Mısırda Darbe de Olsa, Bu Şarkı Burada Bitmez

MUSTAFA SİEL

Mısır'da Darbe de Olsa, Bu Şarkı Burada Bitmez

Cin Şişeden Çıkmıştır Bir Daha Girmez.

Hani masallarda geçer ya, bir şişeye hapsedildiğinden hareketsiz bırakılan bir cin, bir vesile ile şişenin dışına çıkar ve tekrar şişeye girmeksizin tüm maharetlerini sergilemeye başlar.

İslam dünyası da son yüzyıllarda kendi gaflet ve delaletinin de etkisiyle batı tarafından şişeye hapsedilmiş cinin konumunda idi.

Cemaleddin Afgani'nin yüz küsur yıl önce attığı diriliş ve ıslah tohumları son yıllarda somut meyvelerini vermeye başlamış, İslam ümmetinin öncü ve önderi olan Islahçı İslami Hareketler, İslamın hapsedilen potansiyelini ortaya çıkarmaya başlamışlardır.

Bu meyvelerin en güçlü ve açık olarak verildiği Mısır'da, batılı efendilerinin yönlendirmesi, işbirlikçi Arap monarşilerinin maddi ve manevi desteği ve Mısır içindeki askeri ve sivil yerli işbirlikçilerin kullanılması yoluyla gerçekleştirilen bir darbe ile, Islahatçı İslami gelişmenin en gür olduğu kaynak kurutulmaya çalışılmaktadır.

Lakin bu nafile bir uğraş olup, adeta masallardaki şişeden çıkan cini şişeye geri tıkma uğraşısına benzemektedir.

Mısır'daki Darbe Bir Bumerang Gibi Darbecileri ve Destekçilerini Vuracaktır

Batının, işbirlikçi Arap monarşilerinin ve Mısırlı işbirlikçilerinin bu çabaları nafile olmakla kalmayacak, üstelik bir bumerang gibi kendilerini vuracak, Mısır ve dolayısıyla dünya İslami hareketlerini güçlendirecektir inşaallah.

Kısa vadede darbeciler ve destekçileri kısmi başarılar elde etmiş görünseler bile, orta vade de bu kısmi başarı görüntülerinin aldatıcılığı ortaya çıkacağı gibi, uzun vade de asıl darbeyi kendileri yiyeceklerdir.

Türkiye'de 28 Şubat Örtülü Askeri Darbesinin akibetine benzer, belki ondan daha şiddetli bir akibetle karşılaşacaklardır Mısır darbecileri ve onların destekçileri.

Mesele Mısır Ve Mursi Değil, Mesele İslami  Uyanış Ve Dirilişin Önlenmesidir

Mısır'da yapılmaya çalışılan şey, Mursi ve Müslüman Kardeşleri ortadan kaldırmak değildir asla, Islahçı İslami Hareketin Önünü kesmek ve ortadan kaldırmaktır asıl hedef. Hedef Mısır bazında değil, küresel bazdadır.

İyi tahlil edildiğinde, Gezi Olayları İle Mısır Olaylarının aynı odaklarca planlanan eşgüdümlü hileli planlar -  tuzaklar (mekirler) olduğu görülmektedir.

Küresel Küfür Odaklarının İslami gelişmeler karşısında paniklemeleri, bu güne değin gizlice gerçekleştirmeye çalıştıkları İslama karşı hileli düzenlerini (mekir), gizlemelerine imkan bırakmayacak şekilde açıktan yapmalarına sebep olmaktadır.

Bu açık saldırılar ise, ümmettin genelinde bir ümmet bilinci ve duyarlılığı oluşmasına, bu duyarlılık ise, İslami bilinçlenmeye ve neticesinde İslami Hareketlerin mevzi hareketler çapından ümmet çapına yayılmasına vesile olabilir.

Küfür Odaklarının ve yerli işbirlikçilerinin İslami harekete boğmak için kurdukları hileli düzenlerine (mekirlerine) karşı, Allah'ın mekri elbette pusudadır.

Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

Küresel küfür odakları ve yerli işbirlikçileri şunu idrak etmelidirler. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır artık. Islahçı İslami Hareketi belki kısa vade de bastırabilir, hareketsiz bırakabilir, nefesini kesebilirler. Lakin asla yok edemezler.

Çünkü İslami hareketlerin baskıyla ortadan kaldırılabilmeleri eşiği aşılmış, her saldırı ve baskı kısa vade de etkili görünse bile, orta ve uzun vade de ters etki gerçekleşmesine vesile olur hale gelmiştir.

Batılılar ve yerli işbirlikçileri, her baskının ve saldırının ardından İslami hareketlerin daha da gürleşerek çıkacağını, tüm dünya da dal budak salacağını, budandıkça daha da gürleşen bir ağaç durumuna geldiğini Mısır misalinde bir kez daha göreceklerdir.

Şunu görmeliyiz. Artık Filistin'de, Afganistan'da, Doğu Türkistan'da, Suriye'de, Gezi Parkında ve en son Mısır'da yaşanan küresel küfür güçlerinin ve yerli işbirlikçilerinin saldırıları; ıslahatçı İslami Hareketleri zayıflatmıyor, tam aksine daha da güçlendiriyor.

