mi İsrail’i yoksa İsrail mi ABD’yi kullanmaktadır? Muhammed Haseneny Heykel gibilerine göre bu ilişkilerde kullanılan taraf İsrail kullanan taraf ise ABD’dir. Heykel’in bu değerlendirmesi dakik ve isabetli değildir. Allah’ın ipine tutunamayan İsrail insanların ipiyle payidar olmaya çalışmaktadır. İsrail’i İsrail yapan güçlü devletlerle ilişkileridir. Elbette kabul etmek gerekir ki, bunun da bir sınırı vardır. Bir Alman atasözünde şöyle denilir: Devden daha iri ve uzun kim vardır? Cevabı şudur: Devin kollarına tünemiş cüce! Şerif Abdulaziz Zuhri adlı yazar ABD’nin liberaller üzerinden Mısır devrimini çalmak ve yönlendirmek istediğini lakin evdeki hesabın çarşıya uymadığını ileri sürmektedir. Kimileri bazı verilerden veya cüzi göstergelerden yola çıkarak devrime genel bir anlam yüklemeye çalışmaktadır. Bu, devrimin bir Amerikan projesi olduğu tezidir. Bazı veriler diye sözünü ettiğimiz hususlar genel anlam yüklemeye yetmez. Abdulaziz Zuhri isimli yazar işte bu verilere temas etmektedir. Bu verilere göre ABD’de 2008 yılında Mısır’daki kendi yandaşlarına ve demokrasi yanlılarına ya da liberallere 28 milyon dolar yardımda bulunmuştur. 2010 yılında da yine bu hareketleri 8 milyon dolar fonlamıştır. İşte bu verilerden yola çıkan kimileri Mısır devrimini halis ve mahza Amerikan devrimi olarak nitelendirmeye çalışmıştır. Elbette bu bir bühtandır ve birkaç milyonla bir devrim yapılmaz. Devrim nesillerin devrimidir ve iki husus etkili olmuştur. Suriye modeli tevris ya da Cemal Mübarek’in babasının yerine hazırlanması ve Bin Ali’nin devrilmesi. Bunlar öfke kabarmasına, seline ve galeyan ve feverana neden olmuştur.
•
Abdulaziz Zuhri, ABD’nin ve AB’nin fonladığı yandaş zümreler aracılığıyla devrimi kaçırmaya çalıştığını lakin muvaffak olamadığını ifade etmektedir. ABD’nin fonladığı zümreler genel olarak liberaller ve eski solcu zümrelerdir. Zımni olarak Abdulaziz Zuhri bunların durumunu Yahudilerle devin ilişkisine benzetmektedir. Bu ilişkilerde devi İslami kesimler temsil ederken cüceyi liberaller temsil etmektedir. ABD yanlış hesabın sonucunda bu cüce takımının veya zümrelerin devrimi ele geçireceğini ve İslamcıları da güdeceğini tasavvur etmiştir. Lakin yanlış hesap Kahire’den dönmüştür. İslami kesimler cücenin sırtlarına binerek kendilerini robot gibi yönlendirmesine karşı çıkmışlardır. ABD’nin de bildiği gibi esasında liberallerin halk nezdinde tabanları yoktur ve devrimden sonra çözülmeye başlamışlardır. 6 Nisan hareketi çözülme aşamasına gelmiş ve iç bütünlüğünü korumak için dışarıdan yardım talep etmektedir. İslami kesimlerin şevketini kırmak isteyen Muhammed Ali AlBaradey ise bazı sufi kesimleri ayartmaya ve yanına çekmeye çalışmaktadır. Bir kolu ABD diğeri Libya ve ötekisi de İran’a uzanan Azmiye Tarikatı Şeyhi Alaaddin Mazi Ebu’l Azaim, AlBaradey koalisyonuna katılmıştır. AlBaradey ayrıca Rufai Camiine giderek burada Rufai Tarikatının Şeyhi Tarık Rufai ile seçim ittifakını veya desteğini görüşmüştür. Esasında Kaddafi’nin yıllardır Libya’da oynadığı oyunu AlBaradey gibiler Mısır’da dejavu biçiminde yeniden oynamaya çalışıyorlar. Tahrir’i ve devrimin ruhunu ele geçirme yarışı devam ediyor. İslamcıların 29 Temmuz’daki milyonluk gösterilerine karşı meydana milyonluk bir sufi-liberal kitlesi yığmak istiyorlar.
•
Devrimin kimliği üzerine İslami kesimler ile Batı destekli liberaller arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. ABD dönüşü sonrasında İbni Haldun Merkezi Başkanı Sadeddin İbrahim devrim sonunda Karadavi’nin Tahrir’de cuma namazını kıldırmasını Humeyni’nin Tahran’a dönüşüne benzetmişti. Daha önce de Suriyeli liberallerden ve aşırı laiklerden Bessam Tıbi de Karadavi’yi Humeyni’den daha tehlikeli birisi olarak tasvir etmiştir! İlginçtir, Sadeddin İbrahim böyle derken AlBaradey Mısırlı Şiileşmiş isimlerden Muhammed Rasim Nefisi ile seçim ittifakına gidiyor. İhvan ve selefilerle köprü kuramayan Azmiye Tarikatının şeyhleri de Tahran, Washington ve Trablusgarb’la daha rahat ilişki kurabiliyorlar.
Liberal-İslamcı ilişkilerinin geleceği bağlamında, Mısır, Türkiye için zengin bir deneyim ve laboratuvar olma özelliği taşıyor.
YENİ AKİT