Mısır'da İşkencenin Adresi 'Akrep Cezaevi'

Mısır'daki Akrep Cezaevi'ndeki koşullar ve yapılanlar hakkında ortaya atılan suçlamalar endişe verici bir boyutta.

Mısır'da, "gayriinsani" ve sağlık hizmetlerinden tamamen yoksun olduğu ileri sürülen hapishanelerde başta Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) üyeleri olmak üzere çok sayıda rejim muhalifinin hayatını kaybettiği iddiası ciddi boyutlara ulaştı.

Bazı hukukçu ve muhaliflere göre, ülkedeki hapishanelerde şu ana kadar 40'ı siyasi olmak üzere 200'den fazla kişi hayatını kaybetti.

İhvan, üyelerine yönelik gözaltıların siyasi olduğunu savunurken, hükümet yetkilileri ise bunu reddederek, söz konusu kişilerin siyaset dışındaki çeşitli suçlamalardan dolayı gözaltına alındığını vurguluyor.

Başkent Kahire'nin güneyindeki Turra bölgesinde yer alan Akrep Cezaevi'nde vefat eden İhvan üyeleri arasında Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) yöneticilerinden Ferid İsmail, İhvan'ın Şura Meclisi Başkanı İsam Dirbale, İhvan'ın eski yöneticilerinden Nebil el-Magrebi ile Mercan Salim ve İmad Hasan yer alıyor.

Ailelerin ifadelerine dayandırılarak basında 13 Ağustos'ta, Danıştay eski Başkan Yardımcısı Mahmud el-Hudeyri, El-İstiklal Partisi yöneticilerinden Mecdi Karkar ile Mecdi Hüseyin ve İhvan'ın Rehberlik Konseyi üyesi Reşad Beyumi'nin sağlık durumları kritik olduğu gerekçesiyle Turra Hapishanesi'ndeki hastaneye kaldırıldığına dair haberler yer almıştı. Söz konusu haberler Mısırlı yetkililer tarafından doğrulanmadığı gibi yalanlanmamıştı da.

Özellikle Tümgeneral Mecdi Abdulgaffar'ın İçişleri Bakanı olarak atanmasının ardından tutukluların ölüm ve sağlık durumlarının kötüye gittiği belirtiliyor. AA muhabirine söz konusu durumu Turra Hapishanesi'nde bir yıl 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan ve güvenlik nedenlerinden dolayı adının açıklanmasını istemeyen bir doktor şöyle anlattı:

"Mısır'daki hapishanelerin genelinde, özel olarak da Akrep Cezaevi'nde sağlık hizmetleri oldukça kötü. Bazen tutuklular kasten öldürülüyor. Hapishane idaresi hastalar ve ilaç ihtiyacı olan kişiler için gereken işlemleri yapmıyor."

Doktorlar Sendikası eski Genel Sekreteri Yardımcısı Abdullah el-Keryuni de Akrep'teki kötü şartlardan dolayı en çok mağdur olan kişilerin şeker, yüksek tansiyon, karaciğer, böbrek ve kanser hastaları olduğunu belirtti.

Bina ve Kalkınma Partisi, geçen ağustos ayında üyeleri İsam Dirbale'nin bulunduğu hapishanede hayatını kaybetmesine ilişkin yayımladığı yazılı açıklamada, "Dirbale'nin ölümünü suikast" olarak nitelendirilerek, "Çünkü hapishane idaresi, tansiyon ve şekeri olan Dirbale'nin ilaç almasını birkaç ay engelledi ve hastaneye kaldırılmasına da izin vermedi" denildi.

