Mısır’a biçilen ateşten gömlek

Serdar Demirel

Mısır’da İslâmî siyasi hareketlerin son seçimde çoğunluğu elde etmesi dünyayı alarma geçirmişti. O günlerde bunun ne manaya geldiğini az çok izah etmiştik. İhvan hareketinin adayı Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından da ABD, Avrupa Birliği, İsrail ve zengin körfez kraliyet rejimlerinin boş durmayacağını, devrimi çalmaya çalışacaklarını ve Mısır’ı çetin bir imtihanın beklediğini yazmıştık.

Bugün gelinen aşamada Arap dünyasının potansiyel lider ülkesi Mısır’ı nasıl ateşten bir çukurun eşiğine taşıdıklarını üzülerek müşahade ediyoruz.

Mısır’ın başına tuzak örenlerin takip ettikleri yöntem basit ama etkili; hükümeti çalışamaz kılmak ve toplumu kutuplaştırmak.

Toplumu; dindarlar ve diğerleri olarak kutuplaştırıyorlar. Diğerleri, yani liberaller, solcular, eski rejimin baltacıları, bürokratları, askerleri, polis güçleri ve Hıristiyanlar..
Bu kutuplaşmayı her gün derinleştiriyorlar. Bütün bölgeyi yakacak bir sivil savaşa dönüşme tehlikesini de özünde barındırıyor bu kutuplaşma, Allah korusun!

Böyle bir süreçte, Mısır ordusu, halkın hür iradesiyle seçilmiş hükümetin emrindeyiz demek yerine, isyancıları desteklemekte ve bunu muhtıra vermek, iktidarı ele geçirmek için fırsat bilmektedir. Ortadoğu’nun başına gelen en büyük musibet zaten vesayet sistemleri değil midir?

Malum, geçen 40 senelik vesayet sistemi döneminde bugün ayaklananlar ‘Ülkenin kronik sorunları neden çözülmedi’ diye ayaklanmadılar. Şimdi uzun yıllar boyunca derinlere kök salmış ve içinden çıkılması son derece çetin siyasi ve ictimaî problemleri ve bilhassa da fakirliği, Muhammed Mursi bir yıl içinde neden çözemedi diye ayaklanmanın makul bir izahı yok.

Eski rejimin 40 yılda çözemediğini, daha doğrusu bizzat oluşturduğu problemleri Mursi’nin bir yıl içinde çözmesini insaf sahibi hiç kimse beklemez. Elinde sihirli bir değnek olmadığına göre, kendisine zaman verilmeli değil midir?

Kaldı ki adamcağıza bu kısa süre içinde de doğru düzgün iş yaptırmadılar, hükümeti çalışamaz hâle getirdiler. İvedilikle atılması gereken adımların atılmasına izin vermediler. Yargı, emniyet güçleri, asker, bürokrasi kimi zaman gizli, kimi zaman açıktan emirlere itaat etmediler. Neredeyse merhum Necmettin Erbakan’a yaptıklarını yaptılar.

Küresel ve bölgesel güçler, Mısırlı muhaliflerle el ele vererek, daha doğrusu onları örgütleyerek İhvan hareketinin ülkeyi yönetemeyeceğini, diğer ülkelere bir model teşkil edemeyeceğini bütün Ortadoğu halklarına göstermek arzusundalar. Kısacası gözdağı veriyorlar.

Sonuçları acı da olsa oyun basit demiştik. Çünkü bu senaryoyu biz gördük. Yerel ve küresel medyanın bağıra bağıra ortaya attığı şu ithama baktığınızda ne anlatmak istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Ne diyorlar? 

Mursi, ülkenin bütününün Cumhurbaşkanı olamadı, sadece kendisine oy veren muhafazakâr kesimlerin başkanı gibi davrandı. Laik, liberal, solcu ve gayrimüslim kesimlerin haklarını korumadı, onlarla diyaloğa girmedi, onların yaşam tarzını korumadı ve onların haklarına saygı duymadı..

Bu ithamlar bizim için tanıdık. Zira bu ithamları Taksim gösterileri başlar başlamaz Tayyip Erdoğan için ortaya atmışlardı. Hâlâ da aynı ithamları tekrarlayıp duruyorlar.
Hileli seçimlerle ülkenin başına 30 sene tebelleş olmuş katı laik Hüsnü Mübarek bütün Mısır’ın ve hatta kendisini asla sevmeyen dindarların da başkanı olabiliyordu ama, halkın hür oylarıyla seçilmiş Mursi olamıyor, öyle mi? Aynı iddiayı Mübarek döneminde hiç dillendirmediler oysa.

Meşru hükümetleri düşürme yöntemlerinin aynı olması kurgunun aynı ellerden çıktığının işaretini veriyor bize. Bu oyunu ancak Mısır halkının çoğunluğunun kararlı duruşu bozar.

YENİ AKİT