Üstelik, Suriye, Gezi ve Mısır Olayları, halkımız ve ümmetimizin, bizim yüzyılda anlatamadığımız ve belki de hiç anlatamayacağımız gerçekleri kavramalarına vesile olmuştur.

Düne kadar sadece İslamcıların görebildikleri bu gerçekleri, bu gün bu saldırılar vesilesiyle halkımızda görmeye, küresel küfür odakları ile yerli işbirlikçilerinin aslında kendi öz değerlerine, kendi varlığına ve geleceğine saldırmakta olduğunu sezmeye başlamıştır.

Bu durum asla küçümsenmemesi gereken, orta ve uzun vade de çok büyük kazanımlar ve açılımlara vesile olabilecek bir zemin oluşturmaktadır bizler için.

Allah mü'minlerin çabalarını asla boşa çıkarmayacaktır.

Cemaleddin Afgani ile başlayan yüz küsur yıllık çabalar asla boşa gitmemiştir. Hasan El Benna'lar, Seyyid Kutub'lar ve diğerlerinin çaba ve mirası asla heba olmamıştır.

Lakin Allah indinde her şey bir ölçü (kader) iledir. Nasıl ki ekim ayında atılan bir buğday tohumu ürününü ancak Temmuz ayında verebiliyorsa, yüz yıl önce atılan tohumlar ve bu tohumları çimlendirip büyütmek için yapılan tüm çabalarda semerelerini ancak bugünlerde vermeye başlayabiliyor.

Kafirler İstemese de Allah Nurunu Tamamlayacaktır.

9.Tevbe Suresi 32.ayete bir gün mutlaka bir kez daha tecelli edecek, küresel küfür odakları ve yerli işbirlikçilerinin ağızlarıyla söndürmek istedikleri nurunu Allah bir kez daha ortaya çıkaracaktır.

Bu gün Mısır'da Tunus'ta yapılmaya çalışılan şey, bu nurun açığa çıkma sürecinin önünü tıkamak, bu süreci daha başında boğmaya çalışmaktır. Lakin bunu asla başaramayacaklar, bu gün olmazsa yarın, ölçü (kader) gereği şartlar oluştuğunda, Yüce Allah mü'minlere mutlaka açık zaferler (fethun mubin) nasip edecektir.

Bize En Büyük Darbeyi İçimizdeki Beyinsizler Vuruyor.

Suriye'de Esed ve Baas diktatörlüğünden daha acı ve yıkıcı idi İran ve Hizbullah'ın ihaneti.  Türkiye'de Gezi olaylarında Antikapitalist Müslümanlar denen güruhun ihanetinden sonra, Mısır'da başta Suudi Arabistan olmak üzere Arap monarşileri ile onların güdümünde olduğu iddia edilen Mısır Selefilerinin ihaneti yaktı ve yıktı bizi.

Yüce Allah'tan niyazımız, bu ihaneti yapanlardan hala imani hassasiyeti olanların bir an önce ihanetlerinin farkına varıp pişmanlıkla vazgeçmeleri ve bu ihanetlerini telafi edici gayretler içine girmeleridir.

Mısır Tevhid-Şirk, Hak-Batıl, İman-Küfür Mücadelesinin En Net Cephelerindendir.

Daha önce Suriye ve Gezi Olaylarında gaflet neticesi yanlış safta yer alanlar, artık çok açık olan Mısır Cephesinde doğru safta yer alarak ve İslami cepheyi destekleyerek geçmiş hatalarını telafi etmelidirler.

Her birimiz bulunduğumuz ortamlarda elimizden gelen tüm imkanları kullanarak desteğimizi ortaya koymalıyız. Yürüyüş ve mitingler, kitlesel basın açıklamaları, gıyabi cenaze namazları, facebook ve tivitler gibi sosyal medya araçları ve başka tüm imkanlarımızı kullanmalı, elimizdeki tüm cephaneyi şimdi sarf etmeliyiz.

Bu gün ortaya koyamadığımız desteği yarın iş işten geçtikten sonra göstermemizin hiçbir kıymeti olmayacaktır. Kurşun savaş anında atılırsa işe yarar, iş işten geçtikten sonra fayda değil zarar verir.

Artık Mısır Demek Türkiye Demek, Türkiye Demek Mısır Demektir

Küresel küfür güçleri Mısırda başarıya ulaşırlarsa, bunu mutlaka öncelikle Türkiye olmak üzere Tunus ve Libya'da ve İslami uyanış ve dirilişin atağa geçtiği tüm İslam memleketlerinde denemek isteyeceklerdir.

Bu nedenle Mısırlı kardeşlerimize desteğimiz, öncelikle Suriye ve Filistin olmak üzere, Tunus ve Libyalı kardeşlerimize ve aynı zamanda kendi memleketimizin İslami geleceğine destek anlamına gelmektedir.

Yani sadece Mısırlı kardeşlerimize destek vermiş olmayacağız, öncelikle kendimize olmak üzere, Kafkasya'dan Doğu Türkistan'a küresel bazda tüm İslami hareketleredir desteklerimiz.

Suriye'den Mısır'a değin tüm çaba ve desteklerimiz, küresel küfür cephesine karşı bütüncül küresel direnişimizin tuğlaları, küresel İslam ümmeti anlayışının yeniden ortaya çıkışının adımlarıdır aynı zamanda.