Hapishane yönetimi izin verse hastane tedavi etmiyor

Güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen Mısırlı başka bir doktor, hapishanelerde hayatını kaybeden siyasi tutuklulara ilişkin, "Bazen tutuklu hastaların, cezaevi hastanesi veya başka hastaneye acil olarak kaldırılması gerekiyor. Bu tür durumlarda hemen cezaevi müdürü bilgilendirilir ve onun da hapishaneler idaresini durumdan haberdar etmesi gerekir. Hapishaneler idaresinden onayın gelmesiyle de tutuklu hasta, ilgili hastaneye kaldırılarak tedavi edilir. Ancak siyasi tutukluların hastane talepleri, herhangi bir sebepten dolayı sürekli olumsuz sonuçlanıyor. Sonuç alamayan tutuklu hastalar da buna karşı yeniden talepte bulunarak direnmeye çalışıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Talebi onaylanan bazı tutukluların ise hastane tarafından çeşitli bahaneler öne sürülerek tedavisinin gerçekleştirilmediğini söyleyen doktor, şunları aktardı:

"Tutuklu hastaya bakmak istemeyen doktor, 'boş yatak yok' ve 'tıbbi cihaz bozuk' gibi bahanelerle geri gönderiyor. Muayene olan şanslı hasta ise film çekmesi gibi bir durumu varsa cezaevine getiriliyor ve kendisinin tekrardan film için sevk talebinde bulunması gerekiyor. Bu nedenle müdahale edilmeyen birçok hasta baygınlık geçiriyor. Hapishanelerdeki askeri doktorlar ise sağlık hizmeti verecekleri tutukluları ayırmak için cinayetten hapis yatan bir mahkumu görevlendiriyorlar. Söz konusu mahkum da istediği tutukluları listeye alır istediğini almaz."

İçişleri Bakanlığı, 13 Mayıs Çarşamba günü yaptığı açıklamada, "arbede ve polis merkezi önünde gösteri düzenleme" suçlamalarıyla 7 yıl hapse mahkum edilen İhvan yetkililerinden Prof. Dr. Ferid İsmail'in, karaciğer rahatsızlığı sebebiyle öldüğünü öne sürmüş, Human Rights Watch ise Birleşmiş Milletler raportörüne, söz konusu ölümün ihmal sebebiyle gerçekleştiği yönünde şikayet dilekçesi göndermişti.

Kasım ayında, İhvan yetkililerinden Ebu Bekir el-Kadi ve Ayn Şems Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Tarık el-Gandur tutuklu bulundukarı hapishanelerde hayatını kaybederken, İhvan'ın Dekahliye il yöneticilerinden Safvet Halil (57) ise hapishanede yakalandığı kanser hastalığı sebebiyle 27 Eylül 2013'te yaşamını yitirmişti.

HAP yönetim kurulu üyesi Ferid İsmail (58), tutuklu bulunduğu Akreb Cezaevi'nde şeker ve Hepatit C hastalıklarının ilerlemesine rağmen tedavisinin engellenmesi sonucu beyin felci geçirdikten sonra geçen mayıs ayında hayatını kaybetmişti.

Mısır İnsan Hakları Koordinasyonu'nda avukat Muhammed Ebu Hureyre, 1956 yılında çıkartılan hapishaneler sistemi yasasının 396'ncı maddesinin, "Cezaevi müdürünün, başsavcının onayıyla hayati tehlike oluşturan bir hastalığa yakalanan her tutukluyu serbest bırakabileceğine" işaret ettiğini kaydederek, "Ancak hapishanelerde siyasi tutuklular haklarında birçok ihlal yaşanıyor. Hukukçular, Mısır'daki siyasi tutukluların ilaç ve beslenme konusunda maruz kaldıklarının yanı sıra tek kişilik hücrelerde uzun süre bekletildiklerini gözlemledi. Bizler hukukçu olarak defalarca başsavcı ve hapishaneler idaresine şikayette bulunmamıza rağmen bir sonuç alamadık" diye konuştu.

Nedim İşkence ve Şiddet Mağdurlarını Rehabilite ile Tedavi Merkezi'nin yılın ilk yarısına ilişkin hazırladığı raporda, hapishanelerdeki tıbbi ihmalin, böbrek, akciğer, karaciğer, dalak, kalp rahatsızlıklarının yanında çeşitli organlarda yetmezlik, apandis iltihabı, kabakulak enfeksiyonu, mide yaraları, bronşiyal astım gibi çeşitli hastalıklara neden olduğu belirtildi.

Ayrıca tutukluların cezaevindeki yemeklerden zehirlendiği kaydedilen raporda kırık, çıkık, zedelenme gibi durumlarda da tedavi sağlanmadığı ifade edildi.

Akrep Cezaevi'ndeki tutukluların aileleri, eylül ayında hapishanedeki yakınlarını ziyaretin ardından açıklamalarda bulunmuş, tutuklularda ciddi kilo kaybı yaşandığını, aşırı zayıfladıklarını ayrıca verilen yemeğin çok az olduğunu ve cezaevi kantinini kullanmalarının engellendiğini aktarmıştı.

Doktor S.A. tutukluların aç bırakıldıklarını belirterek, "Bu yavaşça öldürmedir. İnsanın ihtiyacı olan protein, vitamin, karbonhidrat, nişasta ve şekerin yeterli düzeyde alınmaması vücutta kilo kaybı ve bitkinliğe neden oluyor. Bunun sonucu olarak da vücut gücünü kaybederek hastalıklara karşı dirençsiz oluyor. Bunların etkileri hastada tehlikeli komplikasyonlara yol açarak ölüme kadar gidebilir" dedi.

"Mahkumlar açlık greviyle tehdit edince tedavisine izin verildi"

Akreb Cezaevi'nde tutukluyken tıbbi ihmal nedeniyle hayatını kaybeden 41 yaşındaki İmad Hasan'ın kardeşi Halid Hasan, abisinin tutukluyken yaşadıklarını anlattı.

İmad'ın abisinin 2014 Ağustos'ta gözaltına alınarak, Akreb Cezaevi'ne götürüldüğünü aktaran Hasan, şunları söyledi:

"Geçen mayıs ayında İmad'ın sağlık durumu kötüleşti ve kilo kaybederek çok bitkinleşti. Onu ziyarete gittiğimizde sürekli karnının ağrıdığını ve kustuğunu söyledi. Ramazan Bayramı'nda İmad'ın ciddi şekilde hastalandığını, midesinden kan geldiğini ve bayıldığını öğrendik. Cezaevi yönetimi başta doktorun, hastanın hastaneye nakledilmesi yönündeki talebini kabul etmedi. Daha sonra tutuklular açlık greviyle tehdit edince izin verdi."

İmad'ın 2 hafta hastanede kaldığını ancak iyi ilgilenilmediğini belirten Hasan, "Hastanede doğru düzgün tahlil ve tetkik yapmadılar, sonra da cezaevine geri gönderdiler. Cezaevinde durumu daha da kötüye gidince bu sefer karın hastalıkları hastanesine naklettiler. Geçen Ağustos'ta yapılan tetkikler sonucu mide kanseri olduğu ortaya çıktı. Doktor, kanserli tümörü almak gerektiğini söyledi ancak hastanedeki tutuklulardan sorumlu yönetim, ameliyat işlemlerinde çok yavaş davrandı ve İmad 25 Eylül'de hayatını kaybetti" dedi.

Mısır makamları, "işkence ve ihmal iddialarını" reddediyor

Geçen Ağustos ayında İnsan Hakları Ulusal Konseyi'nden bir heyet, Akreb Cezaevini ziyaret etmiş, daha sonra ziyarete ilişkin yayımlanan rapor, konsey içinde tartışmalara yol açmıştı.

Bazı konsey üyeleri, raporun gerçekleri yansıtmadığını ve konseyin, yönetimin portresinin iyileştirmek için kullanıldığını belirterek rapora karşı çıkmıştı.

Mısır makamları ise cezaevlerinde işkence yapılmadığını, tıbbi ihmalin söz konusu olmadığını savunuyor.

Akreb Cezaevi, "rejim karşıtı muhalif tutuklulara" tahsis edilmesi için 1993 yılında devrik lider Hüsnü Mübarek döneminde kuruldu.

AA

Mısır Haberleri

Yeni görüntüler şatafatı gözler önüne serdi: Yoksullukla boğuşan Mısır’da gündem Sisi’nin sarayı
Sıra sana da gelecek!
Sisi cuntası Mısır’da kutlama yapan Suriyelileri tutukluyor!
Sisi diktası Mısır’da Filistin yanlılarını hapsediyor!
Mısır'da bir siyasi mahkum daha 'tıbbi ihmal' nedeniyle öldü