Mısır Cuntası Kocaeli’nde Protesto Edildi

İzmit Fevziye Camii önünde Cuma namazı çıkışı Müslümanlar Mısır’da darbecilere karşı Müslüman Kardeşlerin yanında yer aldıklarını belirttiler.

Mısır’da askerî cuntanın Muhammed Mursi ve İhvan-ı Müslimîn’e karşı yaptığı darbeyi protesto etmek için Türkiye’nin birçok ilinde gerçekleştirilen eylemler Kocaeli/İzmit’te de karşılık buldu.

Fevziye Camii’nde kılınan Cuma namazını müteakip Yürüyüş Yolu’nda toplanan yüzlerce kişi burada sloganlar atarak askerî cuntanın karşısında Mursi ve İhvan’ın yanında olduğunu haykırdı.

İslami kuruluşlar ve Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu üyesi STK’ların ortaklaşa gerçekleştirdikleri eylemi topluluk adına Gençlik-Der Başkanı Hanzele Yayla yönetirken Özgür-Der Kocaeli Girişimi Başkanı Haşim Ay bir konuşma yaptı.

Konuşmasına Türkiye’nin birçok ilinde eşzamanlı olarak yapılan konuyla ilgili eylemleri selam ederek başlayan Haşim Ay, özetle şunları söyledi:

“Bugün burada olmamızın birçok gerekçesi var. Öncelikle Mısır’da aziz devrimi gerçekleştiren ve sonrasında iktidara yürüyen Müslüman kardeşlerimize karşı yapılan alçakça darbeyi ve darbecileri kınamak, kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmak için buradayız.

İkinci olarak Mısır İslami hareketi üzerinden teslim alınmak, sindirilmek istenen bağımsız İslami irademizi savunmak için buradayız. Çünkü Mısır’da İhvan-ı Müslimîn’e karşı gerçekleştirilen darbenin sembolik anlamının ‘Müslüman halkların kendi özdeğerleriyle uyumlu bir gelecek inşasına asla geçit verilmeyeceği’ dayatması olduğunun bilincindeyiz. Dün Cezayir’de, Türkiye’de ve İslam coğrafyasının daha birçok bölgesinde İslami güçlere karşı gerçekleştirilen saldırıların postmodern bir örneğiyle karşı karşıyayız Mısır’da. Türkiye’de gerçekleşmesi için muazzam çabanın sarfedildiği bu darbe, Mısır’da başarılı oldu maalesef.

Buradayız; çünkü Mısır’da İhvan’a karşı yapılan darbenin aynı zamanda Gazze’ye yapılmış bir darbe olduğunu biliyoruz. Kuşatma altındaki Gazzelilerin tek nefes borusu olan Refah Sınır Kapısı kapatılmakla yüzyüzedir. Dolayısıyla Mısır’da askerî cuntaya karşı olmak, darbeye maruz kalan İhvan’ı savunmak aynı zamanda Gazze’yi sahiplenmek demektir.

Yine Mısır’daki darbenin sevince boğduğu kişi-kesimler arasında Suriye diktatörü katil Esed ve Taksim’de 3-5 ağaç bahanesiyle darbe provası yapan Türkiye’nin Sol, Liberal, Kemalist vd. Balyozcuları olduğunu gördük, görüyoruz. Dolayısıyla Mısır’daki Baltacılara mukabil Taksim’deki Balyozcuların da darbe girişimi eğer başarıyla sonuçlansaydı bu durumun Gazzeli ve Suriyeli kardeşlerimize yansıması Mısır’dan farklı olmayacaktı. Nasıl ki Gazze için Mısır bir nefes borusuysa Suriyeli mağrur direnişçiler için de Türkiye en önemli nefes borularındandır. Şu halde darbecilere, Balyozculara karşı –bütün ihtilaflarımızı yedeğe alarak- AK Parti’nin yanında olmak aynı zamanda Gazze’nin, Suriye’nin yanında durmak; İslam coğrafyasına uzatılan kardeşlik elini sahiplenmek demektir.

Diyorlar ki; Mısır’da devrimi yapan zaten Sol-Liberal kesimlerdi. Daha sonra İslamcılar gelip devrimi çaldılar. Dolayısıyla Mısır’da yapılan bu darbe bir ‘karşı devrim’ değil, ‘devrimin aslına rücu ettirilmesi’dir. Bu, solcuların yüksek ajitasyon kabiliyetiyle ürettiği koca bir yalandan ibarettir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Mısır’da devrim sürecinde Baltacıların saldırması üzerine alanı terk etmeyenler İslamcılardı. Tankların önünde kanlı gömleği ve onurlu duruşuyla Rabbine divan duran Müslüman gencin fotoğrafını görmeyen yok… Hem sonra şayet İslamcılar devrim hırsızıysa o halde neden seçimlerde halkın ezici oyuyla iktidara geldiler? Öte yandan bu nasıl bir devrimdir ki tankların gölgesi altında ve Firavunluk rejiminin kalıntıları ve devrim düşmanı Baltacıların en ön saftaki rolleriyle gerçekleşiyor?

Bir de Mısır ve Türkiye’de eş zamanlı olarak ‘Sandık yetmez!’ seslerinin yükselişine tanık olduk. Mısır cuntasının darbesinin verdiği motivasyonla bundan sonra da muhtemelen bu sesi daha bir gür işiteceğiz. ‘Sandık yetmez’ diyenlerin en büyük kutsalları olan demokrasiyle çelişkileri ortada ama burada bir parantez açmış olalım: Açık olan şu ki ‘Sandık yetmez’ diyenler yedekte ‘resmi ideolojiye biat gerek’ dayatmasında bulunmaktadırlar. Resmi ideolojiye ve statükonun seçkinci zinde güçlerine dokunmamak ise ‘ileri demokrasi’... Eğer buysa demokrasi bize lazım değil,  alın da başınıza çalın diyoruz!”

