Mısır Hak ve Özgürlükler Komisyonu, ihbarlar, olayın mağdurları, onların yakınları ve avukatları ile bire bir görüşmelerden faydalanarak bir rapor yayınladı.
Raporda, “Mısır'da ağustos ile kasım ayları arasında günde ortalama 3 kişi olmak üzere 340 kişi zorla kaybedildi.” denildi.
Raporda, İçişleri Bakanlığı'na bağlı “ulusal güvenlik” birimi ve silahlı kuvvetlere bağlı savaş istihbarat müdürlüğü gibi bazı “güvenlik” birimlerinin, şahısları kaçırma ve onları dış dünyadan soyutlayarak gizli ya da yasa dışı olan yerlerde gizleme olayına karıştıklarının anlaşıldığı kaydedildi.
Olayın mağdurlarının ifadelerine de yer verilen raporda, bu zaman zarfında zorla kaybedilenlerin itirafta bulunmaları için “elektrik şoku verme, ayaktan bağlanıp baş aşağı asılma ve tecavüzle tehdit edilme” gibi işkencelere maruz kaldıkları bildirildi.
30 Haziran 2013 olaylarının ardından zorla kaybedilenlerin bazılarının ne durumda olduklarının hâlâ bilinmediği belirtilen raporda, Mısır cuntası, şahıslara yargı denetimi olmadan işkence yapmaları için “ulusal güvenlik” subaylarına yeşil ışık yakmakla suçlandı.
Genelde ülkede zorla kaybedilen şahısların olduğu yönündeki haberleri reddeden Mısır cuntasından suçlamalara yönelik herhangi bir açıklama yapılmadı.
“Zorla kaybedilme” terimi hukukta, kişilerin, devlet adına görev yapan veya devletin yetkilendirmesi, desteği ve bilgisiyle hareket eden kişiler veya gruplar tarafından tutuklanması, gözaltına alınması, kaçırılması veya başka herhangi bir biçimde özgürlüklerinden yoksun bırakılması; ardından söz konusu kişilerin kendi fiillerini reddetmeleri veya kaybolan kişinin nerede ve ne durumda olduğunu gizlemeleri ve sonuçta kayıp kişinin hukukun koruması dışında kalması durumunu anlatmak amacıyla kullanılıyor.
AA