Mısır cuntasına bağlı Ceza Mahkemesi, Al Jazeera Arapça kanalının eski haber direktörü İbrahim Helal'i ve cunta savcılarının “Al Jazeera gazetecisi” olarak tanımladığı Alaa Sablan'ı 18 Haziran 2016 tarihinde idama mahkûm etti.
İki gazeteci, “Casusluk Davası” olarak bilinen dava kapsamında, Mısır'ın halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve başka gazetecilerle birlikte suçlandı.
“Mısır’da Adalet ve Mahkeme Sistemi Tamamen Çöktü”
Al Jazeera Media Network Genel Direktör Vekili Dr. Mustafa Souag, “Mısır Ceza Mahkemesi'nin kararı adalet ve mahkeme sisteminin Mısır'da tamamen çöktüğünü gösteriyor. Mısır, gazeteciler için en tehlikeli ülke konumuna geldi. Bu karar, Al Jazeera çalışanlarını hedef alan birçok siyasî karardan sâdece biri. Tutarsız suçlamalar ve yasal olarak temelsizler. Al Jazeera, çalışanlarının hedef alınmasını şiddetle kınıyor ve ceza alan diğer gazetecilerin de yanında olduğunu belirtiyor.” dedi.
“Mısır’da Yargı Bağımsız Değil”
Dr. Souag, Muhammed Mursi'nin darbeyle görevden uzaklaştırılmasından beri Al Jazeera aleyhinde açılan tüm davaların ve verilen hükümlerin yasal olarak temelsiz olduklarını ve tüm davaların “ölçülülük” ve “güvenilirlik”ten uzak bir ortamda görüldüğünü söyledi.
İbrahim Helal hakkındaki tüm suçlamaların yanlış olduğunu belirten Souag, Mısır'da yargının artık bağımsız olmadığını, yasama organının diktası altında karar aldığını söyledi.
Dayanışma Çağrısı
Dr. Souag, Al Jazeera'nin diğer tüm gazetecileri gibi İbrahim Helal ve Alaa Sablan'ın da yanında durmaya devam edeceğini, editoryal politikalarından ve ahlakî duruşundan taviz vermeyeceğini söyledi.
Al Jazeera, uluslararası camiaya ve uluslararası insanî kurumlara, tüm uluslararası yasa ve koruyucu statülere aykırı biçimde gazetecileri suçlayan ve âdil olmayan cezalar alan gazetecilerle dayanışma çağrısında bulunuyor.
Kaynak: Al Jazeera Media Network