Eylemde katılımcı kuruluşlar adına basın açıklaması metnini Memur-Sen İl Temsilcisi Halil İbrahim Keleşoğlu okudu.

“Mısır’da Darbenin Karşısında, Müslüman Kardeşlerimizin Yanındayız!” yazılı bir pankartın da açıldığı eylemde “Zorbalığa Hayır, Mursi’ye Evet!”, Hukuksuzluğa ve Laik Zorbalığa Karşı Diren Mursi, Diren Mısır!”, “İslam Düşmanı Darbecilere Karşı Bütün Ümmet Tek Yürek!” ve “Darbeciler Yenilecek, İslami Hareket Kazanacak!” yazılı dövizler taşıyan topluluk sık sık tekbir getirerek askeri cunta aleyhtarı ve İhvan yanlısı sloganlar attı.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Mısır’da Darbeci Cuntanın Karşısında,

Müslüman Kardeşlerimizin Yanındayız!

Asırlık despotik rejimlere karşı halk ayaklanmalarıyla 21. yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuran Ortadoğu, Mısır’da askerî cuntanın gerçekleştirdiği darbeyle yeni bir tıkanma, umutsuzluk ve duraksama evresinin arifesine girdi. Coğrafyamızın birçok bölgesinde umudun kıvılcımını yakan Mısır devriminin maruz kaldığı bu “karşı devrim” hamlesi, gidişattan korku duyan tüm kesimlerin yüreğine su serpmiş, İslam dünyasında kökü kazılmaya çalışılan darbecileri sevince boğmuş gözükmektedir.

Mısır halkının kısa süre önce diktatör Mübarek’e karşı kuşandığı özgürlük iradesi, bugün tankların arkasına sığınanların da kışkırtması ve askeri cuntanın müdahalesiyle bir kez daha teslim alınmak istenmektedir. Daha çiçeği burnundaki devrimin ülkede yol açtığı özgürlük süreci istikrar kazanmamışken yapılan bu müdahale Mısır’ı yine karanlık dönemlere götürmeye teşne bir adımdır. Mısır’ın Müslüman halkının gerçekleştirdiği ve başta İsrail olmak üzere uluslararası güçleri ve despotik bölge rejimlerini endişeye sürükleyen devrim, bugün açık bir “karşı devrim” marifetiyle çalınmıştır.

Devrim sürecinde ülke tarihinde belki ilk kez gerçekleştirilen şeffaf seçimler sonucunda İslamcı bir hareket ve parti olan Müslüman Kardeşler’in halkın çoğunluğunun ezici oyuyla iktidara gelmesini bir türlü içine sindiremeyen sözde bir iç muhalefet ve küresel güçle karşı karşıyayız.  Bugün Mısır’daki darbecilere alkış tutan İsrail, ABD, Kral Abdullah gibi emperyalist ve despotik güçler dün de Hüsnü Mübarek’in dostuydular. Mısır halkının kokuşmuş rejimi devirmesini ister istemez kabullenmek durumunda kaldılar. Ancak bu halkın kendi özdeğerleriyle de uyumlu olarak ülkenin en kadim muhalefet hareketi Müslüman Kardeşleri iktidara getirmesini ne uluslar arası güçler ne de ülkedeki seküler-laik kesimler bir türlü içlerine sindirmediler.

Nihayet birçok zeminde karşılaştığımız ve ülkemizde de yakinen bildiğimiz “Oy çokluğu her şey değildir!” söylemini bir kez daha duymaya başladık. Üstelik de bu söylemi dillendirenler özü çoğunluk iradesinin yönetime yansıması demek olan demokrasi kavramını öteden beri kutsayanlardır. Demokrasi ve laiklik adı altında Mısır’da, Türkiye’de ve İslam coğrafyasının daha birçok parçasında Müslüman halkları yıllarca ezmekten geri durmayan, ülkeyi babasının çiftliği gibi algılayan seküler-laik kesimlerin şimdilerde demokrasi havarisi kesilmeleri, çoğunluk iradesinden şikâyet etmeleri ibretamizdir. Aynı şekilde sandıkta İslami değerlere yaslanan partilerle boy ölçüşemeyen Sol ve Liberal düşman kardeşlerin, çokça dillendirdikleri vesayet karşıtlığı söylemi ve övündükleri özgürlük savunularını ayaklar altına alarak askeri cuntalardan medet ummaları da ibretamiz bir gelişmedir.

Taksim’de çevreci refleksleri kullanarak AK Parti hükümeti üzerinden açık bir İslam düşmanlığına soyunan düşman kardeşler, askeri arkalarına alamayınca bir kez daha hezimete uğradılar. Şimdi ise Mısır sathında Sol, Liberal unsurlar ve Balyozcuların mukabili Baltacıların askeri cuntayı arkasına alarak darbe yapan kardeşlerine alkış tutarak Taksim hezimetini örtmeye, kendilerini avutmaya çalışıyorlar.

Mısır’da halkın meşru tercihiyle iktidara gelmiş olan Muhammed Mursi ve mensup olduğu İhvan hareketine karşı gerçekleştirilen son darbe, seküler-laik kesimlerin yeri geldiğinde en önemli kutsalları olan demokrasiyi nasıl ayaklar altına alabildiklerinin en açık göstergelerinden biri olmuştur. Ve inanıyoruz ki Mısır’da dün koca bir diktatörlüğü deviren Müslüman halkın devrimci iradesi eninde sonunda bu yeni darbeci koalisyonun da üstesinden gelecektir. İnşallah Mısır devrimi bu karşı devrim musibetinin de üstesinden gelerek devrimi yeniden aslına rücu ettirecektir.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi